Günümüz ortamında en tartışılan kavramlarından birisi muhafazakârlıktır. Çünkü ülke son on beş yıldır kendilerini muhafazakâr olarak ifade eden kadrolarla yönetilirken daha öncesinde de kendilerine muhafazakâr demeyen muhafazakârlar tarafından yönetile gelmiştir. Bu yüzden muhafazakârlık kavramıyla dindarlık kavramını birbirinden ayırmak gerekiyor.
Muhafazakârlık hayatın her alanını kapsayan ve daha çok değişimin hızı ve istikametiyle alakalı olan bir durumdur. Mevcudun korunması üzerine kurulmuş bir tutumdur. Muhafazakârlık, modern bir kavram olmakla birlikte zihinsel arka planını insanlık tarihine kadar götürebiliriz.
Allah’ın Hz Âdem’e secde edilmesine dönük emri İblis için ilk muhafazakâr refleks olmuştur. Çünkü İblis mevcut durumda önemli bir konuma sahiptir. Secde emriyle kendi konumunu kaybedeceği korkusu bu emre karşı durmasına neden oldu. Bunun gibi, İnsanlık tarihi de yine muhafazakâr reflekslerin belirleyiciliği üzerine seyretmiştir.
Peygamberler ve öncü şahsiyetler, mevcut bozuk düzen ve inanışları değiştirmeye dönük irade ortaya koyduklarında karşılarında muhafazakâr refleksleri bulmuşlardır. Hz İbrahim’in ateşe atılmasının, Hz Musa’nın Mısır’dan kovulmasının, Hz İsa’nın çarmığa gerilmesinin ve hatta Sokrates’ten Galileo’ya ilim adamlarının yaşadığı sıkıntıların en önemli gerekçesi otoritenin muhafazakâr refleksleridir.
Efendimiz döneminde de aynı muhafazakâr refleksleri görebiliyoruz. O dönemde karşılaşılan itirazların istikameti düzene dönük değişim talebidir. Baktığımızda Mekke’nin ileri gelenleri yeni Müslüman olmuş kitlenin Kâbe’de namaz kılmasından rahatsız olmamışlardır. Ama ne zamanki çağrı toplumsal adaletsizliğe eleştiriye vardı, putların varlığına dönük itiraz gelmeye başladı işte o zaman muhafazakâr refleksler devreye girmiştir.
Mekke’deki mevcut düzenden nemalanan insanlar için putların varlığı hem kurulu düzen için merkezi bir öneme sahiptir hem de düzene dönük eleştirileri engellemeye dönük duygusal zindandır. Efendimize karşı yapılan en büyük karşı duruş Mekke oligarşisinden gelirken alt tabakadaki insanlar ise atalar dini vurgusuyla bu karşı duruşa destek vermişlerdir. Muhafazakârlığın desteklenmesi için dinin üstlendiği vazifeyi burada açıkça görebiliyoruz.
Günümüzde karşılaştığımız muhafazakâr reflekslerin zihinsel arka planı da bundan farklı değildir. Kazanımları kaybetme endişesi hem seküler camia için hem de İslamcı camia için temel belirleyici unsurdur. Aslında muhafazakârlık, gücü eline geçirenlerin mevcut düzenden kaynaklı bu gücü kaybetmeme adına mevcut düzeni sahiplenmesiyle alakalıdır.
Örneğin devrimci bir karakterle ortaya çıkan resmi ideoloji muhafazakârlaşırken, İslamcılık değişimle yola çıkmaya başlamıştır. İslamcı kaynaklardan beslenen camia, gücü eline geçirdikten sonra ise mevcut resmi ideolojiyi şekilsel rötuşlarla muhafaza etme gayretine girmiştir. Öze ilişkin değişim talepleri muhafazakâr reflekslerin belirleyiciliğinde hep ötelenmiştir.
Muhafazakârlık kendini ifade etmek için mutlaka bir değere yaslanmıştır. Muhafazakârlığın dayandığı bu değer, gücü kaybetme endişesi taşıyan kesimin konumuna göre belirlenir. Bu milliyetçilik, laiklik, çağdaşlaşma olabileceği gibi dini ve kültürel değerler de olabilir.
Burada muhafazakârlığı olumlu ya da olumsuz kılan husus değişimin ve korunan değerin mahiyetiyle ilgilidir. Tarihi birikime sahip çıkmak önemlidir. Bu birikimin insanlığa sunduğu olumlu katkıları korumaya dönük muhafazakâr tutum olumlu ve değerlidir. Yoksa insanlığın geneline değil de, bir zümrenin faydasına olan bir birikimin korunmasına olumlu yaklaşmak mümkün değildir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.