Yatalı, sanıyorum, iki saat olmamış olmalıydı ki, telefonun sesiyle uyandım. Gecenin bu saatinde aranmak, bazen yanlış numaralar olmasına rağmen, pek hayra yorulacak bir durumun olamayacağını kendiliğinden anlatır. O an, nasıl bir haber alacağım endişesi, hatta korkusu içinde çalışma odasındaki telefona adeta koştum. Telefonu açar açmaz Kahramanmaraş’a taşınan oğlum Emre’nin;
“Baba, deprem oldu” sesiyle, hem ayıktım, hem de donup kaldım. Haberin ne anlama geldiğini, ne anlam ifade etmesi gerektiğini kavramaya çalışırken, zaten uyanmış bulunan eşime de durumu;
“Maraş’ta deprem olmuş” diyerek bildirdim.
Tahmin edileceği üzere, vakit geçirmeden televizyonu açtık. Evet, Kahramanmaraş merkez olmak üzere, Hatay, Malatya, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Gaziantep, Kilis gibi kentleri de kapsayan geniş bir alanda deprem olduğu haberleri veriliyordu.
Deprem olduğuna göre, uykularından uyandırmak gibi bir durum da söz konusu olamayacağı düşüncesinin güdülemesiyle telefon etmeye başladım. Emekli öğretmen ağabeyim, sesinden heyecanı belli olarak haberi doğruladı ve o haldeyken bile beni teskin etmeye çalışarak;
“Biz bir komşunun arabasındayız” dedi.
Birkaç cümleyle, kısaca, arabada oluş durumunu anlattıktan sonra, telefonun şarjı biter uyarısıyla içinde bulundukları durumun vahametini daha açık, daha bir çaresizlikle duydum.
Bazı akraba ve tanıdıklara birkaç aramadan sonra ancak ulaşabildimse de, sadece kurtulabildikleri bilgisiyle yetinmek zorunda kaldım. Daha sonra bütün aradığım telefonlara ulaşamadım. Çok sonraları ulaşabildiğim yeğenimden, ailemizin en büyüğü olarak kalan ablamla bir gelininin ve bir akrabamın hayatlarını kaybettiklerini öğrendim. Yaşı bir hayli ilerlemiş olsa da, en büyük ablamı kaybetmek içimde derin bir hüzün doğurdu. Rahmet diliyorum.
Kuşkusuz, oldukça geniş bir mekân ve yoğun nüfuslu bir coğrafyada, üstelik çok şiddetli bir yer sarsıntısı meydana geldi. Bunun yol açacağı sorunlar elbette karmaşık olacaktır. Meydana gelecek can kaybının önüne geçmek de mümkün olamayacaktır.
Bütün bunlara rağmen, genel görünüme, edinilen bilgilere, yapılan çabalara, başvurulan tedbirlere rağmen, bir tuhaf tutumun açıklanması ve düşünülebilecek gerekçelerin yetersizliği kendiliğinden ortaya çıkıyor. O da, başta iktidar yetkilerine sahip olan ve bunu kullanma sorumluluğunda bulunan kişi ve kurumların anlaşılamaz ikircikliği ve tutukluğudur. Sözgelimi, böyle geniş bir coğrafyada ve yoğun nüfusun yaşadığı köy ve kentlerde meydana gelen böyle bir felaket karşısında, belli bir disipline sahip askeri gücün seferber edilmemesi akılla izah edilemeyecek bir tutumdur. Yetkili konumda bulunanların, yaşanılan felaket ve sorunlara çare gibi bir takım teknik bilgiler vermeleri, aslında nasıl bir sorunla karşı karşıya bulunulduğunu gözler önüne sermiştir.
Özetle, doğal bir afet olan deprem karşısında, ne kadar önlem alınırsa alınsın, mutlaka birtakım can ve mal kayıplarının olması kaçınılmazdır. Bu kayıpların, bilgi ve teknik imkânlar ölçeğinde en aza indirilmeye çalışılması, öncelikle devletin iktidar ve yetkilerini elinde tutanların maslahata, sorunun mahiyetine uygun kullanmaları gerekir. Bu bir sorumluluk, daha önemlisi vicdan gereğidir. İnsanın, insan olarak değerler (inanç, ahlâk, kültür) bakımından yetkin olup olmamasıyla doğrudan ilişkilidir.
Halkımıza geçmiş olsun, hayatlarını kaybedenlere rahmet ve merhamet, felakete doğrudan maruz kalanlara da sabır diliyorum.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.