Çocuk ve bebek katilleri yine iş başında.
İster İslam diyarlarında, ister gayrimüslim diyarlarında olsun bir tek bebeğin veya çocuğun öldürülmesini biz Müslümanlar asla tasvip edemeyiz, hoş göremeyiz. Çünkü inanırız ki, dünyanın neresinde olursa olsun bebek veya çocuklar reşit yaşlarına gelinceye kadar “İslam fıtratı” üzerinedirler.
Müslümanlar bu inançta olduklarından dolayı bir savaş ortamında, önce çocuk ve bebekleri kurtarmaya özen göstermişler, göstermeye de devam etmektedirler.
İslam inancında olmayanlar ise maalesef her zaman savaş ortamlarında bebek ve çocukları öldürmekte bir sakınca görmemektedirler.
Neden, niçin?..
Allah’ın kendilerine indirdiği bir kitap olan Tevrat’ı tahrif eden Siyonist Yahudiler -Siyonist zihniyette olmayan Yahudileri ayırmak gerek- tanrının kendilerini üstün ırk olarak yarattığını ileri sürerler. Onların kabullerine göre kendilerinin dışındaki bütün insanlar kendilerine hizmetçilik etsin diye yaratılmışlardır. Diğer yaratılmışlarla ilişkileri efendi-köle ilişkileridir. Efendinin köle üzerine ne gibi tasarruf hakları varsa, bunların da diğer insanlar hakkındaki tasarrufları aynıdır. Üstüne üstlük tanrıları kendilerine bu insanları kullanma görevi vermiştir. Diğer insanlara köle muamelesi yapmak onlar açısından tanrıya ibadet etmek anlamına gelmektedir. Efendi, kölesinin her şeyine sahiptir. Ona dilediği gibi muamele eder. Öldürmek de en tabii haklarıdır. Kölenin bebek ve çocukları da onların köleleri sayılır. Bunları öldürmek veya diğer muamelelere tabi tutmak onların en tabii haklarındandır.
İşte bu sapık inanç dolayısıyla Siyonist Yahudiler bugüne kadar bebek ve çocuklar dâhil kendileri dışındaki insanları bu inançları dolayısıyla öldürmüşler ve öldürmeye de devam etmektedirler.
Peki bu huylarından vazgeçerler mi? Vazgeçmezler, çünkü bu katliamlar bir inanç ve ibadet meselesidir. Ancak onlardan daha güçlü bir irade olup, güçlü olduğu sürece bunların bu melanetleri işlemesine mâni olabilir. Özet cümle şudur: “Siyonistler, insani ve ahlaki kavramların kendilerine hatırlatılmasından veya nasihatten değil, ancak ve yalnız güçten anlarlar.”
Çocuk ve bebek katliamı sadece Siyonistlere mahsus bir özellik değildir elbette.
Haçlı zihniyetli Hıristiyanlar da -Haçlı zihniyetli olmayan Hıristiyanları ayırmak gerek- batıl bir inanca saplanmışlardır. Kendilerine indirilen ilahi bir kitap olan İncil’i tahrif ederek şu batıl inanca varmışlardır: “Hazreti Adem ile Havva yasak meyveden yiyerek günah işlemiştir. Bunun için kendilerinden türeyen bütün insanlar, bebek ve çocuklar dahil suçlu ve günahkâr doğarlar. Ancak vaftiz edilenler temizlenebilir. Tanrıları kendilerine bu günahkârları ya vaftiz ederek ya da ortadan kaldırarak temizlemeyi görev olarak vermiştir.”
Tarihe bakınız, nerede ve ne zaman bir İslam yurdunu istila etmişlerse bebek, çocuk ayrımı yapmaksızın katliam yapmışlardır. Büyük Haçlı seferlerinde ordularını, Müslümanların çocuk ve bebek etleriyle beslemişlerdir. Yakın tarihte Afganistan’da ABD askerleri çocukları öldürüp “köpek öldürdük” diye üslerine rapor etmişlerdir. Öldürmek ya da organlarını almak üzere bilinmeyen yerlere götürmek onlar açısından çok normal davranışlardır.
Çocuk ve bebek katliamı yapmak hem Siyonist zihniyetli Yahudiler hem de Haçlı zihniyetli Hıristiyanlar açısından çok normal bir faaliyet, hatta ibadet etme derecesinde bir görev yapmak anlamı taşımaktadır. Bu “görevlerini” yaparken attıkları imzalara veya verdikleri sözlere sadakat göstermek gibi bir durumları olmaz. Çünkü ibadet kastı bulunmaktadır. Bu her iki kesim de ancak ve yalnız kuvvetten anlarlar. Birbirlerinin bu nevi savaş suçlarına da göz yumarlar, çünkü kendileri de aynı zihniyettedirler.
Bu özelliklerini bilmeyenler de bu Siyonist ve Haçlıların kendileri ile yaptıkları anlaşmalara veya bilmem ne isimle anılan milletler arası sözleşmelere ya da BM kararlarına uyacaklar diye saf saf bakar durur.
KÜRESEL SAVAŞLAR
Küresel savaşlar hep, bebeklere ayarlı,
Tezgâh kirli, tezgâhtar kirli, hiç aksatmıyor.
Kara giysiler, kara ağıtlar, kara günler;
Tezgâh kirli, tezgahtar kirli, hiç ak satmıyor!..
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.