Reklamı Kapat

Haydut Devlet Kim?

7 Ekim’den itibaren Filistin sorunu farklı bir aşamaya geçmiş görünmektedir. Bu yüzden başta devlet kavramı olmak üzere bazı kavramların üzerinde yeniden irdelemede bulunmak gerekmektedir. Daha önce yayınlanmış bu yazıyı, kısa bir hatırlatma olur maksadıyla yayınlama gereği duyulmuştur. “İsrail” adını almış bir yapının niteliğini ve konumunu belirlemek için bir hareket noktası olabileceğini düşünmek de yerinde olabilir. Kuşkusuz “İsrail” adlı örgütün yaptıkları en ilkel insanın bile yapabileceği kötülüklerle kıyaslanamayacak derecede bir vahşet niteliğindedir.

Klasik hukuk ayrımında Kamu Hukuku grubu içinde Devletler Hukuku da sayılır. Ancak hukuki kişilerin (gerçek veya tüzel) ilişkilerinde ortaya çıkacak farklılıklar dolayısıyla Devletler Özel Hukuku adıyla bir alanın kabul edilmesine ihtiyaç vardır. Yine ayrı devletlerin sahip oldukları kanunlar, aynı olayla ilgili farklı kurallar ihdas etmiş olabilirler. Dolayısıyla bir ihtilaf olarak ortaya çıkan olayın çözümlenmesinde iki veya daha fazla kuralın bulunması nedeniyle sonuca ulaşılamayabilir. Ortaya çıkan ihtilaf ne mahiyette olursa olsun, eğer hukukun tanıdığı nitelikleri taşıyorsa, hukuk o ihtilafı çözmek zorundadır. Öyleyse Devletler Hukuku’nun kapsamına bir alan daha eklemek gerekir ki, buna hukukçular “Kanunlar İhtilafı” adını vermişlerdir.

Bugün, sanıyorum, Anglo-Sakson hukukundan etkilenilmiş olarak, klasik ayrımda yer verilen Devletler Hukuku kavramı yerine “Uluslararası Hukuk” kullanılmakta ve hukuk öğreniminde de bu adlandırma benimsenmiş görünmektedir. Kanımca “Uluslararası Hukuk” deyimi, Devletler Hukuku kavramını tam olarak kavrar nitelikte değildir. Bunun tarihi kökenine bakıldığında, Anglo-Sakson hukukundaki bir olgunun, Roma Hukukunda temelini bulan Kıta Avrupası hukukundaki “kurum” anlayışından kaynaklanan farklılıkta bulmak mümkün olabilir. Bu “kurum”, Devlet’tir. Gerçekte, Anglo-Sakson hukukunda, genel olarak “tüzel kişi”, dolayısıyla tüzel kişi olarak Devlet’in varlığı tartışmaya açık bir hukuki olgu olarak durmaktadır. Nitekim İngiltere’de siyasi yapı resmi olarak “Birleşik Krallık”tır. Yani “kral” olana kişisel sadakat, söz konusu siyasi yapının meşruluğunu sağlayan unsur olarak görülmektedir. Dolayısıyla hukukun öngördüğü kişi olarak “Devlet” tüzel kişilik temelinden yoksundur, denebilir. Kolonilerin bağısızlıklarını kazanma sürecinde, Amerika’nın “Kurucu Babaları” olarak tanımlanan kişilerin, aynı zamanda eyaletlerin göz önünde tuttukları siyasi yapı, kolonizatör İngiltere krallık yapısı olacaktır. Fransız ve İspanyol hakimiyetinde olan eyaletler, nihayet iç işleri ve kültürel etki bakımından belli farkları koruyarak Birliğe dahil edileceklerdir.

Kısaca söylemek gerekirse, Amerika Birleşik Devletleri, adında devlet kelimesi olmasına rağmen, kaynağı olan Roma Hukuk’undan esinlenilerek bir “kurum” olarak modern Batı hukukunun da kabullendiği anlamda bir “devlet” tanımıyla örtüşmez. Oysa, gerek, İkinci Dünya Savaşı’na son anda katılarak (ki bu katılışı hâlâ tartışma konusudur), Kıta Avrupası’nın kurtarıcısı rolünü zoraki kabul ettirmesi, gerek dünyanın çeşitli bölgelerinde, özellikle “demokrasi, insan hakları” bağlamında bir “misyon”un temsilcisi olarak “rol çalması”, onun hukuki kişiliği üzerinde durmayı geri plana atmıştır. Dışa açılma politikalarının, yani emperyal olma arzusunun yürürlüğe sokulmasıyla birlikte Amerika, en azından dünyanın iki yüzyıllık döneminde, yıkıcı, bozguncu, toplumları ve devletleri birbirlerine karşı kışkırtıcı, kültür ve inançları yozlaştırıcı bir politikayı adeta ilke halinde benimsemiş ve korumuştur. İlişkide bulunduğu toplumlar ve devletler ile Devletler Hukuku temelinde anlaşmalar yapar gözükürken ve karşısındaki taraflar böyle bir anlayıştan hareket ederken, o daima böyle olmayan kişiliğinin gereği olan hedefine bağlı kalmıştır. Bugün, sıkça tekrarlanan, ama Devleti bir hukuk kişisi olarak kavrayamayan şu sözün adeta temsilcisi olarak ortaya çıkmıştır: Devletler arasında dostluk değil, menfaat geçerlidir. İlk bakışta, özellikle ortaya çıkan olayların somut varlığı kesin bir veri olarak alındığında, devletler arası ilişkiler çoğunlukla menfaat esasında gerçekleşmektedir gibi görünebilir. Aksine, devletler arası ilişkilerde, olay ve olguların mahiyetine göre farklı değişkenlerin göz önüne alınması Devletler Hukuku’nun öngördüğü durumdur. Sözgelimi savaş sonrası Avrupa Ekonomik Birliği’nin nihai hedefi olan Birleşik Avrupa ideali, Roma İmparatorluğu’ndan tevarüs edilmiş bir düşünceyi beslemektedir. Yine “İslam Birliği” ideali, Osmanlı Devleti’nin son yıllarında kendiliğinde ortaya çıkmaya çalışan bir düşünceye kaynaklık etmiş ve ’70’li yıllardan itibaren Millî Görüş düşüncesi bağlamında gerçekleştirilme imkânı aranmıştır. Rahmetli Erbakan’ın altı ilke şeklinde ifade ettiği düşünceyi yeniden hatırlamak da gerekiyor.

Sonuç olarak, bugün ABD, onun destek verdiği “İsrail” kendi varlığını devam ettirebilmek için, potansiyel olarak bunun önünde engel oluşturabilecek İslam’a ve Müslüman ülkelere karşı yoğun bir yıkıcı politika yürütmektedir. Devletler Hukuku bağlamında bu yürütülen politikaları “Devlet”ten kaynaklanan şeklinde değerlendirmek yanıltıcı olacağı gibi, hukukun mahiyetine uygun görmek de mümkün gözükmemektedir. Afganistan, Irak, Yemen ve Suriye’deki olaylar bunun açık delilleridir. Dün Kuzey Kore’ye, İran’a “Haydut Devletler” denilmekteydi. Gerçek “Haydut Devlet kim?” sorusunun cevabı ortada değil mi?

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar İsmail Kıllıoğlu - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.



Şehir Markaları

Siz de şehir markaları arasındaki yerinizi mutlaka alın...

+90 (212) 697 10 00
Reklam bilgi

Anket Akaryakıt fiyatları Erdoğan'ın imzası ile zamlandı! ÖTV zam kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tüm anketler