Çok şey yazmak mümkün.
Erbakan Hocamızla ilgili önce lehte, sonra aleyhteki çıkışları, gayr-i resmi tarihe olan katkıları, ifrat ve tefritleri, cuntacılarla yaptığı köşe kapmacalar, Avrupa’daki gurbetçiler ile olan duygusal ve ticari ilişkileri, Milli Görüş hakkında dedikleri, yaptıkları, Milli Görüş mensuplarının kendisi hakkında sevgileri, antipatileri, kendini Büyük Ortadoğu Projesi'nin fikir babası gibi lanse etmesi, AKP’nin kurulması hususundaki katkıları, Mehmet Akif Ersoy aleyhindeki sövgüleri ve başka konular.
Bir kitaba yetecek hacimdeki bu konulara girecek değiliz.
Sadece bir yönünü ele alacağız:
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki övgüleri ve Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi hakkındaki sövgüleri. Uzun uzun yazmaya yazımızın hacmi yetmez. O halde kısa kısa cümlelerle durumu anlatmayı deneyeceğiz.
Her iki kişi hakkında da kantarın topuzunu dibine kadar kaçıracak şeyler söyledi, yazdı. Selahaddin Eyyubi hakkında bir Müslüman tarihçinin ağzına alamayacağı sözlerle hakaretler ederken, Sayın Cumhurbaşkanı ve partisi hakkında da amentü şartlarına ilaveler yaparcasına methiyeler düzdü. Okuyucularımız hatırlarlar, kendilerine destek vermeyi bir iman şartı halinde lanse ediyordu. Çok kere de okuyucu veya dinleyicileri, bu iki şahsiyet hakkındaki söylediklerinden dolayı, her ikisini de kafalarında mukayese edip, birine aşırı nefret, diğerine de aşırı muhabbet beslemek gibi fikirler canlanıyordu.
Biz şimdi bu iki şahsiyetin benzerliklerini ve farklılıklarını hatırlatmakla yetineceğiz. Bundan öte bir hüküm de vermeyeceğiz.
Önce Kudüs fatihi merhum Selahaddin Eyyubi (S.E.) ile şu anda Cumhurbaşkanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın (R.T.E.) benzerliklerini ortaya koyalım:
*S.E. yaşadığı çağda kendisi İslam dünyasının lideri idi. R.T.E’ye de Mısıroğlu ve birçokları bu günün İslam dünyasının lideri gözüyle bakıyor.
*Her ikisinin zamanında da İslam dünyası, yani Müslüman devletler darmadağınıktır. S.E. zamanında Müslüman devletlerin bazısı Bağdat’a, bazısı da Kahire’ye biat etmişti. Bugün de bazısı Moskova’ya, bazısı da Batı merkezli devletlere bağlıdırlar. Bağımsız gibi gözükenler o gün de vardı, bugün de var.
*S.E. zamanında 1094 yılında başlayan Haçlı saldırıları, sürmekte ve milyonlarca Müslüman’ın kanı akıtılmaya devam etmekte idi. Bugün de 2001 yılında başlayan çağdaş Haçlı saldırıları halen sürmekte, milyonlarca Müslüman’ın kanı akıtılmaya ve yurtlarından sürülmeye devam etmektedir.
*Her iki lider de, İslam Birliği hakkında çalışmalar yaptılar.
*Her iki lider de, Haçlı seferlerini organize etmekte olan liderler ile görüşmeler yapmıştır. Halen de bu görüşmeler sürmektedir.
*Her iki lider de, davalarının tahakkuku ve gayelerine erişmek için gece gündüz büyük gayretler sarf etmişler, halen de sarf etmeyi sürdürmektedir.
*Her iki lider zamanında da, Kudüs ve Mescid-i Aksa işgal altındadır. Gerçi bugün Mescid-i Aksa’nın Müslümanların kontrolünde gibi bir görüntüsü varsa da, hepimiz biliyoruz ki, açık veya örtülü işgal vardır.
*S.E. döneminde baş belası “Tapınak Şövalyeleri” isimli büyük terör örgütü vardı. S.E’nin o örgütle mücadelesi ömür boyu sürdü. R.T.E. döneminde ise “Avangelistler” İslam dünyasının başına bela olup terör hareketlerini organize etmeye devam etmekteler.
Bunlar aşağı yukarı benzer yönleridir.
Farklılıkları üzerindeki tespitlerimizi arz edelim:
*S.E. İslam dünyasını toparlayıp, İslam birliğini kurdu. R.T.E. ise mevcut İslam birliği çabalarını ve bu istikametteki kafalardaki idealleri 2004 yılında Cidde'de İslam devlet liderlerine yaptığı konuşma ile darmadağın etti. Halen de İslam birliğini kurma konusunda bırakın adım atmayı, tek bir cümlesi bile yoktur.
*S.E. Müslüman devletlerle ilişkiler kurarak, onlarla birlikte hareket etti. R.T.E. ise istilacı Haçlılarla koalisyon halinde birlikte hareket etti. Halen de birlikteliklerini sürdürme çabasındadır.
*S.E. Haçlı Seferleri’nin Müslümanların katliamı, sömürülmesi, kutsal beldelerimizin istilası ve yıkılması için yapıldığını biliyor, kabul ediyor, bunları önlemek için mücadele verip siyasetler geliştiriyordu. R.T.E. ise Haçlı Seferleri’nin medeniyet alışverişi olduğunu kabul ederek Müslümanları da buna ikna etmeye çabaladı.
İşte Kadir Mısıroğlu aşağı yukarı her sohbetinde, bu Selahaddin Eyyubi’yi en galiz ifadelerle yerden yere vurdu. Bahanesi de onun kendini yetiştiren ve vefat etmiş olan lider Nurettin Zengi’nin dul ve yaşlı hanımı ile siyasi bir evlilik yapmış olması idi. Bu evlilik doğru bir hareket mi idi, yanlış mı idi, bu konuya da girmeyeceğiz. Ama ömür boyu rahat yatak yüzü görmemiş, at sırtında Haçlıları İslam dünyasından def etmek için çabalamış, İslam birliğini kurmuş ve Kudüs’ü Haçlılardan temizleyerek zafere de ulaşmış bir lidere, galiz cümlelerle hakaretler etmesi yenilir yutulur bir hadise değildir. Aklı başında hiçbir Müslüman’ın içine sindireceği bir hareket de değildir. İki şahsiyetten birini bu şekilde haksız ve galiz ifadelerle yerin dibine batırırken, diğerini desteklemeyi iman esası sayacak kadar yüceltti.
Kadir Mısıroğlu geçenlerde vefat etti.
Yazdığımız sebepler yüzünden cenazesine katılmak konusunda tereddütler yaşadık. Sonunda ayağımız çekmedi ve gitmedik.
Uzaktan ruhuna bir Fatiha okuduk.
Allah rahmet eylesin.
ALTIN PAS TUTMAZ
Her insan sağ iken akıl etmeli,
Hesabı, kitabı, yerin altını!
Kirli gibi göstermekse emeli,
Paslandıramaz asla altını!
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(12)İbrahim Karaman - Tamamen iftiralar ile dolu bir makale...
Mahmut Şentürk - Gazetenin köşe yazarı olan ve senden daha Muhterem Şevket Eygi Beyefendi'nin: "Tek Başına Ümmet Kimseler" e "Merhum Kadir Mısıroğlu" makalelerini bir okuyuver. Senin için söyleyecek çoook sözüm var da, yeri burası değil... Yüzüne karşı söylemek isterdim amma, yüzünü görmek istemem...
tahsin - Ekrem Bey düşüncelerinizin kendini müslüman ya da muhafazakar gören diğer yazar-çizerlere örnek olmasını temenni ederim. ayrıca adı geçenin cenazesine katılmayıp uzaktan fatiha okumanız, ne olursa olsun din kardeşliğinin gereği olan bir olgunluktur. galiba ben o kadar olgun değilim zira bir fatihayı çok görüyorum adı geçen'e.
A Yalcin - Din düşmanı Kemalistlerin yalan ve iftiraları a karşı Kuranı müdafaa eden bu yiğit adama
husumet duymak müslümana yakışmaz.
Allah'ın dinini müdafaa etti.Korkmadi,bedel ödedi .Tarih ilmi onun sayesinde gerçeklere kapılarını aralamaya başladı.
Cuntacı,zalim Kemalist diktatörlerin zulmüne uğramış bu yiğit adamin cenazesine gitmek
muminler için bir şeref ve vefadir.
Maalesef siz ondan mahrum oldunuz .
Teessuf eder ,selam ederim.
Mehmet Sezai Aydıngöz - hocamız,bir sohbetinde aynen şöyle dedi:Hangi genel kongre idi hatırlamıyorum.Akabinde "G.İ.K.Listesine almadığımız Kadir Mısır oğlu siz delegelerimizin terchi ile ,G.İ.K.Üyeliğine seçilmiştir." Ancak bize ayak bağı olma çabasından öteye bir özelliği olmamıştır." dediğini bizzat kulağımla duydum.
Celalleddin - Zaten "geçmiş günü elerken" isimli seri hatıratında az çok anlıyorsunuz nasıl biri olduğunu.
Abdurrahman Serdar - Hz. Peygamberin Peygamber olduğunu eserleri ve sözleri (Hadis) ile daha iyi idrak ediyorum, yeri geldikçe. Buyurmuşlar ki, " sevdiğinizi fazla sevmeğin, bir gün düşmanınız olur, düşmanınıza da fazla buğz etmeyin, bir gün dostunuz olur ". Bu hadisi duyduğumda, çok garipsedim, çok afalladım idi. Son dönemde, Hz. Peygamberi teyid eden ve beni şaşırtan örneklerden biri de, Merhum, çağın büyüklerinden N. Erbakan Hoca hakkında,
" ay'a süllüm (merdiven) kur dese, hemen işe koyulurum", diye şartsız tesliyet gösterip, bilahare, en azılı muarızlarından kesilen Sanayi Bakanı A.D.olmuştu.
İslam İTİDAL dinidir. Kur'an İslam ümmetini " ümmeten-vasatan" diye tarif ediyor.
İslam, Peygamber de olsa, İnsanları putlaştırmaz. R.T.E.nın ifadesi ile "kimse vazgeçilmez değildir". Noksansız, hatasız olsa idi, zaten, ya Nebi veya Allah olurdu (haşa). o yüzden, DAVAYI da kişilerle özdeşleştirmek hatadır. Nihayette, kişi fani olup gidecektir.
Kadair beyin iyi niyetinde şüphe yoktur. Neşriyatı ile çok hizmeti olmuştur ; yakın tarihin BİLİNMESNDE emeği inkar edilemez. Kusursuz dost arıyan DOSTSUZ kalıyor.
ŞARTLARI da gözden ırak tutmamak gerekiyor.
Tayyip beyin de S. Eyyubi ve Erbakan Hocayla kıyas edilmesi yanlış olur. Onların ilmi ve tecrübesi ile şartları muhakkak kıyas götürmez. İslama ve kadına verdiği mevkie, bilhassa çok zarar vermektedir. Merhum NFK, "ben İslam bahçesinin gübresiyim" derdi. Gübreye de
ihtiyaç var. Allah göğsümüzü genişletsin, imanımızı, ıhlasımızı ziyadeleştirsin. Bizleri sevdirsin, sevsin, sevindirsin, çizgiden kaybolmıyarak. Ona rahmet etsin, buna da hidayet, bizlerle beraber. Bazılarının itirazı hilafına, Müslüman olmak ve Müslümanca yaşamak ÇOK ZOR bir iş, ilim ve fedakarlık ve nefsi, dünya menfaatini öldürmek istiyor.
Celalleddin - mısıroğlu, davayı erdoğan ile yele vermiştir. sussa bir dereceydi ama onun en galiz işlerini bile tezkiye etti konuşmalarında. övdü durdu. yazık etti kendine.
True Legend - Ekrem Abi çok uzun zamandir bekliyordum bu yazinizi inşallah bu yazinizi bazi milli gazete yazarlarida okurda kimin ne olduğunu anlar anlayabilirse tabii
Bedir Çapan - Çok güzel yazmışsınız. Fazla iyimser ifadeler bile var. Bence Selahaddin (RA) onu orada iyi karşılar. Sadece yazınızda Selahaddin Eyyübi'nin adının yanına ismini yazarak, onlara az da olsa değer verdiğiniz için biraz müteessir oldum.
Kemal - hocam gene de gidilse iyi olur du diye düşünüyorum
Ne kadar ölçüdür bilemem ama anlatılanlara göre kadir gecesinde doğduğu için ismini kadir koymuşlar.Ve yine rahmetli ramazan başlangıcında vefat etti.
Zeliha Avsar - Allah senden razı olsun hocam. Bu düşüncelerle kendimi yalnız hissetmekteydim.
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.