Cocuklarımıza Ramazan’ı aşılama zorunluluğumuz, derine inilip yüzeyde bırakılmaması ve mutlaka hayatlarımıza yansıtılması gereken çok kıymetli bir meseledir...
Mübarek Ramazan ayının artık son dilimini yaşamaya başladığımız bugünlerde eğer hâlâ yapmamışsak hemen harekete geçmek ve önümüzdeki yıla temel atmak için son bir fırsatımız kaldı. Ramazan’ı, yaşı kaç olursa olsun, fıtratı ne türde değişiklik gösterirse göstersin çocuklarımıza sevdirmek, pek çoğumuzda olduğu gibi Ramazandan korkmak yerine ona âşık bir nesil yetiştirmek için son günlerimiz...
Aşı yapmak, hepimizin bildiği gibi, uygun zaman geldiğinde bir bitkiye, ondan çıkmasını istediğimiz ürünü aşılamaktır. Aşının tutup tutmaması tamamen Allah’ın takdirindedir, fakat aşı yapacak olanların da dikkat etmesi gereken bir takım kurallar olduğunu unutmamak gerekir.
Çocuğumuz veya çocuklarımıza Ramazanı sevdirebilmek için hiç şüphesiz ilk yapmamız gereken şey, bizim Ramazanı sevmemizdir.
Bir tarafta, haftalar öncesinden gelecek bu çok önemli misafir için hazırlık yapılan, sürekli gündemde tutulan ve gün geçtikçe kavuşma heyecanının, evin anne, baba ve varsa daha başka büyüklerini sardığı bir ev, diğer tarafta da yaklaşan bu misafirin getireceği yoğunluk ve yorgunluktan sürekli endişe duyulup her fırsatta şikâyet edilen bir ev düşünün. Hangi evin küçükleri Ramazanı sevip coşkuyla karşılayacak, hangileri ise onu bir yük ve külfet olarak anımsayacaktır? O zaman bizim de çocuğumuza Ramazanı aşılayabilmek için ilk etapta yapmamız gereken şey, Ramazanı sevmek, Ramazan geldiği için mutlu olmak, onun gelişine heyecan duymak ve bunu her fırsatta dillendirmektir.
İkinci olarak ise beden dilimiz ile belli ettiğimiz sevgimizi belgeler ve anlatımlarla taçlandırmaktır. Bu da çocuklarımızın yaşına ve kapasitesine göre Ramazan hakkında konuşmalar yaparak küçük çocuklarımıza önceden belirlediğimiz Ramazan içerikli hikâyeleri okuyup büyük çocuklarımıza ise Efendimiz aleyhisselatü vesselam ve ashabının Ramazanı ile alakalı anılarını anlatarak sağlayabiliriz.
Daha sonra Ramazan denince genellikle akla ilk gelen şeyi, orucu sevdirmektedir sıra. Çocuklarımıza saatlerce aç ve susuz kalma eylemi çok zor geleceğinden bizim, işin bu kısmında çok çok daha özverili çalışmamız gerekir. Bir an bile olsa açlıktan şikâyet etmememiz, susuzluktan yüzümüzü ekşitmememiz gerekir ki bizim bir mimiğimiz onların küçücük dünyasında deprem etkisi oluşturmasın. Hatta sık sık “Çok mu acıktın anne, çok mu susadın baba?” tarzında sorular duyabiliriz. O zaman “Evet acıktım ama Allah için aç kalmayı çok seviyorum” veya “Elbette susadım ama Allah emrettiği için susuz kalmak beni çok mutlu ediyor” şeklinde cevap verebilir ve bu mutluluğumuzu hareketlerimizle onlara kanıtlayabiliriz.
Aşının belki de en önemli aşaması, onları da açlık ve susuzluğa alıştırmaktır. Bunun için, yaşlarına göre iftardan bir veya iki saat önce çocuklarımızın orucunu başlatmalı, oruçlu oldukları için onları onure etmeli ve yarım saat bile olsa Ramazan mutluluğuna onları dâhil etmeliyiz.
Oruçlu olan çocuklarımızla birlikte iftar sofralarımızı hazırlamak, onların meşru ve yerinde isteklerine sofrada öncelik vermek, pencere veya balkona çıkıp ezanı gözlemek ve ezan okunduğu anda iftar duasıyla orucumuzu açmak, aşının belki de en eğlenceli kısmıdır.
Ramazanın baş tacı Kur’an’a sıra geldiğinde ise annelere daha fazla sorumluluk düşmektedir. Çünkü evin içinde akşama kadar gerek kendi sesimizden ve gerekse dijital ortamdan sürekli Kur’an sesi yükselmesi hatta mukabeleler ile de bu muhteşem sesin her fırsatta çocuğun kulağına dolması annenin gayreti ile olabilecek bir şeydir. Mümkün olan her fırsatta çocuğumuz bizi elimizde Kur’an’ımızla görürse, zihninde Ramazanı Kur’an ile bağdaştıracak, Ramazan ile birlikte Kur’an’a da zihnen ve kalben ısınacaktır.
Onlara hediye ettiğimiz zikirmatiklerle günün belli saatlerini zikre ayırabilir ve evin tüm fertleriyle yapacağımız zikir seanslarında çocuklarımızın dilini ve kalbini zikre ısındırabiliriz.
Çocuklarımızın hafızasına yer edecek bir başka önemli Ramazan ibadeti de teravih namazlarıdır. Bunun için yapacağımız ilk iş onlara küçük ve şirin seccadeler hazırlamak veya temin etmektir. Daha sonra teravih namazlarımızı evde kılıyorsak yanımıza bu seccadelerini sererek çocuklarımız için namazı çekici hale getirebilir veya camide kılıyorsak koşturup gürültü yapmalarına kızmadan, sevgi ve şefkatle yaklaştığımız çocuklarımızı hem camilere ve hem de cemaate alıştırabiliriz.
Çocuklarımızı duaya alıştırmak için de Ramazan’dan daha güzel bir fırsat yoktur. İftar vakitlerinin dua yönünden çok kıymetli olduğu anlatılıp isteklerini Rableri ile paylaşmaları ve yaratıcılarıyla irtibat dolu bir hayata temel atmaları sağlanabilir.
Çocuklar öyle yalındırlar ki olağanüstü anlamlar yüklenilen şeylere çok fazla ilgi duyarlar. Onların bu alakasını, bizim olağanüstü güzelliklerle dolu olan Kadir Gecemize aktarabilir ve izleri takip ederek bir hazine olan bu geceyi yakalamaya çalışabiliriz...
Evet, elbette daha sayılabilecek çok şey vardır, fakat bunlar Ramazan aşısı için ilk etapta sağlanabilecek şartlardır. Gayretlerimiz ve tutan aşımızla belki bir sonraki nesil Ramazan’a hak ettiği sevgi ve ilgiyi gösteren Müslümanlarla dolu olacaktır!
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.