“Liboş” diye amiyane ancak çok yerinde bir tabir var. Liberalden tornistan, her kabın şeklini alan, her ortama uyan, hiçbir fikri ve düşüncesi olmayıp, hiçbir kutsalı bulunmayıp, kim muktedirse onun gibi “düşünen”, hiçbir zaman “durakta beklemeyip gelen ilk otobüse binen”, ilke, ideal ve dava gibi mefhumları olmayıp ucuz bir çıkarcılığı her şeyin üstünde tutan bir tip tasvir edilir bu sözle.
‘80’lerden itibaren ortaya çıkmaya başlayan, adeta ayrıksı otu gibi bitiveren ve bittiği yeri de kurutan, köşedönmeci, menfaatçi, dandik ABD pragmatizminin Türkiye’de hayat bulmuş hali olan bir tiptir bu. Geçmişinde savunduğu değerleri bugün inkar edebilen, yarın belki tekrar savunabilecek olan, tutarsız, sözünün ve eylemlerinin hiçbir kıymeti olmayan, tabiri caizse “operasyonel” bir tip…
Özal dönemiyle birlikte palazlandılar, her daim gücün yanında durmaya alıştılar, çok bir faydaları ve marifetleri varmış gibi kim gelse yanında bitiverdiler. Hangi ekrana baksanız onlar çıkar karşınıza, gazetelere göz atsanız onlar tutmuştur köşeleri. Her konuda ahkam keserler, her konuyu bilirler, hiç yanılmazlar, hiç yanlış düşünmezler ama her gidenin ardından da “günah çıkartıp” yeni gelene sırnaşırlar. Sözleri kıymetsizken, kendileri daha da kıymetsizdir…
Konu ekonomi mi, hemen bunlar türerler. Ço bilmiş edalarla ekonomik analizler patlatırlar, altından girip üstünden çıkarlar. Konu dış siyaset; yine bunları görürsünüz karşınızda. Bilmedikleri yoktur, iç siyaset, kültür, eğitim, adalet vs vs vs… Her konuyu çok iyi bilirler, her konuda atıp tutarlar ama söylediklerini üst üste koysanız tek bir doğru da etmez.
Bu gibi tiplerin toplaştığı en müşahhas örnek Taraf gazetesiydi. Bu ülkeye, bu topraklara hınç duyan, nefret besleyen kim varsa, güya “liberal sol” kimliği altında ve tam bir “operasyonel” kimlikle yazdılar da yazdılar. Bu ülkenin “kırmızı çizgilerine”, “sinir uçlarına”, “netameli meselelerine” hep yıkıcı bir bakışla baktılar, öfkelerini kustular. Ermeni tehciri meselesinde dorudan Türkleri “katil” ilan ettiler, Kürt meselesinde alenen PKK’dan yana tavır koydular. Bu örnekleri, hep “bu ülkenin aleyhinde olacak” tarzda çoğaltmak mümkündür.
Bir alıntıyla söylenecek olursa, “Taraf’ın parazitleri” her tarafı sardı, yetmezmiş ve çok matah fikirlerle doluymuşlar gibi el üstünde tutuldular, baş köşelerde ağırlandılar, siyasi iktidarın “danıştığı” isimler oldular.
Zamanla görüldü ki, fikirlerinin hiçbir değerleri yokmuş. Daha doğrusu hiçbir fikirleri yokmuş! Dün savunduklarını, bugün koşullar ve siyasi iktidarın öncelikleri değişince bugün yermeye başlamışlar! Bunların arasında, daha 6-7 sene öncesine kadar, tam da “açılım” denen süreçte, PKK propagandası yapanlar bile çıktı. Bugün ise aynı tiplerin ağzından “asker”, “polis”, “şehadet”, “vatan”, “millet” vs sözleri düşmüyor. Hiçbir fikirleri, hiçbir özellikleri, hiçbir omurgaları yok ama yüzlerinde en ufak bir utanç belirtisi, en ufak bir ar, haya belirtisi de yok işte. Bunlara ne danışılıyor acaba?
Bunların ağababaları var bir de. Onlar biraz daha kıdemli, adeta bu “liboş” tabirinin altını bütünüyle dolduran ve ilk akla gelen cinsten. Sağcı iktidarla sağcı olup, muhafazakar(!) iktidarla görüntüde “abdest alan” tipler bunlar. Her devirle birlikte bunlar da değişiyor ancak tek bir şeyleri aynı kalıyor. Amerikancılıkları! Yani küresel ölçekteki güce tapınmacılıkları!
Türkiye’deki en tehlikeli insan tipi bu “liboş” tabir edilenlerdir. Hiçbir ilkesi, hiçbir kutsalı olmayan, menfaatçilik dışında hiçbir derdi bulunmayan ve Amerikancı bir kepazelikle “fitnecilikten” geri durmayan…
Bu gibi kimselerden Allah bu ülkeyi korusun.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.