“İlah” veya dilimizdeki “tanrı” kavramı; hak ve batıl birçok inancın temel esasını ifade etmek için kullanılmaktadır. İlahın; “en büyük kutsal varlık”, “aşkın varlık”, “tapılan veya ibadet edilen şey”, “her şeyin mutlak hâkimi” gibi birçok tanımı yapılabilir ki bunlara dil, kelam veya tefsir kitaplarından bakılabilir.
İslam dinine göre Allah, yegâne ilahtır. İnsanlar, başka batıl ilahlar edinmiş olsalar da bunların hiçbir değeri yoktur ve tüm bunlar kelime-i tevhit ile reddedilmektedir.
Batıl kavramı burada değişik anlamları ifade için kullanılmaktadır:
* Batılın ilk anlamı, geçersiz demektir. Bu yüzden İslam, Allah’tan başka herhangi bir ilaha iman etmeyi kabul etmez.
* Batılın ikinci anlamı ise boş ve gereksizdir. Buna göre Allah’tan başka hiçbir ilahın gerçek anlamda güç ve iradesi yoktur. Rızık veren, Allah’tır. Tevbeleri, Allah kabul eder. Öldüren de dirilten de O’dur. Hastalığı ve şifayı Mevlâ yaratmıştır.
***
İslam dini, “Allah, bir ilahtır” gibi bir yargıyı kabul eder fakat yaratıcıdan bahsederken ve özellikle imanın ilk şartı olan kelime-i tevhit ve kelime-i şehadetin ilk kısmında sadece “Allah” lafzı celilini isim olarak görür.
Bu durumda yüce Mevlâ’nın birçok ismi vardır. Fakat bu isimler, sadece O’nun belli özelliklerini ifade eder. Asıl isim ise “Allah”tır.
Bir başka ifade ile bizim imanımızın ilk şartı olan “Allah’a iman etmek”; Allah’ın tüm isimlerine iman etmeyi gerektirir. Örneğin Allah’ın isimlerinden birisi “tevbeleri kabul etmek”tir. Allah’a iman eden birisi “Allah, falanı kesin affetmez” veya “Allah, beni affetmez” diyemez. Gerçek anlamda en büyük güç sahibi de Allah’tır. Buna göre Allah’a iman eden birinin, herhangi bir şeyden, Allah’tan daha çok korkması mümkün olamaz. Allah’tan korkmak, sadece sözlü olmaz; Allah’ın emirlerine uymayı, saygı göstermeyi ve Allah’a hesap verecek olmayı kabul etmeyi de ifade eder.
***
Yukarıdan da anladığımız gibi İslam’ın “ilah anlayışı” kendine mahsustur. Bu anlamda Allah’ın birçok ismi vardır. Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde tevatür olarak ifade edilen isimlerden herhangi birine itiraz, imana aykırı bir davranıştır. Bu durumda İslam’ın ilah anlayışı kendine özgüdür ve başka hiçbir din ve inancın Allah inancına benzemez.
Yani birisi tutup; “falan dinde de bir tek ilah anlayışı var” diyemez. Zira Allah’ın tevhitten başka isimleri de vardır.
Ayrıca İslam’ın tevhit anlayışı, bir tek ilahın varlığına inanmak demek değildir. Tevhit, Allah’ın bütün isimlerinde ve özellikle bazı isimlerinde muhakkak surette Allah’tan başka ortak kabul etmemektir.
Örneğin günahları sadece Allah affeder. Oysa çeşitli din ve hatta İslam adı altında bazı görüş ve mezheplerde bu yetki başkalarına da verilmiştir.
Mutlak kudret sahibi Allah’tır. Oysa bazıları bu yetkiyi başkalarına da verebilmektedir.
Şifa ve bela Allah’tandır. Oysa bazı kimseler, şifayı ve belayı başka yerde aramakta; sihir ve büyü gibi şeylere tevessül etmekte veya belayı cin vs. gibi başka varlıklarda aramaktadır.
***
Özetlemek gerekirse İslam dini, Allah’a iman etmek ile:
- Sadece varlığın ilk ilkesi veya başlangıcını,
- Hiçbir şeye karışmayan aşkın bir varlığı,
- Hiçbir yetkisi ve ismi olmayan kutsal bir varlığı kastetmez. İslam’ın kabul ettiği Allah inancı, birçok isimden oluşan bir bütündür.
Hatta kıyamet günü Allah, Müslümanlara, İslam’ın tarif ettiğinden başka bir ilah algıları varsa bu surette tecelli edecek ve onları imtihan edecektir. Gerçek iman sahipleri, bu sahte ilah algılarına aldanmayacaklardır. Fakat Allah’ı, yukarıdaki gibi batıl anlamda kabul eden kimseler bu imtihanı kabul edecekler ve bu sahte ilah suretine; “evet, sen benim Rabbimsin” diyerek hüsrana uğrayacaktır.
***
İslam’ın tevhitten anladığı da sadece tek bir yaratıcı veya tek bir kutsal varlık değildir. Tevhit, yukarıda özellikle zikrettiğimiz meselelerde Allah’ı tek ve mutlak olarak kabul etmektir.
***
Yani İslam dini, kendi tarif ettiği ilahtan başka herhangi bir tanrı ya da başka bir varlığa iman eden kişiyi mümin olarak kabul etmez.
***
Burada mümin olmanın tek şartının Allah’a iman olmadığına da değinmek gerekiyor. Başka yazılarda bahsetmiş olsak da burada yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için “zerre kadar iman” ifadesinin; Allah’a ve diğer amentü esaslarına, Efendimize (S.A.V.) ve Kur’an-ı Kerim’e iman etmeyi; İslam dinini kabul etmeyi yani ben Müslüman’ım diye ikrar etmeyi; İslam’ın haram kıldığını haram, helal dediği şeyi de helal olarak kabul etmeyi içerdiğini tekraren ifade etmek istiyoruz.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Huseyi̇n Şaşmaz*uzun - Hatta kıyamet günü Allah, Müslümanlara, İslam’ın tarif ettiğinden başka bir ilah algıları varsa bu surette tecelli edecek ve onları imtihan edecektir.
Tevhid olmadan adaleti tesis etmek mümkün değildir. Zira Allah'ı birlemeyerek daha başında zulümle başlayan bir sistem adalet getiremez.
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.