İnsan toplumsal bir varlıktır. Yaratılış gereği diğer insanların varlığına ihtiyaç duyar. Farklı meziyetlerde yaratılan insan, eksikliklerini diğer insanlar sayende giderir. Hem bu şekildeki bir muhtaçlık ilişkisi hem de fıtratı gereği oluşan sevgi ve muhabbet beklentisi insanların bir arada yaşamasını zorunlu kılar. İnsanların bir arada yaşayabilmelerine imkân sağlayan temel kurumların başında da siyasetin geldiğini söyleyebiliriz. Nasıl ki hukuk olmadan toplumsal ahengin sağlanması mümkün değilse siyaset olmadan da bu birlikteliğin işlemesi mümkün değildir.
Bir topluluk halinde yaşayan her insan kendi taleplerinin yaşadığı toplumsal ortamda karşılanmasını arzu eder. Bu taleplerin karşılanması, ancak topluluğun diğer fertlerinin bu taleplerin karşılanmasına onay vermesi ile sağlanır. Bu durumda karşımıza bir yöneten-yönetilen ilişkisi çıkar. Bu ilişkiyi düzenleyen mekanizmaya siyaset, bunu yapabilme imkânını sunan mekanizmaya ise iktidar diyebiliriz.
İktidar kavramsal olarak bir işi yapabilme gücü, erk, kudret olarak tanımlanır. İktidar üzerinde birçok tanımlama olmakla birlikte en basit ifade ile öznenin nesne üzerinde kurduğu hâkimiyete iktidar diyebiliriz. Buradaki özne ve nesne tabirinin taraflarca kabullenilmiş olması önemlidir. Bu tanımlamalardan yola çıkarak iktidarın üç temel unsurundan bahsedebiliriz. Bunlar güç, hâkimiyet ve kabullenmedir.
Burada kastedilen güç kavramı daha çok yaptırabilme, kabullendirebilme kudretini ifade eder. Bu kudret, zorlama ve baskıya dayalı kuvvet kullanımı ile olabileceği gibi ikna ve razı etme şeklinde de olabilir. Aslolan rızadır, çünkü rızaya dayalı yöneten-yönetilen ilişkilerinde süreklilik esastır. Ancak baskı ve zorlamaya dayalı ilişkilerde iktidar kitlesel bir karşı duruşla mutlaka karşılaşacaktır.
Hâkimiyet, iktidarın varlığını hissettirdiği bir alandır. Bir anlamda iktidarın tasarrufta bulunabilme gücünü gösterir. İktidar, hâkimiyetini bizzat gücünden alıyorsa suiistimale açık demektir. Bu şekilde kurulmaya çalışılan hâkimiyetin zorlama, baskı ve zulmü beraberinde getirmesi kaçınılmazdır. Meşruiyet krizini ortaya çıkaran da bu tür hâkimiyet kurma motivasyonudur. Ancak şunu da hatırda tutmak gerekir: İktidarın meşru bir kaynaktan beslenmediği sürece hâkimiyetini kitleler üzerinde devam ettirebilmesi mümkün değildir.
Kabullenme meşruiyet kavramını da kapsayan bir özelliğe sahiptir. Kabullenme, toplumsal ilişkiler içerisinde öznenin hâkimiyetini nesne olarak yüklenmeyi göze almasıdır. İktidarın gerekçesinin ve gücünün muhataplarınca kabullenilmesiyle birlikte gücün sahibi hâkimiyetini sağlamış olur. Böylece iktidar, bu üç unsurun da aynı anda kendini gösterdiği zeminde varlığını gösterir.
Aslında kavramsal olarak yapmaya çalıştığımız bu giriş, siyasi hayatımızda mücadelenin merkezinde yer alan iktidar süreçlerinin güçle olan başarısız imtihanını açıklamak içindir. Haftaya bir süreç olarak iktidara gelenlerin gelmeden önceki ve sonraki tutumlarını değerlendirmeye çalışacağız. Böylece kavramsal içerikte bahsettiğimiz üç unsurun pratik iktidarlar açısından ne ifade ettiğine bakma fırsatını da elde etmiş oluruz. Ve daha da önemlisi yeni iktidar süreçlerinin aynı sonuçla karşılaşmaması için nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunu tartışmaya çalışacağız.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Zelkefliy - Hâkimiyet kayıtsız ve şartsız yalnızca Âlemlerin Rabbi olan ALLAH'IN dır.
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.