Haftaya Filistin’de İsrail katliamları ile girildi. Çünkü 24 saatte Filistin’de 25 katliam yapılmış, bu saldırılarda bir gecede 400 sivil katledilmiş ve ABD İsrail’in kara harekâtını desteklemek için asker yığma hazırlığı içinde. Hatta bölgeye asker yığmaya başlamış bulunuyor. Bu bakımdan Filistin’de yaşanan soykırımın ardında sadece ABD değil, AB ülkeleri de var. Kısacası, İsrail’in akıttığı kanın daha ne kadar süreceği sorulurken, özellikle vahşete son verilmesi için bir an evvel ateşkesin sağlanması için yürütülen çabalarda İsrail-ABD tarafından ateşkes çağrısına uyulması bir yana saldırılar daha da artırılıyor. Bu gelişmeler karşısında vicdan sahibi olanlar ısrarlı bir şekilde, “Akıttığınız kan yetmedi mi?” diye sorarken İsrail’in kara harekâtını başlatmak için ABD’nin gönderdiği silahlarla yığınak yaptığı haberleri medyaya yansıyor. Kısacası görünürde savaşta ikinci bir cephe olması gerekmekle birlikte adeta ABD açıktan ilan etmemekle birlikte ikinci cepheyi açmış görünüyor. Böyle olunca da akan kandan İsrail kadar ABD’nin de sorumlu olduğu belertiliyor.
Böylesine İsrail’in savaşına destek veren ABD’den savaşın sona ermesi yönünde bir açıklama yapılmazken, son olarak bir ABD bakanı, “Ateşkesin zamanı değil” açıklaması geliyor. Ateşkes için herhalde katillerin öldürdükleri Filistinliler yetmemiş olacak ki, Filistin’i insansızlaştırmadan içleri rahatlamayacak. Görüntü bu. Çünkü ABD bölgeye yeni silahlar sevk etmeyi sürdürürken, insan ister istemez bu savaş İsrail’in mi yoksa ABD’nin savaşı mı diye sormadan edemiyor.
Aslında Filistin’de bir savaş mı söz konusu yoksa oluşturulmuş tek cepheli bir katliam mı sürdürülüyor diye sanıyorum sormanın da bir anlamı yok. ABD her şeyi ile İsrail’in yanı başında duruyor, bu ise İsrail’i giderek daha da vahşileştiriyor. Böyle olunca da ABD’yi ikinci bir İsrail olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır.
Bu noktada bir kez daha Haçlı ittifakının bir bütün olarak İsrail’in yanında yer aldığını unutmamak gerekiyor. Bir diğer ifadeyle Haçlı-Siyonist ittifakının bir bütün olarak Filistinli Müslümanlara karşı kin kustuğunu bir başka ifadeyle bu çatışmanın araziye yansımamış bir hak batıl cephesinin çatışması olduğunu söyleyebiliriz. Kısacası, Haçlı-Hıristiyan ittifakının duruşu net olarak ortada iken Müslümanların bu birlikteliği oluşturamayışı insanı kahrediyor. Çünkü ne isek ne söylüyor neye inanıyorsak o çerçevede yeryüzünde bir birlik oluşturmadan, herkes kesin yerini almadan zalimlerin kendilerine gelmesinin mümkün olmadığını biliyoruz. Ancak, İslam dünyası bildikleri çerçevesinde hareket etmiyor. Bu ise Haçlıları hareketlendiriyor.
Diyebiliriz ki Batılı liderler İsrail’in işlediği cinayetleri “meşru müdafaa” olarak nitelendirip kan içicilerine gerekçe bulmaya çalışırlarken, ABD Başkanı Biden yönetiminde Kanada, Fransa, İngiltere, İtalya ve Almanya kendilerine göre bir gerekçe bularak tek ses olarak İsrail’in yanında yerlerini almış, bir vahşet sergilerlerken dünya üzerinde sanki vicdan sahibi bir ülke yönetimi kalmamışçasına dünyaya meydan okuyorlar. Bizlerin yaşananları, bir günde katledilen 400 sivili izlerken yüreğimizin sızlamasının ötesinde elimizden bir şeyin gelmiyor olmasının yarattığı acizlik acımızı daha da artırıyor. Çünkü bir gecede 400 sivilin hayatını kaybetmesinin sadece bir rakamdan ibaret olmadığını sanıyorum görmeyen, bilmeyen yoktur. Eğer çatışmaların başlamasından bu yana hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 5 bini geçtiği, yaralıların sayısının ise 15 bini geçtiği hatırlandığında sanıyorum artık bu konunun laftan öte geçmesi gerekiyor. Çünkü kara saldırısını ABD’den beklediği silahların gelmesine erteleyen İsrail’in hazırlığını tamamladıktan sonra saldırıya geçmesi durumunda hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısını insan düşünmek bile istemiyor.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.