Günlerdir, aylardır bir furya yaşıyoruz. Gündemde yine fikirlerini söylediği için soluğu savcılıkta alanların yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Hesabını soracağız değil hesabını sorduracağız dönemindeyiz. Bir de işin içine medya ve özellikle sosyal medya girince artık linç kültürünün geldiği boyutu siz düşünün. Her söylenileni olduğu gibi tasvip eden kimseler değiliz, partizanlık ruhumuzu ele geçirmedi. Bu nedenle bazı ifadeleri doğru bulmuyor ve eleştiriyoruz. Ancak her konuşanın soluğu mahkemede almasını da doğru bulmuyoruz.
Öyle bir noktadayız ki kendisine mikrofon uzatılan herhangi bir vatandaş basit bir eleştiriyi bile yapamaz oldu. Aman evladım çoluğum çocuğum var yanlış anlaşılmasın endişesi ve korkusu hâkim. Bugün fütursuzca bağıranlar bir şeylerin isyanını yaşıyor olabilir. Ancak bu onlara karşıdakini suçladıkları saldırgan söylemlere başvurma hakkını vermez. Eleştirdikleri kişilere benziyorlar. Onlar da itici ve ötekileştirici üslupla hareket ediyor. Hedef yol göstermek olmalı. Sözün güzeliyle uyarmak şart. Dinlemiyorsa bir daha söylemek ama güzel söylemek. Haklı olmak haksızlık yapmayı gerektirmez. Yıllardır sanatçı kimlikleriyle ekranlarda olan iki isim; Müjdat Gezen ve Metin Akpınar hiç de benimseyemeyeceğimiz bir üslupla “hadi ordan” jest-mimikleriyle hükümeti eleştirdiler. Hatta tehditkâr ifadeler kullandılar. Ardından ilgili programın yayınlandığı televizyona da RTÜK’ten yayın yasağı ve para cezası gecikmedi. Her türlü ahlaksızlığın yer aldığı kadın programlarına ve dizilere nedense ilişen yok. Neyse bu farklı bir konu.
Sadede gelirsek bunlara şunu söylemek gerek: “Siz de eleştirdiklerinizin diliyle konuşuyorsunuz. Siz kimsiniz, derdiniz ne? Gelişigüzel darbe ifadesini kullanma da nereden çıktı? Siz farkına varmadan karşı çıktıklarınıza yardımcı oluyorsunuz, muhataplarınıza malzeme veriyorsunuz.” Daha gerçekçi, daha nazik, daha elle tutulur verilerle, karşındakini rencide etmeden konuşamıyor mu bu memlekette insanlar?
Yöneticilerin de muhataplarının da ağzından çıkanı kulaklarının duyması lazım. Hakaret içeren, karşı tarafı rencide edici ifadelerden uzak durulmalı, gerçekçi olunmalı, rakamlarla konuşulmalı, somut ifadeler kullanılmalı. Ayrıştırıcı, sert, iyi-kötü ayrımı yapmadan her şeye muhalif, hakaret ve itham dolu hitaplara şahit oluyoruz. Eleştirenlerin de eleştirilenlerin tavırlarının bir birinden farkı yok. İkisi de bağırıp-çağırarak, hakaret ederek, birbirlerini dava ederek, aşağılayarak kutuplaştırıyor. Seçim öncesi bu tutum ve davranışlar doğal olarak halkta da kutuplaşmaların meydana gelmesine sebebiyet veriyor. Muhalefetin nasıl yapıldığından, saadet lideri Temel Karamollaoğlu’nun cümlelerinden, yol göstericiliğinden örnek alınmalı. Anlaşılan kim iktidar olursa olsun yine ayrıştırıcı, kışkırtıcı dil kullanılacak. Muhalefette iken rencide edici bir dil kullanan yarın iktidara gelince eleştirdiği hükümetten daha fazla şiddete yönelmeyeceğinin güvencesi yok.
Ne dersiniz!
Artık tek adam döneminden tek muhalefet dönemine geçiş mi yaptık? Zira Saadet dışındaki muhalefetin gelecekle ilgili bir şey bir umut vermekten ziyade iktidarın dilinden konuştukları ortada. Yani muhalefeti muhalefet gibi yapan bir tek Saadet Partisi var. Partinin tüm yan kuruluşlarıyla beraber sayın başkanın dilini ve yaklaşımını içselleştirmesi gerekiyor. Değişim ve ilerleme tek kişi ile olmamalı tabana yayılmalı. Taban içerisinde bir konsensüs/uzlaşma oluşmalı. “Ortak ve kucaklayıcı bir dil.” Başta bizim gibi olmayan, bizim gibi düşünmeyene kucaklayıcı bir dil kullanılmalı.
Sürdürülebilir bir parti kimliği ancak bu şekilde inşa edilebilir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Ahmet Sertel - Her gün yazsanız. Ne güzel?
Ahmet Sertel - Çok güzel teşhis. Tebrikler
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.