Aldık mı aldık. Neyi aldık? Falan şehri… Nasıl ya o şehir zaten ülkemizin bir şehri değil miydi! Başka bir devletin eline mi geçmişti maazallah! Türkiye halkının seçimden anladığı budur; almak vermek! Al ver, ver al, al ver, alavere dalavere! Bindokuzyüzyirmiüçten beri sergilenen bir ortaoyunu! Bu nedenle her seçim bir tiyatro heyecanı oluşturuyor. Oy kullanmaktan ziyade akşam sonuçları izlemek daha eğlenceli oluyor. Çünkü her seçim rejimin bir tiyatrosudur. Her seçim akşamı rejimin tiyatrosunu izliyoruz! Neden mi?
Cumhuriyetin ilanından bu yana Türkiye’de tek iktidar Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Diğer partiler demokrasi garnitürünün birer salatası mesabesinde. Onyedi yıldır ülkeyi yöneten iktidar partisi bir türlü muktedir olamadı, olamıyor. Eğer iktidar partisi muktedir olsaydı iktidar partisinden beklenen devrimleri gerçekleştirirdi ama maalesef yıllardır beklenenler bir türlü gerçekleşmiyor. Gerçekleşeceği de yok. Çünkü iktidar partisinin kurucuları muktedirlerle aynı düşünceyi taşıyor.
Neden Cumhuriyet Halk Partisi tek iktidar? Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucuları tarafından Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden aynen tercüme ettirilerek alınan kanunlar halen Türkiye’nin yasalarıdır. Anayasa, söz konusu partinin görüşleri doğrultusunda. Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinin biri hariç hepsi söz konusu partinin ilkeleridir. Bu ilkeler oklarla simgelenmiş şekilde parti bayrağında da aynen mevcut. Her Türk vatandaşı o kanunlara uymak zorunda. O kanunlar hayatın her yerinde. Peki, şuan ki iktidar partisi onyedi yıldır neden bu konuda hiçbir değişiklik yapmadı? İlk zamanlar cumhurbaşkanı bizden değil dediler sonra kendilerinden oldu ama bir değişiklik olmadı. Sonra köklü değişiklik için mecliste yeterli çoğunluk yok dediler millet yüklendi yeterli çoğunluk oldu yine bir değişiklik olmadı. Hatta devletin cumhurbaşkanı iktidar partisinin bizzat kurucusu oldu yine bir değişiklik olmadı. Neden olmadı?
Rejimin çizdiği sınırlardan dışarı çıkmadığı için. Dahası iktidar olurken millette oluşturulan milletin istediği gibi bir yönetim getirileceği düşüncesi gün geçtikçe yerini rejimin istediği gibi bir anlayışa kaymaya doğru götürdü. Rejim ne diyor; laiklik diyor. İktidar partisi laikliği savunuyor. Faiz diyor faizi savunuyor. Rejimin hukuku tamamen İslam’a aykırıdır; bütün yasaları ve anayasasıyla. İslam hukuku yok rejimin hukukunda. Oysa halk Müslüman bir halk. Müslümanların ülkesinde İslam herhangi bir devlet hukuku ve işleyişinde geçerli değil. Peki, iktidar partisi mensupları Müslüman değil mi? Müslüman olduklarına inanılıyor. Devletin kapısına kadar Müslüman ama içeri girdiğinde ne oluyorsa orada oluyor. Müslüman sanılan devlet yöneticileri faizi savunuyor, bankaları savunuyor, zinanın serbest bırakılmasını savunuyor, laikliği savunuyor. Kısacası hâlihazırdaki yasalarda ne varsa onları aynen savunuyor. Devletin işleyişini değiştirmeye giden kendisi o işleyişe göre değişiyor. Hem namaz kılıp hem de faizi normal bir şey görmek nasıl bir durum bunun izahı yapılabilir mi, yapılamaz. Hem hacca gidip hem kul hakkı yiyerek bunu normal görmek nasıl bir durum bunun izahı yapılabilir mi, yapılamaz.
Bütün partiler rejimin çizdiği sınırlar içerisinde kuruluyor. Seçime o sınırlar içinde giriyor. O sınırları dışarı çıkan alaşağı ediliyor. İktidar partisi o sınırların içinde gayet memnun. Tek sıkıntısı koltuğu kaybetmek! Aylık elli bin lira gelirin birdenbire ikibin liraya düşmesinden korkuyorlar. On bin lira maaş alan bürokratlar iki bin lira maaş alırsak yani o duruma gelirsek acımızdan ölürüz sanıyorlar. Oysa Müslüman makama ve paraya güvenmez Allah’a güvenir. Ki Allah’a güvenmedikleri için aç kalacaklarını sanıyorlar. İstanbul’da kaybeden iktidar partisi için holiganlık yapanlar belediyeden nemalananlardır. Kendi maddi çıkarlarının savunusu. Parti için değil yani. Rejim değişikliği için hiç değil.
Tiyatro izlemeye devam ediyoruz!
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Yalnız adam - Tebrik ederim elinize yüreğinize sağlık yazınızı çok beğendim
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.