Bismillâhirrahmanirrahîm;
ÖNÜMÜZDE, üç çeyrek asırdır süren insafsız bir işgale karşı, bayraklaşan kararlılıkla oluşturulmuş şanlı bir direniş var. Karşılarında küresel, zalim güçler olmasına rağmen, bir an olsun davalarından vazgeçmediler; sebat gösterdiler. Başlangıçta hep yalnız sabır örneğiyken; şimdi, 75 yıllık işgale bir cevap olmak üzere atağa geçtiler. İsrail’e karşı Aksa Tufanı Harekâtı’nı başlattılar.
HAMAS öncesi en etkin silâhları sapan taşlarıydı. Ya da bedenlerini zalimlere siper ediyorlardı. Baba, Muhammet Durra’nın çocuğunu terörist çetelere karşı silâhsız olarak siper edişi hâlâ hafızalardadır. Başlangıçta seslerini dünyaya duyurabilmek için çeşitli ülkelerde bürolar açtılar. BM gibi küresel kuruluşların desteğini almaya çalıştılar. Fakat onların kendi çıkarlarından başka bir şeye gözleri görmüyordu. Artık, iş başa düşmüştü. Mücadeleyi kendi güçleriyle planlamaya giriştiler.
Otuz yıl öncesini düşündüm. O yıllarda MGV Denizli Şube Başkanı idim. Adil Avaz, Filistin direnişini anlatan ezgiler yapıyor; “Can verir, kan verir Bedir gençliği” gibi besteleriyle zulme karşı direnişe çağırıyordu. Filistin duyarlılığını Denizli’ye taşımayı düşündük.
Zor şartlarda varlığımızı sürdürmemize rağmen, uçak masrafını göze alarak Berlin’de ikamet eden Adil Avaz’ı Denizli’ye davet ettik. Dönemin en lüks salonlarından Yeni Sinema’da konser verdirdik. Coşku ve heyecan zirveye çıktı. Işık ve efektler salonu şölen havasına dönüştürdü. Basın mensupları sahneyi renk cümbüşüne çeviren direniş görüntülerini kayda geçirme yarışına girdiler.
FİLİSTİN DUYARLILIĞI
ADİL Avaz’ın özellikle İntifada (direniş) parçası Filistin’deki mücadelenin hangi şartlarda verildiğini anlatmaya yetiyordu: “Silâh sapan, kurşun taşlar / On birinde akıncılar / Hakkı hâkim kılmak için / Ölür Ayşe, ölür Yasin! // Koş, anne koş, yavrun yerde! / Al sancağı sıra sende! / El-Aksa’nın eteğinde / Ateş, barut, kan her yerde / Filistin’deki meş’ale / Sayhalanır tüm âleme! // Bugün Kudüs, Sarayova / Yarın Mekke, Şam, Ankara / Bir diriliş, bir doğruluş / Zulme karşı başkaldırış / İntifada!.. İntifada!.. / Selâm sana şanlı kavga!”
Bunları; Filistin’de tank ve bombalara karşı, sapan taşlarıyla verilen mücadeleden sonra, bugün İsrail’i hezimete uğratabilecek noktaya geldiğini anlatmak için yazdım. Filistin cihadı yeni bir safhaya girdi. Filistinli direnişçiler görevini yapıyor. Türkiye ve dünyanın vicdanlı insanları zalimlere karşı, mazlumlar için kıyama kalktı. Şimdi görevlerini yapma sırası yöneticilerdedir.
İslâm dünyasının yöneticileri “ABD sevdası” ve “İsrail’le normalleşme” zilletinden vazgeçerlerse, Filistin’in, Kudüs’ün, Aksa’nın özgürlüğüne kavuşması yakındır. ABD’nin, İsrail’in yanında durarak Gazze’yi, Kudüs’ü özgürleştiremezsiniz! Erbakan Hoca’nın istediği, yapılan işin kime yaradığını bilmek anlamındaki “şuur” öylesine önemli ki!.
Filistin Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye, “Direnişi parayla, silâhla, teknolojiyle desteklemeye” çağırdı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Bizi mahveden grubun içinde işimiz ne?” diyerek, “ABD’nin 51. eyaleti gibi davranamayacağımızı” açıkladı.
ZALİME MEYLETME
İSRAİL; zorla, gaspla, lobi faaliyetleriyle oluşturulmuş Siyonist bir yapıdır. Dünyayı, kan ve gözyaşıyla anılır yapmış; yaşanmaz hale getirmiştir. İşgal, katliam, şiddet ve zulümle ayakta durmaktadır. Terörist çete, insanlık için habis bir ur durumundadır. Dünya, böyle bir zalimden kurtarılmalı; vakit geçirmeden haklının hakkı sahibine teslim edilip işgalciler, Filistin bölgesinden çıkarılmalıdır. ABD, İsrail’i çok seviyorsa, onları 50 eyaletinden birine yerleştirebilir.
Siyonistler, etkili ajansları aracıyla, çıkarlarına uygun yalanlar üretmekte; işgallerini “savunma hakkı”ymış gibi göstermektedir. Tunus’ta Ulusal Avukatlar Birliği, üyelerine sormadan Filistin’i suçladı. Üyeler açıklamaya isyan ederek, en iğrenç suçları işleyen Siyonist işgalciye şöyle seslendiler: “Katiller Gazze’den elini çeksin! İsrail’le normalleşmek suçtur.”
Gazze’yi ölüme terk ederek insanî yardım ulaştırmayı engelleyen çete savaş suçu işliyor. Namaz kılanlara kanalizasyon suyuyla saldıran; camiye gidenlere göz yaşartıcı gaz ve havaî fişekler fırlatarak engelleyenler nasıl bir canlı türüdür?
Filistinlilerin toprak sattığı yalanı gerçekleri yansıtmıyor. FSM Vakıf Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, “Filistinliler toprak sattı” iddiası, bir Siyonist propagandası ve vicdansızlıktır” diyerek açıkladı: “Topraklarına Yahudiler işgalci olarak girmeye başladığında, ‘Yahudi’ye toprak satmanın haram olduğu kanaati’ oluşturulmuştur.” (Millî Gazete, 20. 10. 2023)
75 yıl sonra, Filistin’in, Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın işgalden kurtarılıp özgürlüğüne kavuşturulması ümidi doğmuştur. İslâm dünyası bu fırsatı iyi değerlendirmelidir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.