Hz. Peygamber’in (sas) iktisat tarihinde gerçekleştirdiği en büyük dönüşüm “faizin her çeşidinin ayaklarının altında olduğunu” ilan edişidir. Vefatından üç ay kadar önce dünyaya son mesajlarını ilettiği veda hutbesinde, faizin her çeşidini kaldırdığını, ilk kaldırdığı faizin de amcası Abbas’ın faizi olduğunu ilan etmiştir.
Tarihin her döneminde selim insan fıtratı faizi haksız bir kazanç kapısı olarak görmüş, bütün Peygamberler de faizli işlemleri yasaklamışlardır. İbn Hişam’ın Sire’sinde anlatıldığına göre Mekkeliler büyük Kabe tamiri esnasında, inşaata, faiz ve diğer haksız kazançların karışmasını arzu etmemişlerdir. Bu hassasiyet ellerinde bulunan helal para ve malzemenin yetersiz kalmasına sebep olmuş, hatta bu sebeple Hicr-i İsmail, Kabe’nin dışında kalmıştır. Bu olay yaşadığımız çağda faizci sisteme entegre olan ve faizi alelade bir ticari işlem olarak görmeye başlayan Müslümanların ne derece vahim bir tablo içerisinde bulunduklarını ortaya koymaktadır.
Başlangıçta yasak olduğu halde kilise otoritesinin süreç içerisinde faize cevaz verişi ve bizzat uygulayışı kapitalizmin doğuşuna sebebiyet vermiştir. Batılı adam faizin haklılığını açıklama yönünde teoriler ortaya atmıştır. Benzer sürecin Müslümanlar üzerinden yürütüldüğüne ve kapitalizmin muhafaza-kâr dindarlar eliyle tahkim edildiğine şahit olmaktayız. Ne kadar acıdır ki Müslümanlar faizci sisteme bir alternatif geliştirmek yerine, faizi bir dünya gerçeği olarak görmeyi tercih etmişlerdir.
Faiz tarihine baktığımızda yaşadıkları bütün coğrafyalarda faizci sistemin baş uygulayıcılarının Yahudiler olduğunu görürüz. Arap toplumunda da faizin yaygınlaşmasının önemli sebeplerinden biri, komşuları olan Yahudilerdir. Faiz, Yahudilerin Yahudi olmayanlardan aldıkları haraç olarak nitelendirilmiştir. Günümüzde ise faiz merkezli sömürü sistemi siyonizm vasıtasıyla daha planlı ve sistemli hale getirilmiş, bir ahtapot gibi dünyayı sarmıştır.
Nisa Suresi 160 ve 161. Ayetlerde kendilerine yasaklandığı halde Yahudilerin faiz aldıklarından ve böylece insanların mallarını haksız yollarla yediklerinden söz edilir. Ancak Yahudiler faiz yasağını yalnız kendi aralarında uygulamış, yabancılardan faiz almakta bir sakınca görmemişlerdir: “Yabancıya faiz verebilirsin; fakat kardeşine faiz vermeyeceksin; ta ki, mülk olarak almak üzere gitmekte olduğun diyarda elini atacağın her şeyde Rab seni mübarek kılsın.” (Tesniye, 23/20.)
İslam düzeninin insanlığa vadettiği hangi güzellik varsa faizci sistem onun karşısındadır. Bu sebeple gerek Kur’an-ı Kerim, gerekse hadis-i şeriflerde faizle ilgili çok sert ifadelerle karşılaşırsınız. Hatta Allah Rasulü, bir devlet başkanı olarak; faizi, kurduğu adaletli düzene bir tehdit olarak görmüş, konuyu fiili bir savaş sebebi saymıştır. Taberi’nin aktardığına göre faizi yasaklayan ayetler ilan edilmesine rağmen Amroğulları kabilesinin Mugireoğulları kabilesinden faiz alacaklarını ısrarla talep etmesi üzerine Hz. Peygamber (sas) Mekke Valisi Attab b. Esid’e yazdığı mektupta “Ya faizi bırakmaya razı olurlar ya da onlara savaş ilan edersin” demiştir. Pek çok ahkam ayeti Medine’de nazil olduğu halde zannedilenin aksine faiz ile ilgili ilk ayeti kerime Mekke’de nazil olmuştur. (Bkz. Rum Suresi, 39. Ayet) Sadece faiz değil Mekke’de müesses sömürü düzenini direk veya dolaylı eleştiren pek çok ayet Mekke müşriklerini çılgına çevirmiştir. Bir defasında Ebu Cehil; “Muhammed biz sana inanırız. Sen şimdiye kadar bizi hiç kandırmadın. Ama sen öyle şeyler söylüyorsun ki sana inanacak olursak bizim Mekke’de kurduğumuz (faiz-haksız kazanç ve sömürüye dayalı) düzen yıkılır” demek zorunda kalmıştır.
Faizi konu edinen diğer ayetlere baktığımızda (Bakara, 275-276; Ali Imran, 130; Bakara, 278-279 ve Nisa, 160-161.) şu sonuçları çıkarabiliriz:
1- Faizin haramlığını kabul etmeyenler kâfir olurlar.
2- Haram olduğunu kabul ettikleri halde faizli işlemleri terk etmeyenler büyük günah işlemiş olurlar. Vermek ile almak arasında fark olmadığı hadis-i seriflerde ifade edilmiştir. (Müslim, Müsakat, 82 ve 106.)
3- Faiz alanlar aynı zamanda kul hakkı yemiş olurlar. Faiz verenler de dolaylı olarak faizci sistemi tahkim ettikleri için zalimlerden olurlar.
4- Faiz ile elde edilen kazancın, faizli işlem ile alınan ev, araba vs. nin bereketi olmaz.
5- Faiz ile elde ettiği kazançtan yiyenler kıyamet kopunca şeytan çarpmış insan gibi veyahut sara hastalığına tutulmuş gibi kabirlerinden kalkarlar.
6- Faizci düzen Siyonist/Yahudi ifsat ve sömürü projesidir.
7- Faizsiz bir ekonomi mümkündür ve Müslümanlar faizsiz adil bir düzen kurmakla sorumludur.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.