Aslında bazı ayet-i kerimeler İsrail’e savaş açmamızı gerektirir. Nisa suresinin 75. ayet-i kerimesinde Yüce Mevla’mız şöyle uyarmaktadır: “Size ne oluyor ki Allah yolunda ve ey Rabbimiz bizi şu ehli zalim olan beldeden çıkar diyen ve bize yanından bir yardımcı dost (ve idareci) ve yine katından yardımcı gönder diyen müstaz’af (zebun edilmiş) çocuklar, kadınlar ve adamlar uğruna savaşmıyorsunuz?”
Gerçekten Siyonizm ve onun yardakçıları Osmanlı’nın yıkılışından beri yüz yıldır birçok yerde Müslümanlara zulmetmektedirler. Ama buna rağmen Müslüman milletler bir araya gelip o zalimlere karşı gerekli cevabı vermemekte (verememekte)dir. Hâlbuki mealini verdiğimiz ayetin hemen peşinden gelen 76. ayette Yüce Rabbimiz: “İman edenler Allah’ın yolunda, kafirler de Tağutun, yani azgınların yolunda savaşır. Öyleyse Şeytanın dostları ile savaşın, Şeytanın tuzağı zaiftir” uyarısıyla hem safımızı belirlemiş ve hem de Şeytanın tuzağının öyle korkulacak bir tuzak olmayıp aksine çok zaif olduğunu bildirmiştir.
Onların tuzakları güçlü olsa ne çıkar? Allah’ın yardımı karşısında tuzla buz gibi eriyip giderler. Nitekim İbrahim suresinin 45 ve 46. Ayetlerinde Celil olan Rabbimiz: “Siz o zalimlerin oturdukları yerlerde oturdunuz ve onlara ne yaptığımız da size açıklandı. Size örnekler verdik. Şüphesiz onlar tuzaklarını kurmuşlardı, ama onların tuzakları dağları yerinden oynatacak güçte olsa bile Allah katında çok zaifti” Açıklamasıyla bize güven veriyor.
Son ayette Yüce Allah “onların hile ve tuzakları çok büyük olsa dahi biz onları biliyoruz, dolayısıyla boşa çıkarılmasını da biliriz” demek istiyor. Böylece onların hile ve tuzaklarından korkmamızın gereksiz olduğunu önümüze koyan Yüce Rabbimiz yine Tevbe suresinin 123’üncü ayetinde: “Ey iman edenler kâfirlerden sizi takip edenlerle mukatele edin (öldürüşün), sizde katılık bulsunlar ve biliniz ki Allah kendisine sığınanlarla beraberdir” emriyle onlarla savaşmamızı emretmektedir.
Ayet-i kerimedeki “yelünekümminelküffari” ifadesi bazı tefsirlerde “yakınınızda olan kâfirler” anlamına geldiği yazılıyor ise de “sizi takip eden, zaif bir tarafınızı kollayıp saldıracak olan” anlamına geldiği daha açıktır. Öyleyse şu yıllarda hem ülkemiz Türkiye’nin ve hem de tüm İslam ülkelerinin açıklarını gözetip ani saldırıda bulunacağı kesin olan İsrail ile savaşmamız gerekir. Bu arada bize hiçbir faydası olmayan ve ABD’nin maşası haline gelen NATO üslerini kapatmamız icap eder. NATO’nun kurulmasının gayesi üye ülkelerden birine bir saldırı olursa onu korumak olduğu halde bu üsler bize saldırması söz konusu olmayan Irak ve Libya’ya karşı kullanıldığı gibi 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde ülkemizin aleyhine darbenin lehine kullanılmışlardır.
Demek oluyor ki ayet-i kerimede belirtildiği gibi bu üsler bizim zaif tarafımızı buldukları an bize saldıracak veya saldıranları destekleyeceklerdir. Öyleyse kapatılmaları gerekir. Gerekçesi de 15 Temmuz darbe girişimidir.
Aynı surenin 36. ayetinin ikinci yarısında: “Onlar sizinle topyekûn savaştıkları gibi siz de onlarla topyekûn savaşın ve biliniz ki Allah kendisine sığınanlarla beraberdir” buyurulmaktadır. Buradaki topyekûn savaş hem tüm İslam ülkelerinin bir olup müşriklerle savaşmamızı, dolayısıyla bir “İslam Savunma Birliği” Kurulmasını gerekli kıldığı gibi “topyekûn” ifadesi her yönüyle (siyasi, iktisadi, ictimai ve psişik olarak” savaşmamızı gerekli kılıyor.
Bunca uyarılara karşın (rağmen) devlet ve hem de halk olarak alışverişlerimizin çoğunu bizi hem içerden ve hem dışardan çökertmeye çalışanlarla yapıyoruz. Çok garip değil mi? Yoksa onlara boyun mu büküyoruz? Hak Dini Kur’an Dili adlı tefsirin 3. cildinin 2314. sayfasında merhum M. Hamdi YAZIR: “Fasık ve zalim kimselere boyun eğenlerin durumu “Ya Rabbi ‘bizim başımıza azap ve bela getirecek kimseler getir’ gibi fiili bir taleptir” diyor.
Öyleyse gelin hiç değilse İsrail ve onun yardakçılarının mallarını boykot edelim.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.