Son günlerde eğitimciler, cami görevlileri, anne babalar “hadi camiye” sloganı ile çocukları namaza teşvik ediyorlar. Çocuklar camide ebeveynleri ile birlikte namaz kılıyor ve ortamın manevi havasını soluma imkânı buluyorlar. Bu görüntüler elbette içimizi aydınlatan ve umutlarımızı yeşerten görüntüler. Ancak tek başına yeterli değil. Zira İslam asli ibadetlerin yanında tutum ve davranışlarımızı da şekillendiren ve düzenleyen bir din. Ülkemizde inanç özgürlüğü noktasında epey açılımlar gerçekleşti fakat bu durum ne yazık ki ahlak ve maneviyat noktasında bizi geliştiremedi aksine zayıflattı, çelimsiz bıraktı. Acaba okul çağındaki çocuklarımızı camiye teşvik ediyoruz, başörtülü hanımlara devletin bütün kurum ve kuruluşlarında yer veriyoruz, hac görevimizi yerine getirip duygularımızı paylaşabiliyoruz deyip rehavete mi kapılıyoruz? Sahip olduğumuz makam, mevkii ve ekonomik imkânlar bizi basiret körlüğüne mi sürükledi ya da? Namaz, örtü ve hac gibi evlerimizin ve gönüllerimizin ıslahı da asli görevlerimiz arasındadır oysa.
Camiye teşvik ettiğimiz çocuklarımız, davranışlarımızla sergilediğimiz israf, gösteriş ve hak ihlaline şahit olduklarında ibadeti sadece rutin hareketlerden ibaret zannedecek ve namazın ruhuna vakıf olamayacaklardır. O nedenle çocuklarımızı camiye teşvik ettiğimiz gibi ahlaki değerlere de davet etmek zorundayız.
Otuz yıl önce dindar kesim, hele bir iktidara gelelim Allah’ın hükümlerini daha iyi uygular ve dinin vecibelerini bütün insanlığa ulaştırabiliriz. Yeter ki fırsat verilsin, yoksullara yardım eder, İslam’ı daha iyi yaşarız diyorlardı. Fakat fırsatlar elimize geçince her şey ters yüz oldu ve faizi helal kabul eden, riya, gösteriş, flört, israf, gıybet, adam kayırma, kul hakkı gibi haram kılınan bütün fiilleri sıradanlaştıran sakallı beyefendiler, başörtülü hanımlarla karşılaşmaya başladık… İstikamet çizgisinden uzaklaşan bu insanlar sadece başörtüsü takarak ya da namazı eda ederek cenneti hak edeceklerini düşünüyorlar. Oysa cenneti hak etmek ancak namazın ruhuna vakıf olabilmek ve namazı hayata taşıyabilmekle mümkün olabilir.
Çocukları camiye teşvik eden eğitimcilerimizin bu tavrı gerçekten takdire şayan bir davranış. Ancak bu çalışmanın etkin olabilmesi için, söz konusu çalışmaların çocukları materyalist bir zihniyetle yetiştiren ebeveynlere de ulaşması ve İslami değerlerin hayatımızın her alanına hâkim olması gerekir. Zira İslam tesettür ve namaz gibi kul hakkı yemeyi, faizi, zinayı, gıybeti, israfı, torpilciliği, kibri, zulmü de yasaklamıştır. Çocuklarımızı bu bilinçle yetiştirmek zorundayız. Peki, bu mümkün mü? Elbette mümkün ancak bunun için önce ebeveynlerin yaşantılarını ıslah etmeleri ve İslam’ın ilkelerini sadece camilere hapsetmeyip, hanelerine, sokaklarına, eğitim kurumlarına, pazar ve alışveriş merkezlerine, siyasi alana ve hayatın bütün safhalarına ulaştırmaları gerekir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Münir - Fatma hanım; bilinçli eylem için inanmak, inanmak için de okumak ve/veya örnek görmek gerekir. Herkes Müslüman olabilir ancak mümin olmak herkese nasip olmuyor. Yaşadığımız süreçteki insanların tutum ve davranışları bunun en güzel ispatı. Dindar bildiğimiz insanlar önceden beri eleştirdikleri ne varsa fazlasıyla kendileri yapıyor. Mesele biraz da kıskançlık galiba. Bunu, 26 yıldır beş vakit namazını kılan birisi olarak söylüyorum. Sanırım (Çok az bir kısmı hariç) Müslümanlar İslamiyetten çıkmış olsa bu güzel dinimiz çok daha hızlı yayılacak.
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.