Reklamı Kapat

Fetih (2)

Bu nedenle hem Edirne hem Manisa yıllarında tüm çalışmalarını İstanbul’un fethi üzerine yapıyordu. 12 yaşında bir çocuk dünyayı değiştirmek, İstanbul’u fethetmek gibi bir hayale hem de tam bir ciddiyetle kapılabilir mi? Yanında Molla Gürani ve Akşemseddin varsa evet. Şurası bir gerçek ki; büyük adamları, büyük adamlar yetiştiriyor. Osmanlıların da hikâyesi böyle başlamamış mıydı zaten. Hepi topu 400 çadırlık bir aşiretin bıçkın ve cesaretli lideri olan Osman Bey’in de Şeyh Edebali elinden tutmuş ve ona Bursa’nın İstanbul’un, Roma’nın ve dahi tüm dünyanın uzak olmadığını öğretmişti. Şimdi ise Akşemseddin ve Molla Gürani kimi zaman saatlerce süren sohbetlerle kimi zaman elinde sopa ile küçük Mehmed’den dünya imparatoru bir Fatih çıkarmanın telaşı içinde idiler.

21 yaşındaki genç Sultan, Bizans savunmasına karşı işte bu tarihsel altyapı ve hazırlıklar ile tek tek karşı hamlelerini gerçekleştiriyordu. Surdaki gediklerin doldurulduğunu gören 2. Mehmed atışların daha da sıklaşmasını emretmişti. Dünya tarihini kökünden değiştirecek bu atışlarda 500 kilonun üzerinde gülleler atılıyor, surların savunması çok daha güç bir hal alıyordu. Fakat bu kadar atışa dayanamayan büyük top patlamış ve etrafındaki ustaları da öldürmüştü. Ancak bu can sıkıcı hadise moralleri yıkmadan yeni toplar dökülmüş üstelik patlayan şahi topu da tamir edilmişti.

Muharebenin burada sıkışmaya başladığını gören Sultan, yeni bir hamleye girişmişti. Hazırlattığı 400 parçalık donanmayı da kuşatma alanına almış ve saldırı emri vermişti. Ancak hem Bizans gemilerinin büyüklüğü hem de deniz tarafındaki geçit vermeyen surlar, denizden yapılan harekâtın da başarıya ulaşmasını engelliyordu. Hem kara hem deniz muharebelerinin sonuç vermediği bu dönemde psikolojik üstünlüğü surların içine geçiren bir hadise yaşanmıştı. Avrupa’dan gelen 4 büyük yardım gemisi hem boğazın ortasındaki Anadolu ve Rumeli hisarlarını atlatarak hem de yoğun mücadeleler sonucunda Baltaoğlu Süleyman komutasındaki deniz gücünü geçerek Haliç’ten içeri girmiş ve Bizans’a beklediği yardımı getirmişti.

Şimdi halkta büyük bir sevinç Osmanlı tarafında ise tam bir kargaşa durumu hakimdi. Sultan ise bu deniz muharebelerini Zeytinburnu taraflarında sahilden izlemiş ve heyecanından Baltaoğlu’na “reis reis” diye bağırarak görenlerin hayretleri içinde atını yarı beline kadar denizin içine sürmüştü. Ardından hemen harp divanını toplamış ve durumu tartışmıştı. Baştan beri kuşatmaya karşı olan Çandarlı Halil Paşa ve onun destekçisi devlet adamlarına karşı özellikle devşirme paşalar ve ulemanın kesin duruşu ile harp divanından kuşatmaya devam kararı çıktı. Özellikle Akşemseddin’in kati duruşu ve fethi müjdeleyici konuşması, kafası bir hayli karışmış olan genç Sultan’ı derinden etkilemişti.

Şimdi her şey kaldığı yerden devam edecekti. Peki bu zor durum karşısında ne yapılacaktı? İnanç, azim ve sebat en olgun meyvelerin suyudur. Sultan hem kuşatmanın hem de dünyanın seyrini değiştiren akıllara durgunluk veren bir karar aldı; gemiler karadan yüzdürülerek Haliç’e indirilecek… Bu kimsenin anlam veremediği plan, genç Sultan’ın zekâ ve azim seviyesinin nerelerde olduğunu bizlere göstermektedir. Çünkü küçük bir iki örneği olsa da bu çapta tarihte duyulmamış ve görülmemiş bir plandı bu. Madem Haliç’teki zincir geçilemiyor ve gemiler Haliç’e giremiyordu, o halde plan uygulanmaya başladı.

Sadece bir gecede tam 72 parça gemi Kabataş civarlarında sahilden karaya çıkarılarak önce Galata sırtlarına ve sonra Kasımpaşa’ya indirilerek bu civardan Haliç’e çıkartıldı. Gelen yardım gemileri ve yeniden açmaza giren kuşatmadan sonra artık akşamları eğlenceler düzenleyen İstanbul halkı, bir sabah uyandıklarında Haliç’te demirli 72 parça Osmanlı kadırgasını gördüklerinde gözlerine inanamamıştı.

Birbirlerine gördüklerinin gerçek olup olmadığını soruyorlar ve tam bir şaşkınlık içinde ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Bu gemiler nasıl oldu da Haliç’in orta yerinde ortaya çıkmışlardı. Şimdi psikolojik üstünlük sırası surların dışına geçmişti. Kuşatmanın kırılma anı yaşanmış hamle sırası Osmanlı’ya geçmişti. Genç padişahın artık duraksayacak tek bir saniyesi bile yoktu.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Harun Yapıcı - Mesaj Gönder

# Roma, Bursa

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.



Şehir Markaları

Siz de şehir markaları arasındaki yerinizi mutlaka alın...

+90 (212) 697 10 00
Reklam bilgi

Anket Akaryakıt fiyatları Erdoğan'ın imzası ile zamlandı! ÖTV zam kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tüm anketler