Reklamı Kapat

Düştükten Sonra Kalkabilmek (1)

Nasıl düştüğün önemli değil önemli olan nasıl kalkabildiğindir der bir İngiliz atasözü… Bu ifadeyi “tecrübe sözdür” diyen atalarımızın mizacına göre uyarlayacak olursak elbette kalkmak için gösterdiğimiz çaba kadar düşmemize neden olan hatalarımızın farkına varmamız ve deneyimlerimizin gücünden faydalanmamız de önem arz eder. Yolun bataklığa açıldığını fark ettiğiniz halde devam etmişseniz kabul etmelisiniz ki; düşme nedeniniz sizin iradesizliğiniz, vurdumduymazlığınız ve kibrinizdir… Fakat her ne olursa olsun tamamen kazançsız da değildir düşmeleriniz… Yaşadığınız her sarsıntıda yeni acılarla, yeni tecrübelerle tanışırsınız ve kalkarken sabrı yeniden deneyimler, kişisel becerilerinizi kullanmayı yeniden öğrenir ve taze bilgilerle katılırsınız hayata… En tehlikelisi ise aynı yerde, aynı vakitte ve aynı şiddete düşmeye devam etmektir. Bu sizin tecrübeyi hiç okumadan, anlamadan arşive kaldırdığınızı gösterir…

Düşmek hayatınızdan bir şeylerin çıktığını ifade eder… Ve kopan parçayı geri koyabilmek için çaba gösterirsiniz fakat hiçbir şeyi geri getirme şansınız olmaz… Zaman, gençlik, para ve bağ kurduğunuz kişi ya da nesneler köpük gibi avucunuzun içinden akıp gider ve hiçbir şeyi geri getiremezsiniz. Eksilirsiniz, yoksullaşırsınız ve fark edersiniz düştüğünüzü… Hayatınızdan kopan hiçbir parçanın geri gelmeyeceğini fark eder ve yoksunluk hissedersiniz. Ve… Çok şikâyet edip az şükrettiğinizin ancak böyle zamanlarda farkına varabilirsiniz.

Ebedilik hissiniz size sonlu olmadığınızı fısıldar ve üzerinizde taşıdığınız emanetlere dikkat çeker. Hayatınız için gerekli olabilecek tüm teçhizatları taşıyan bir elbise gibidir emanetler ve her parçanın hayatınıza dokunan bir yanı mutlaka vardır. Üzerinizden bir parça düştüğünde hayatınızın bütün dengesi alt üst olur ve açılan boşluğu doldurabilmek için çare ararsınız… Kaybettikçe düşersiniz, düştükçe kaybedersiniz.

Emeğinizle elde ettiğinizi düşündüğünüz ekmek avucunuzun içinden savrulup gider ve her şeyden vazgeçip ekmeğin peşine düşersiniz. Ne kadar zayıf, ne kadar kırılgan bir yapıya sahipsiniz değil mi? Kendinizi her şey zannederken hiçbir şey olmadığınızın farkına varmak ne kadar ilginç!

Gün batımı başınızı yavaşça kaldırır ve ekmeğin yolunu gözlersiniz. Bir adım ötenizdedir ekmek ama takatiniz tükenir ve uzanmakta güçlük çekersiniz. Kimsenin göremediği, kimsenin anlayamadığı bir savaşın içindesinizdir… Kâh düşersiniz, kâh kalkarsınız… Ekmeğe ulaştığınızda büyük bir ülkeyi fethetmişçesine neşelenir ve eğilir toprağı usulca koklarsınız.

Ekmeğe ulaşırken ağır sınavlardan geçersiniz ve kazanmanın kaybetmekten daha zor olduğunu görürsünüz. Allah’ın rahmeti olmasa hiçbir şeye güç yetiremeyeceğinizi anlar ve ne kadar az şükrettiğinizi fark edersiniz. Ekmeğe ulaştığınızda gözlerinizin önünde koskoca bir hikâye canlanır… Kat ettiğiniz yollar, parmaklarınızın ucuyla tırmaladığınız kayalar, yorgunluğunuz ve evinizle işiniz arasında geçen zaman size çilenin devam ettiğini hatırlatır. Ve önünüze yeni yollar, yeni kapılar açılır… Sonucun nasıl biteceğini bilmeden yürümeye devam edersiniz.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Fatma Tuncer - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.

01

Serkan - Allah razı olsun Allah’a emanet olun inşallah

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 13 Haziran 05:51


Şehir Markaları

Siz de şehir markaları arasındaki yerinizi mutlaka alın...

+90 (212) 697 10 00
Reklam bilgi

Anket Akaryakıt fiyatları Erdoğan'ın imzası ile zamlandı! ÖTV zam kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tüm anketler