Filistin’de İsrail’in sergilediği soykırım sebebiyle Cumhuriyetimizin yıl dönümünü bile tam olarak yaşayamadık. Çünkü bir yanda tarihimizle ilgili büyük bir olay kutlanırken, öbür yanda gece sabahlara kadar bombalanan Gazze ve Gazze’de yaşayan kardeşlerimiz vardı. Öylesine bir kin ve öfke sergileniyordu ki, insan anlamakta güçlük çekiyordu. Çünkü bir gecede binlerce Filistinli İsrail saldırılarında hayatını kaybediyor, yaşayanlar ise adeta açlık ve susuzluktan ölüme terk ediliyorlardı. Tüm bunlar tüm dünyanın gözü önünde yaşanıyor, özellikle kendilerini medeniyetin temsilcileri olarak takdim edenler bununla da kalmayıp her fırsatta dünyaya insan hakları, özgürlük dersi vermeye kalkanlar soykırımlarını sürdürmeye devam ediyorlardı. Tüm bunlar yaşanırken ABD’nin başı çektiği katiller şebekesinin yandaşlarının bırakın olayları önlemek için müdahale etmelerini açıklama yaparak adam gibi bir ateşkes çağrısında bile bulunamadılar, bulunamadılar. Çünkü medeni olarak nitelendirilerek, yıllardan beri aynı söylemle beyinlerimizi yıkayanlar bir taraftan İsrail’in yaptığının soykırım olduğunu söyleyenler öbür yandan uluslararası platformlarda bu konuda son sözü söyleme imkânını yine bu kan içicilere bıraktılar. Böylesine vahşetin yaşandığı bir yerde ambargo uygulanırken, ilaçtan yiyeceklere, kısacası insanların yaşaması için gerekli tüm maddelere İsrail tarafından ambargo konulmuşken, yine de olaya iyimser bakmaya çalışıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü böylesine ya atılan bombalardan hayatını kaybedenler, bombalardan hayatını kaybetmeyen, yaralanmış olanların ilaç olmadığı için tedavi edilemediğinden ölüme terk edildikleri bir vahşet ile karşı karşıya kalmışlarken, hâlâ yaşananları İsrail’in destekçileri ile birlikte Gazzelileri boğmak isteğinin de ötesine geçerek her gün yüzlerce sivilin hayatını kaybettiği bir noktada tüm dünyanın, “İsrail Gazze’yi boğuyor” diye haykırmak gerekmez mi?
Bırakın İsrail’in Filistinlileri katlettiğini Batılıların haykırmasını, sesleri çıkmadığı gibi uluslararası platformlarda İsrail’e açıktan destek veriyorlar. Tüm bunlar İsrail’in cinayetlerine destek olduklarını, bunun içindir ki suç ortaklığı yaptıklarını göstermez mi? Ortada işlenen cinayetler varsa ve bu cinayetleri İsrail bir takım dış desteklerle sürdürüyorsa o zaman hiç olmazsa bundan sonra olsun bu kan içici Batılıları insanımıza ulaşılması gereken örnekler olarak göstermekten vazgeçelim.
Çünkü insanımıza doğru örnekleri göstermez, yanlışları ulaşılması gereken hedef olarak göstermeyi sürdürecek olursak bizim de onlardan geri kalır tarafımız kalmaz. Artık net bir şekilde görüyoruz ki, Batı ile aramızda ciddi bir kan uyuşmazlığı var. Onlar aramızdaki bu kan uyuşmazlığını hiç akıllarından çıkarmıyor, her zaman yerlerini Müslümanların karşısında alıyorlar. Bu ise akan Müslüman kanının sürekli artmasına sebep oluyor. Çünkü Haçlılar ve Siyonistler ne kadar kan dökerlerse döksünler kendilerini haklı gösterecek bir takım yorumların arkasına gizleniyorlar ve İslam dünyası da bu hususta kandırılmaya gönüllü bir tavır sergiliyor.
İnsanımız yıllardan beri Batı’nın değer yargılarına hayran hale getirilmiş, değerlendirmelerini hep Batı penceresinden yapar hale gelmiş isek o zaman İslam Birliği’ni sağlamak zorlaşacaktır. Hatta öyle bir noktaya gelindi ki, rahmetli Erbakan Hocamın bir yıllık iktidarında hayata geçirdiği D-8’lerin yıllardan beri adı bile anılmaz oldu. Batı penceresinden bakarak, hükümlerimizi o pencereden vererek İslam Birliği sağlamak zorlaşacaktır. Ancak, zorlaşması demek imkânsızlaştığı anlamına gelmiyor. Öncelikli olarak ulaşılması gereken hedef olarak insanımıza Batı’yı göstermekten vazgeçmemiz, ondan sonra AB’ye girmek için 60 yıldır sergilediğimiz gayreti İslam Birliği için sergilemeye dönüştürmemiz gerekiyor.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.