Reklamı Kapat

Ey Müslümanlar!

Sabaha çıkarlar mı bilinmez. En son ne zaman deliksiz bir uyku çektiklerini soramazsınız. Uyku mu dediniz? Uyku dediğiniz şey tam olarak nasıl acaba? Elektrik ve suyun olmadığını düşünün. Sabah kalktınız. Uyandığınız yer sıcak bir yuva da değil. Yarın nerede sabahlayacağınız da belli değil. Hatta akşama çıkacağınız da meçhul. Helalleşmeden ayrılmak yok çünkü bir daha görüşebilme ihtimali dünyanın hiçbir yerinde bu kadar zayıf değildir. Artık çocuklarının ayaklarına isimlerini yazmaya başladılar. Atılan bombalar bedenleri parçaladığında bir ümit, belki de isim yazılı olan bir yerden vücudun kalanını teslim alarak bir mezar yerine olsun sahip olabilmek ne anlama gelir ki.

Anlamak için anlamaya çalışmak gerekir. Anlamaya çalışmak odaklanarak düşünmeyi gerektirir. İşi gücü, hesabı kitabı, borcu derdi, ödemeleri, planları, hesapları bir kenara koyarak odaklanarak düşünmeli. Sabah çocuklarımıza kahvaltı içeriğindeki çeşitleri beğendirmeye çalışırken, kahvaltı nedir bilmeyen çocukları düşünmek. Yaşayabilmenin her şeyden daha değerli olduğu toprakların çocuklarını anlamak çok da kolay olmasa gerek. Sıcacık evlerimizde dev ekran televizyonlarımızı açıp sosyal medya kanallarında gezerken Gazze’den servis edilen paylaşımları görerek elbette duygulanıyoruz, hüzünleniyoruz. Elbette üzerimize düşeni yaparak biz de paylaşımlar yapıyoruz. Elimizden başka ne gelebilir ki. Yollara düşüyoruz, meydanlara çıkıyoruz. Her zaman oturduğumuz yerden sorumluluklarımızı yerine getirecek değiliz ya. Bilmem kaç haykırışla doldu meydanlar, bilmem ki kaç ayak basıldı, kaç adım geçildi yollarda. Kaç lider ne büyük kınamalarda bulundu sayısını kimse bilmez. Kaç taş atıldı, kaç kurbağa ürkütüldü bilinmez.

Biz yine Gazze’ye dönelim. Gazze’yi pisletenler mi daha suçlu yoksa Müslümanlar mı? Gazze’deki kardeşlerimizi bu duruma düşüren kim? Eğer İslâm dünyasının liderlerinin sessizliği canımızı yakıyor, onları iktidara getirenlerin canı yanmıyorsa biz hangi derdimize yanalım? Yetki verdiklerimizden gerekli etki alınmıyorsa bu büyük bir sorun değil mi? Defalarca yetki verilen iktidarlar defalarca etkisizken, onları tekrar yetkilendirenlere söyleyecek sözümüz yok mu? Bugün Gazze düştü mü, düşmedi mi? Gazze hangi şartlarda düşmeyecekti? Bizi kim kandırıyor? Sizi kim kandırdı? Akıllı bir Müslüman kaç defa kandırılabilir? Ey Müslümanlar, daha kaç defa kandırılacaksınız?

Gazze gerçekten bizim olsaydı ve biz gerçekten Gazze olsaydık ve Gazze’nin sokaklarında parçalanan yavrucaklar bizim evlatlarımız olsaydı, bu kadar kandırılabilir miydik? Kınadım, kınadın, kınadı. Kınadık, kınadınız ve kınadılar. Artık kınamadan ziyade kına yakılacak günlerde değil miyiz? Bizim aklımızın başımıza gelmesi için daha kaç bomba patlaması lazım? Daha kaç İslâm ülkesinin yerle bir edilmesi lazım? Daha kaç Müslüman’ın daha canından olması lazım? Daha kaç Müslüman’ın daha namusunun kirletilmesi lazım? Daha kaç Müslüman’ın daha yerinden, yurdundan, anasından, babasından, evladından olması lazım?

Bizim artık bağırıp çağırmaktan, haykırmaktan ziyade imanımızı tazelememiz gerekmiyor mu? Bu nasıl bir akıl, bu nasıl bir iman ki hep aldanan, hep yenilen, hep ağlayan, hep sızlayan, hep konuşan, hep bağıran taraf olurken bir türlü yapan, harekete geçen, tuttuğunu koparan, başaran ve kazanan taraf olamıyor? Zamanında “bu böyle gitmez, namaz kılan Yahudi köleleri olmayacağız, böyle giderse yakında dövecek diziniz bile kalmayacak” sözlerine kulak verseydik belki bugün Gazze’de Siyonist köpeklerin bombaları yerine Müslümanların havai fişekleri patlıyor olabilirdi. Ey Müslümanlar, daha ne kadar, ne zamana kadar kandırılacaksınız?

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Fatih Yılmaz - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.

01

Toprak - Ya uyanalım ya da yanalım, diyeceğim;

ama desem mi?

Onu da bilEmiyorum!!!

Emeğinize, yüreğinize sağlık!!!

Yanıtla . 2Beğen . 0Beğenme 25 Ekim 22:24


Şehir Markaları

Siz de şehir markaları arasındaki yerinizi mutlaka alın...

+90 (212) 697 10 00
Reklam bilgi

Anket Akaryakıt fiyatları Erdoğan'ın imzası ile zamlandı! ÖTV zam kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tüm anketler