1981 Yılında Sakarya/Karasu’da Merkez Kur’an Kursu öğretmeniydim. Bir kasabasının imamı hasta olduğu için hem vaaz etmek ve hem de Teravih ve Cuma kıldırmak için orada görevlendirilmiştim. Ramazan’ın ilk haftasında Camiye yakın bir yerde askere gidecek olan gençler eğlence yapmış genç kızlarla dans etmişlerdi. Zaten kuraklık vardı. Ertesi hafta yağmur duası için teklifte bulundular. Ben dua yapsak da kabul olmaz diyerek kabul etmedim. Aradan bir hafta geçtikten sonra yine yağmur duası teklifinde bulundular, kabul etmedim. Dördüncü haftanın başında teklifte bulunurken boyunları iyice bükülmüştü. Zaten ben de bunu bekliyordum ve tekliflerini kabul ederek Cuma namazından önce dua yaptım; camiden çıkarken yağmur başlamıştı. Gerçekten güzel de yağdı. Böylece duaların kabul edilebilmesi için yapılan günahlara pişman olup tam bir dönüş yapmak gerektiğini unutulmayacak şekilde öğretmeyi hedeflemiştim.
Geçenlerde Düzce’nin bir ilçesinde bir köyde yine askere gidecek olanlar için eğlence tertip etmişlerdi. Ama sadece erkekler oynuyor, diğerleri seyrediyordu. Biz de bunu normal karşıladık. Ama bir iki gün sonra başka bir köyde yine aynı eğlence yapıldı; biz de tevafukan orada bulunduk. Ancak bu defa kadınlar da dansa katılmışlardı. Tabii başlanmış bir eğlenceyi durdurmak bizim değil zabıtanın işiydi. Üzülerek geçip gittik.
Gerçi düğünlerimizin birçoğu da böyle yapılıyor ama bunun günah olduğu kesindir. Allah Nur suresinin 31. ayetinde “Gözlerinizi kadınlardan çekin” buyururken, Peygamberimiz de: “mahrem olmayan (evlenilmesi haram olmayan) kadınlara bir kere bakmak lehine. İkincisi ise aleyhinedir” uyarısını yapmışken kadın veya kızların karşısına geçip dakikalarca onlara, hem de kırıtan bedenlerine bakarak oynamak Allah’a isyan olduğu gibi Peygambere de saygısızlıktır. Hem de vatan müdafaasına giderken. Hâlbuki Allah’a en çok muhtaç olduğumuz yer askerlik ve cephelerdir. İşte o cepheye giderken kadınlarla dans etmek tam bir isyandır, Allah’ı darıltmaktır. Seksolojiden bir parça bilgisi olanlar dansın özellikle erkekler tahrik edeceğini ve bunun ileride rahatsızlıklara bile sebep olacağını da bilir veya anlar.
Ayrıca askerlikte ve özellikle terör örgütlerinin gemi azıya aldıkları bir dönemde cephelerde Allah’ın yardımına son derece ihtiyaç vardır. Öyleyse dinimize uymayan eğlencelerle Allah’ı darıltıp askere gitmek akıl kârı değildir. Lütfen gençlerimizi uyaralım.
2,5 Sene müftülük yaptığım Konya’nın Yalıhüyük ilçesinde sadece ilçenin çıkışında dua yapılıyordu. Biz bununla yetinemeyiz denilecekse biz de “eğlence de yapılsın ama dinimize uygun bir şekilde” kaydını koyacağız.
DAHA İYİ MÜSLÜMAN OLAYIM DERKEN ŞİRKE DÜŞMEYELİM
İnsanlar Müslüman olup selamet buldum der ve huzura kavuşurlar. Beş vakit namaz kılıp oruç tutarlar, orta yollu imkâna sahip olunca hac yapar ve zengin olunca da kurban keser, zekât verirler. Peygamberimiz böyle bir Müslümanın cennete gireceğini müjdelemiştir. Pek tabii olarak bu arada günah yapmaktan sakınmış olacak.
Bir kısım Müslümanlar da bazı cemaat ve gruplara katılarak daha iyi bir Müslüman olmaya, dini şuurunu geliştirmeye çalışırlar. O cemaatin yönetimi altında İslam’ı daha güzel yaşayabilirler. Ancak bu grup ve cemaatin diğer gruplar arasında en iyisi oldukları iddiasında bulunmaları doğru değildir. Mezhep imamlarından hiçbiri kendi mezhebinin en iyi mezhep olduğu iddiasında bulunmamıştır. Aynen hiçbir cemaat ve tarikatın ileri gelenleri en iyi grup oldukları iddiasında bulunmamalıdırlar.
Rum suresi 30, 31 ve 32. ayetler har ne kadar müşriklerle alakalıysa da Müslümanlara da uyarı niteliğindedir. Orada Yüce Mevla: “Hakkı tutarak ve batıldan kaçarak yüzünü dine çevir ki o din insanlara uygun olarak yarattığı Allah’ın fıtratıdır. Allah’ın kurduğu bir dindir. Allah’ın yarattıklarında değişme yoktur. Bu din tam kıvamındadır, lakin insanların çoğu (bunu) bilmezler. Evet! Allah’a yönelik olarak yüzünüzü bu dine çevirin, O’na sığının, namaz kılın ve müşriklerden, dinlerini parçalara bölüp her grup kendi anlayışıyla çok sevinçli ve böbürlenir şekilde şiaşia (grup grup) olmayın” buyurmaktadır.
Tefsirlerde çeşitli yorumları yapılan bu ayetlerin Müslümanlara hitap ettiği açıktır. 31. ayette “müşriklerden olmayın” ifadesinden sonra “Dinlerini parça parça yapıp grup grup olanlardan olmayın” ifadesi ve bu ilahi ifadenin sonunda her grubun kendi anlayışıyla çok sevinçli (hatta böbürlenen) oldukları perçinlenmiştir, yani müşrikler bölücüdür. Bu ifadeler müşriklere ilgili ise de Müslümanları da ilzam etmektedir. Onların da bir gruba girince garanti cennete gidecekmiş gibi çok sevinmesi doğru değildir. Beynelhavfiverreca (korku ile ümit arasında) olmaları gerekir.
Gerçekten bir Müslümanın girdiği cemaat, tarikat ve grubun en iyi cemaat olduğunu iddia ediyorsa bölücülük yapmış olur. Hâlbuki Müslümanlar kendi gruplarını sevebilirler ama diğer grupların daha iyi olması da mümkündür. İslam yegâne dindir, başka hak dini yoktur. Ama cemaat ve diğer gruplar yegâne hak cemaat veya grup oldukları iddiasında bulunamazlar. Aksi halde fitne çıkarmış olurlar. Peygamber Efendimiz ve ashabı Bedir savaşı öncesinde karşı tarafı çok fazla görüp tereddüde düşünce Yüce Mevla “siz Rabbinizden yardım (medet) isterken hemen Rabbiniz size cevap vererek ‘ben size meleklerden bin kişiyle peş peşe medet (yardım) veriyorum” (Enfal 9) mealinde bir ayet indirdi. Yani Müslümanlar bir tehlike karşısında yanlarında olmayan, hatta ölmüş büyüklerden değil Allah’tan yardım istemelidirler. Yardımı hak etmişlerse Allah derhal meleklerini imdada gönderir.
Cemaat ve grupların kendilerini üstün görmeleri gelişmelerine de engel olur. Çünkü diğer cemaat ve grupların iyi taraflarını görüp örnek almazlar. Hâlbuki diğer cemaatler en az bizim cemaatimiz kadar iyidir” diye düşünen cemaat ve gruplar her cemaatin en iyi taraflarını örnek alarak gelişebilir. Bu düşünce siyasi partiler için de gelişme vesilesi olabilir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.