Reklamı Kapat

Dostlar Alışverişte Görsün!

İsrail’in Ortadoğu’nun bağrına bir paslı hançer saplanmasıyla özetlenebilecek ve Büyük İsrail denen bir saçmalığa yol açması hedeflenen Siyonizm belası varoldukça, bu coğrafyada huzur ve selamete rastlanması zor gözüküyor. Siyonist tasallutu “Filistin meselesi” diye sunmak, aslına bakılırsa meseleyi İslam coğrafyası bağlamından kopartarak “bölgesel bir çatışma” ambalajına sarmak içindir. Böylelikle İsrail’in baştan itibaren sorunlu olan “varoluşu”, çaktırmadan meşrulaştırılıyor ve İslam coğrafyasına olan bu Siyonist tasallut da neredeyse İsrailliler ile Filistinliler arasındaki bir “arazi davası” gibi sunulmaya çalışılıyor. Gerçek niyetin bu olduğu aşikar..

Aynı şekilde “İsrailli yerleşimci” değil, “işgalci” denmeli. İsrail’in işgal üzerine kurulduğu ve hukuki statüsünün de işgalci olduğu saptanmalı ve vurgulanmalı, ki öyle olduğu takdirde bir terör oluşumuyla meşru devletlerin diplomatik ilişki kurması, ekonomik anlaşmalar yapması vs gibi durumlar da tartışmalı hale gelecektir. Dolayısıyla İsrail’in “teröre karşı kendini savunma” argümanı da açığa düşecektir. Meseleyi “Filistin meselesi” değil de “Filistin’de Yahudi işgali” diye sunmak mecburiyeti bulunmaktadır. Jargonun doğru kullanılması her zamankinden çok daha elzemdir.

Ortadoğu’nun başına 1917 Balfour Deklarasyonu ile musallat edilen “ithal göçmenlerin”, kurdukları tedhiş ve terör örgütleri marifetiyle kendilerine ait olmayan topraklara “çöreklenmesi”, bugün yaşanan Siyonist belanın ilk tohumudur. 1948’deki kuruluşuna kadar, onlarca terör ve tedhiş örgütü marifetiyle bölgeyi huzursuz eden Siyonistler, “terör devleti”nin kuruluşundan sonra da bu terör şebekelerini “devletlerinin” kurucu nüveleri olarak göstermiş ve buna göre bir yapılanmaya gitmişlerdir. Sözde devlet aslına bakılırsa genişletilmiş bir terör örgütüdür.

İsrail’in, hiçbir tarihi vesikaya dayanmayan ve tamamen şımarıkça, bencilce ve mantıksızca “burası İsrail toprağı” savıyla kirlettiği Filistin coğrafyasındaki konumu tam manasıyla işgaldir. Hatta “sivil yerleşimci” diye pazarlananlar da bilfiil işgalcilerdir ve dünya tarihinde görülmemiş şekilde orada yaşayan insanların evlerine, bahçelerine, tarlalarına, sahipleri olduğu halde musallat olabilme barbarlığını göstermektedirler.

Gerçi söz konusu bu terör devleti olunca “dünya tarihinde görülmemiş şekilde” demek de bir noktadan sonra anlamını yitiriyor. En şiddetli, en acımasız, en korkunç savaşlarda dahi savaşmanın bir adabı, ahlakı, kuralı vardır. Kadın, çocuk, yaşlı, savunmasız siviller, okullar hastaneler gibi yerler, insani yardım konvoyları ve çalışanları vs hedef alınmaz. Ancak kendini dayandırdığı kuruluş aşaması bile terörle özdeş olan bir terörist oluşum için bu ahlakı ve anlayışı beklemek tamamen yanlış olacaktır. Bir şehri kapatıp, elektriğini, suyunu kesip, gıdasını engelleyip, doğrudan evleri hedef almak, kaçmaya çalışan insanları, hastaneye sığınmış mazlumları bombalamak anca “hayvandan da aşağı” bir gruba yaraşır! İsrail’in vahşetini, barbarlığını, alçaklığını anlatacak kelimeleri bulmak çok zor!

Kendinden olmayan tüm insanlara bakışları, İsrail Savunma Bakanı denen adamın “İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve ona göre hareket ediyoruz” açıklamasında gizli olan bu güruhtan ne ahlak, ne insanlık, ne de anlayış beklememek gerekiyor. Kendi uydurdukları birtakım hezeyanlara dayanan bencilliklerini ve akıl, mantık ve vicdanla açıklanamayacak şımarıklıklarını görmek için daha ne olması gerekiyor? Bu terör oluşumunu “devlet” olarak sayıp da bunla diplomatik ilişki kurarak mı yola getirmeyi amaçlıyor İslam ülkeleri yöneticileri?

ABD ve AB’den müteşekkil “Batı medeniyeti” denen emperyalistler sürüsü, kayıtsız şartsız ve en ahlaksız, en utanmaz ve en vicdansız destekçisi kesilmişken, tam da bunların başı çektiği “uluslararası topluma” ve “dünya kamuoyuna” çağrıda bulunmak beyhudeden de öte saçma bir çaba değil midir? Bunu idrak etmek için ne olması gerekiyor?

Zor zamanlar radikal kararlar gerektirir. Bu terör şebekesiyle “normalleşme” denen bir süreci başlatan ve aslında bu hamleyle İsrail’in elini rahatlatan Türkiye, nasıl olabilir de “Doğu Akdeniz gazı işbirliği” gibi bir şeyi aklından geçirebilir? Bu terör devletiyle yapılacak her anlaşmanın, “zalimi zulmünde kuvvetli” kıldığını görememek nedir Allah aşkına?

Diplomatik ilişkinin kesilmesi, ekonomik ilişkilerin bitirilmesi, bölge ülkeleriyle ortak bir tavırla bu terör devletinin izole edilmesi gibi radikal tedbirler şimdi değil de ne zaman alınacak? “Tarafları itidale” ve “dünya kamuoyunu göreve” çağırmakla falan katil, katliam yapmaktan vazgeçmeyecektir!

Mesele aslında, İslam aleminin tam manasıyla “idare zaafı” göstermesidir. İslam ülkeleri idareleri, görülmemiş bir atalet ve gaflet içinde, sadece kendilerine izin verilen sınırlar içinde birtakım söylemlerde bulunur pozisyondalar ve bundan da rahatsız görünmüyorlar.  Bu çark kırılmadıkça daha çok soykırımlar görülecektir maazallah.

Son söz de siyasi iktidarların, hükümetlerin miting değil icraat yapma yeri olduğudur. Elinin altında devlet erki olduğu halde STK gibi miting yapmak, “dostlar alışverişte görsün” tavrıdır en fazla.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Burak Kıllıoğlu - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.

01

Vatandaş - Para ve koltuk nelere kadir. Netanyahunun İngiltere başbakanı Rishi Sunak'ı karşılaması ve görüşmesi görüntülerini seyreden oldu mu? Koskoca ingiltere başbakanı yanında eller cepte geziyor, lakayt ve ikinci sınıf insan muamelesi yapıyor. Sunak da şirinlik yapmaya çalışıyor.

Yanıtla . 3Beğen . 0Beğenme 24 Ekim 09:34


Şehir Markaları

Siz de şehir markaları arasındaki yerinizi mutlaka alın...

+90 (212) 697 10 00
Reklam bilgi

Anket Akaryakıt fiyatları Erdoğan'ın imzası ile zamlandı! ÖTV zam kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tüm anketler