Biz “kuyrukları” severiz aslında. Bir bakıma “kuyruksever” bir milletiz denebilir. Her ne kadar kuyruklarda of puf etsek, sitemi şikayeti boca etsek de kuyruk her zaman ilgimizi çeker. “Bir kuyruk olsa da girsek” halet-i ruhiyesiyle bir yerde bir kuyruk görünce kendimizi zor tutarız aslında.
70’lerdeki tüp, yağ, şeker kuyruklarını dillerine dolayan medya, bugünkü kuyrukları görmüyor ya, insan gerçekten hayret ediyor. Aslında hayret bile etmiyor. Çünkü bilerek görmüyorlar, kendileri de kerhen, mecburen, ekmek parası olarak görmemek zorundalar çünkü. Gerçi böyle kazanılan ekmek de olmaz olsun! Kabak gibi meydanda olanı ısrarla görmemek, en başta mesleğine ve kendine hakaret insanın…
Halbuki bu kuyrukların “yokluk” değil de “varlık kuyruğu” (ne demekse) ilan edildi en yetkili ağızdan. Bunun üzerine bütün vazifeli medyada kuyruk güzellemeleri görmemiz yakındır muhtemelen. Kuyruğun faziletleri, ne kadar da güzel bir şey olduğu, insan sağlığına faydaları vs gibi işlenecek birçok konu bulacaklardır muhakkak. İçinde bulunduğumuz durumun sefaletini anlatacak kelime yok aslında.
Asıl enteresan olan “kuyruktakilerin” halleri, düşünceleri, tavırları… Zor bir şey çünkü, sıkıntılı bir hal var ortada. En ortalama insan bile utanır, sıkılır, görülmek istemez, ki öyle de oluyordur haliyle. Çarşı pazardaki sebze meyve fiyatına bile güç yetiremiyor insanlar, utanıp sıkılması gereken kendileri olmadığı halde mahcubiyet duyuyorlar. En temel ihtiyaçlarını bile “devlet destekli” kuyruktan karşılıyorlar çünkü. “Devlet destekli”den kasıt, devletin zararına satış yaptığı manasında…
Utanıp sıkılanların haricinde saldırganlaşanlar var bir de… Enteresan olan onlar zaten. Neden o kuyrukta olmalarını sorgulamak yerine, ona buna tepki gösteren tipler bunlar. Kendilerini sebze meyve için bile kuyruğa sokanlara değil de kendilerini görüntüleyenlere tepki veren, kendi meselesine bile yabancılaşmış kimseler. Partizanlıktan körleşmiş, akıl mantık yerine ham duygulara mahkum olmuş bir kitle var önümüzde. Sebze meyvenin pahalı olmasının müsebbibi olarak klişeleşmiş bir ifadeyle “Cehapeliler” diyebilen bir kitle… Kendisi ucuz patlıcan, salatalık için kuyrukta olduğu halde, “70’lerde tüp, gaz, margarin kuyruğu vardı” diye konuşan insanlar… Kendisini ne şekilde düşünüyorsa artık…
Bir tarafta “itibardan tasarruf olmaz” anlayışının neticesi olarak ekonomik kriz koşullarında bile hız kesmeyen harcamalar, dağıtılan makamlar, ihaleler, torpiller, iltimaslar, adam kayırmalar; diğer yanda ise sebze meyveye bile güç yetiremeyip kuyruğa girenler, geçinemeyenler, işsiz güçsüzler… Kuyruktakiler, “neden kuyruktasınız?” diye soranlara öfke dolu cevaplar vermekle, inat ve ısrarla “her şeyden çok memnun” olduklarını beyan etmekle meşguller hala…
Sebze meyve kuyrukları uzadıkça, iş kuyrukları da uzuyor. Geçici işler için veya basit bir işçilik kadrosu için binlerce kişi kuyruklara diziliyor. Yetmiyor, artık geceden kuyruğa giriyor insanlar. “İşsizlik çok zor” demiş iş kuyruğundakilerden bir tanesi, kendi gibi (resmi rakamla) 4 milyon kişi daha var. “Herkesin çocuğu iş bulacak diye bir kaide yok” denmişti bir ara yetkili bir ağızdan. “İşsizlik çok zor” diyen genç, belki biraz diretecek olsa “sen de işsiz kal!” diye lafını ağzına tıkarlar bu devirde.
Belki kuyruktakiler biraz söylenecek olsa, “nankörlük etmeyin, girecek bir kuyruğunuz var, şükredin” bile denebilir. Belki de kuyruktakiler, kendiliklerinden “kuyruğa şükretme” noktasına gelirler, belli mi olur… Ne de olsa bu kuyrukların “yokluk” değil “varlık” kuyruğu olduğu ilan edildi bile.
Kuyruktakiler, kuyruklara şükrettikçe, yokluktan kuyruğa girenler girdikleri kuyruğu “varlık kuyrukları” sandıkça, bu kuyruklar uzar gider.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Sadık - Kuyruğun varlığı olumsuz algı oluşturunca 'varlık kuyruğu' oldu; ama zekice!
Turgay - Kuyruklarda kuyrugunu kaptiranlarin,dananin kuyrugunu koparmasi yakindir bu gidişatla.
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.