Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Biz müminler bakımından İslam bir hayat düzenidir. İslam’ın bir hayat düzeni olduğuna inanmak, imandandır ve bu düzeni salih amele çevirmek farzdır. Tevhit içinde, toplumun ve yönetimin Allah’a itaati esas edindiği yerde mümine yakışan “işittik ve itaat ettik” demek olduğu gibi; şirkin ve Hakk’a isyanın hâkim olduğu yönetim ve çevre şartlarında mümine yakışan “batılı ne işitiriz, ne de düzenine uyarız” diyebilmektir. Ülkemizde yürütülen düzen batılın düzenidir ve bu düzen üç şey; yani inkârcılık, ırkçılık ve şirk üzerine kurulmuştur. Bu düzenin adı faizci kapitalizmdir, bizim düzenimiz olamaz. Bu düzen; tevhit inancı yerine, inkârcılığı, ırkçılığı ve şirki esas almıştır. Bu düzen; Kur’an ahlâkı yerine Batı’nın icat ettiği kötü ahlâkı ikame etmektedir. Bu düzen; Kur’an esaslı bir eğitim yerine, materyalist eğitimi benimsemiştir. Bu düzen; içinde faiz ve haksız kazancın olmadığı adil düzen yerine, faizi ve haksız kazancı esas alan kapitalizmi benimsemiştir. Bu düzen; hakkın hak anlayışı yerine, Firavunların benimsediği kuvveti üstün tutan hak anlayışını tercih etmiştir.
Bu düzen; uluslararası ilişkilerde adaleti değil, çıkarı gözetmektedir. Bu düzen; bütün insanlığın saadeti için değil, mutlu bir azınlığa çalışır. Bu düzen; bir saadet düzeni değil felaketler düzenidir. Temel karakteri bu olan bir düzeni benimseyip yürütmek, bu düzeni yürüten kadroları hangi gerekçelerle olursa olsun desteklemek, zulme ve zalime yardım ve yataklık etmektir. Müslüman; ıslah adına, tebliğ adına İslam’dan ve Adil Düzen davasından her çeşit tavizi verebilen, Allah’ın hor gördüklerini hoş gören, gelene ağam gidene paşam diyen, tepkisiz, hidayetsiz ve kişiliksiz bir insan olamaz. Düşünmeyen, hakkı yaşamayan bir çevrede mümin, zalime ve kötülüklerine boyun eğen, ses çıkarmayan, tepki göstermeyen, silik bir şahsiyet olamaz. İyilikler de, kötülükler de telkin ve teklif ile fert ve toplum hayatında yer bulur. Müslüman; münker yani kötülükler fert ve toplumu kuşattığından, bulaşıcı mikroplara karşı mücadele ederek koruyucu hekimlik tedbirlerini almak, yani “nehy-i anil münker” yapmak mecburiyetindedir. İyiliklerin hâkim, kötülüklerin engellenmesi için çalışmayan bir Müslüman, Allah’ın gazabına ve azabına müstahak olur.
ÂLİMLER VE AYDINLAR
Kur’an; Allah’tan gereğince korkanların âlimler olduğunu beyan eder. Âlim; Allah’ı bilip tanıyan, razı olduğu İslam’a teslim olan, fert ve topluma onu telkin ve teklif eden kimsedir. Yine Kur’an, ilmiyle amil olmayan âlim ve aydınları da kitap yüklü eşekler olarak tanımlar. Tevhit ehli bir âlim olabilmek için; Allah’ın dışında politik, medyatik, sosyal, sanatsal, sportif, maddi, fikri, nefsi alanlardaki tüm ilahları reddetmek, şirkin, inkârın ve nifakın her görüntüsüne, fanatikliğin her çeşidine tavır almak gerekir. İslam’ca yaşamak ve Müslüman olarak ölmek için, azgın Siyonistlere, zorba Batı’ya, Firavunlaşan şahıs, ilke ve kurallara direnmek gerekir. Bu tavır takınılmadan, izzet ve onuru korumak da, mümin kalıp Müslüman olarak ölmek de hayal olur. Bu millet; CHP zihniyeti ile sınandı ve bu imtihanı kazandı. Bu millet; DP, AP ve ANAP zihniyeti ile sınandı, bu imtihanı da kazandı. Bu millet; şimdi de AK Parti’nin işbirlikçilik zihniyeti ile sınanıyor, şu ana kadar çok kötü bir sınav verildi, inşallah bu imtihanı kaybetmez. AK Parti zihniyeti, sağ gösterip sol vurma zihniyetidir. Bu zihniyet; öncekilerden daha sinsi ve tehlikeli bir zihniyettir. Âlimler ve aydınlar da AK Parti ile olan sınavlarında bocalayanların başında gelmektedir. AK Parti zihniyetinin, akılları kapsam dışı bırakan, gözleri körleştiren, kulakları duymaz yapan, hidayeti karartan bir kara perdesi vardır. Bu kara perde zihniyeti, görüneni görünmez, helali haram olarak telkin ve teklif ediyor, hayra hizmet zannıyla sadece şerre hizmetin vasıtası oluyor. Bu kara perde zihniyetinden kurtulmanın da tek çaresi, yine Milli Görüş’e dönmektir. Bu batıl zihniyetlerden kurtulmanın başkaca bir yolu yoktur. Âlimlerimizin ve aydınlarımızın bunu görmesi gerekir.
DİRAYET
Müslüman, hakkı hak, batılı batıl olarak bildikten sonra, inandığı hak davasını sonuna kadar savunabilme dirayetine sahip olması gerekir. Siyonizm’e, müşrik Batı’ya, faizci kapitalizme direnip mücadele etmesi gerek Müslüman’ın. Bu konuda zalim otoritelere karşı verilecek mücadelede peygamberimiz ve ashabını örnek almalıdır. Allah’a iman ediyor gözüküp batılın kulu kölesi olmak, Batı cahiliyesine dolaylı da olsa hizmet etmek, Allah’a itaat etmeyene muhalefet bile yapamadan ot gibi yaşayıp gitmek, Allah’a hakkıyla kul olmak isteyen bir Müslüman’dan, cehennem kadar uzak olması gereken hususlardır.
Bu hayatta önemli olan, Allah’ın rızasına uygun bir hayat düzenine yönelmektir. Allah’ın razı olduğu din ve düzen ise İslam’dır. İslam’da karar kılmak dirayetini gösterebilenler, Allah’ın razı olacağı kullardan olabilirler. Bunun dışında kalan bütün tercihler, fert ve toplumu helak olmaya götürür. İmanla küfür bir kalpte birleşmez ve barışmaz.
Her gece en son kıldığımız vitir namazındaki Kunut duasını okurken, Allah’a şu sözü vermeden başımızı yastığa koymuyoruz: “Ya rabbi, facir ve fasık kimselerle bütün bağlarımızı kestik ve senin dinini yıkmak isteyenleri terk ettik” diyoruz. Facir: İtikadı bozuk, görüşü batıl olan kişilerdir. Fasık: Ameli bozuk, ahlâkı berbat kimseler demektir. Acaba biz Müslümanlar, Allah’a verdiğimiz bu sözü tutuyor muyuz?
Her taraftan batılın her çeşidiyle her şekilde kuşatılan günümüzün Müslüman’ı, Müslüman kalmak ve Müslüman ölmek için ateşten gömlek giymeye hazır olmalıdır. Müslüman’ım demenin bedeli, hayatı “iman ve cihat” olarak görebilmektir. Selam hidayete tabi olanlara…
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Recep Uzun - Allah razı olsun senden güzel insan
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.