Filistin’i Koruyacak Güç İslam Birliği’dir

            İsrail’in Filistin’de uygulamaya koyduğu soykırım karşısında görünen o ki, Müslüman dünyanın benzer bir saldırıya karşı hiçbir hazırlığı yokmuş. Böyle olunca da benzer tehditler karşısında Müslümanların kendi aralarında bir birlik oluşturmaları mecburiyeti bir kez daha görülmüştür. Yani, sadece Filistin’i korumak için değil, Haçlıların İslam düşmanlığına karşı ortaya bir gücün konulması mecburiye netleşmiş bulunuyor. Böyle bir oluşuma herkes kendine göre bir ad verebilir. Ancak, adın ne olacağından çok böyle bir oluşuma duyulan ihtiyaç vakit geçirilmeden bu yönde harekete geçilmesi gerektiğini gösteriyor. Böyle bir durumda Rahmetli Erbakan Hocam tarafından Müslümanlar arasında oluşturulması gereken birlik konusunda önemli bir adım atmış, hatta ortaya 8 Müslüman ülke tarafından oluşturulan D-8’leri kurmuştu. Yani neyin yapılması gerektiğinin örneği var.

Ne var ki, Müslümanların birlik oluşturmasını istemeyen İslam düşmanı cephenin etkisi ile olsa gerek İslam düşmanı eşkıyalar adeta dünyaya meydan okuyorlar. Çünkü yaşanan katliama karşı çıkan, İsrail’i eleştirenler boykot ediliyor, sporcu ise sözleşmesi iptal ediliyor, çeşitli yollardan dışlanıyorlar. Kısacası, Müslümanların varlıklarını koruyabilmeleri için acil olarak bir birlik oluşturmaları gerekiyor. Aslında İslam İşbirliği Teşkilatı adı altında benzer bir birlik vardır. Ancak, görünen o ki, var olan bu birlikten Filistin’i koruyacak bir güç oluşturulması çağrısının ötesinde bir hareket söz konusu değil. Çünkü son Filistin katliamı gösteriyor ki, artık Müslümanların laf etme döneminin bir işe yaramadığı gerçeği karşısında harekete geçmek, birliğin sağlanması hususunda elden gelen çabanın ortaya konulması lazım. Yoksa lafla peynir gemisi yürümüyor.

            Filistin’de yaşananları bir kez daha hatırlayacak olursak sergilenen vahşetin bilançosunun her geçen gün biraz daha ağırlaştığını görüyoruz. Kısacası soykırım uygulanarak bir nesil yok ediliyor. Son iki hatada 1524’ü çocuk 3 bin 800 Filistinlinin katledildiği gerçeği karışında lafla vakit geçirmenin anlamsızlığını söylemeye bile gerek yok.  Katledilen çocuklardan 7’sinin bir aileden olduğu gerçeği karşısında bu vahşete dayanacak yürek olduğunu sanmıyorum. Bu arada adına Batı denilen Haçlı ittifakının İsrail’e verdiği desteğe baktığımızda Haçlıların İsrail’e sadece sözlü destek vermekle kalmadıkları verdikleri ağır silahlarla soykırıma çanak tuttukları, bunun da ötesinde özellikle ABD başta olmak üzere AB ülkelerinin yöneticileri İsrail’i ziyaret ve Netanyahu’ya destek konusunda bir yarış içine girdikleri gerçeği, İslam dünyasının ayakta durmak için yoğun bir çabanın içine girmesi, artık, vahşet listeleri yayınlamanın ötesinde, “Dünyaya soykırımı görmüyor musunuz? Diye sormanın da anlamı yok. Soykırımı herkes görüyor ama bu soykırımdan zevk alanların, çağrılara kulak vermelerini beklemek bir işe yaramıyor.

            Ayrıca şu ana kadar işlenmiş cinayetler, parçalanmış bebek cesetleri gazete ve televizyonlarda her gün yer alırken hala dünyaya soykırımı görmüyor musunuz? Diye sormanın anlamı yok. Çünkü herkes işlenen cinayetleri görüyor,  dünyanın gözünün içine sokarcasına İsrail katliamlarını sürdürüyor. Bununla yetinmiyor başta ABD olmak üzere İsrail’e kara harekâtını yap, şu Gazze’nin kökünü kurut diyorlar. Yoksa ABD’nin İsrail’i kara harekâtı yapması için baskı uygulamasının ne anlama gelir. Aynı ABD Filistin’de katliamları önlemek için yapılan ateşkes çağrılarına karşı çıkıyorsa içinde ABD’nin bulunmadığı yeni bir uluslararası örgüt oluşturulmasının gerekliliğini tartışmanın da anlamı kalmamış durumda.