Önümüzdeki Cumartesi günü, Kurban Bayramımızı, ne yazık ki yine hüzünle idrak edeceğiz. Gerek manen, gerekse maddeten ürkütücü bir fotoğrafımız var.
“Bir insanı öldürmek, tüm insanları öldürmek gibidir” (Maide/32) “Bir mümin, Allah katında Beytullah’tan daha değerlidir. (S.A.V) gerçeğine rağmen, günümüzde oluk oluk insan kanı akıtılırken, biz Müslümanlar “kurban” emrini yerine getirmeye hazırlanıyoruz.
“Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları, bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.” (C. Meriç)
Allah adına kurban kesenler, Allah adına mı insanları boğazlıyorlar?!
Dünyanın her bölgesinde “kurban” hizmetinde yarışan STK’larımızın görüntüsü içimizi biraz ferahlatıyor. Onlar, gittikleri mazlum coğrafyalara hizmete gidiyorlar; Batılılar gibi servetlerini keşifle sömürmeye gitmiyorlar.
Her dinin/ümmetin/milletin kendine özgü bayramları var. Biz Müslümanların/ümmeti Muhammedin (S.A.V) de haftada bir gün (Cuma), yılda da Ramazan ve Kurban adlı iki dini bayramımız var.
Bayramlar; önemsenen, benimsenen birlikte sevinme, şenlik, vuslat, sıla-i rahim, paylaşma, dayanışma günlerimizdir. Ne var ki, bayramlarımız da, yaşadığımız maddi ve manevi sorunlar nedeniyle hüzünlü, buruk, acılı geçiyor. Barıştan, adaletten, kardeşlikten, sevgi ve saygıdan yoksun günlerimiz, nasıl bayram olur ki?
Biz Müslümanlar için yeryüzü gezegeni; geçici yararlanacağımız, bize emanet edilen bir konak/iki kapılı handır. İçindeki nimetler, birer emanet ve sınav araçlarımızdır. Ulvi âlemden, bu sufli âleme indirilmişiz; sürgünde ve sınavdayız. Burada rahatlık, huzur tam anlamıyla mümkün değildir. Nisbî ve geçici olarak mümkündür. Özellikle ehli tasavvuf, dünyayı “cezaevi”, “zindan”, “kafes” olarak algılamış, çok değer vermekten kaçınmışlardır. Allah-u Teâlâ; dünya hayatının “aldatıcılığını”, “geçiciliğini”, “oyun ve eğlence”, “ çokluklarla övünme”/yarışma yurdu olup, ahiret hayatına daha çok rağbet etmemizi, gerçek hayatın ahirette ve sonsuz olacağını, buyuruyor.
Resulullah (S.A.V) da, dünyada uykuda/rüyada olduğumuzu, ölünce uyanacağımızı, gerçek hayata intikal edeceğimizi, kendimizi misafir ve yolcu olarak görmemizi, dünyaya bir araç, emanet gözüyle bakmamızı tavsiye buyurmuş…
Hz. Mevlana (K.S.) da dünyada uykuda ve rüyada olduğumuzu, gördüğümüz nimetlerin de gerçekte rüyadakilere benzediğini söyler.
Biz Müslümanların dünyada da, ahirette de bayramlarımız vardır. Dünyadakiler; Cuma, Ramazan, Kurban’dır.
*Dünya da müjdelenenlere (mümin) bayramdır. (Yunus/62-64, Fecr/27-30)
*Rabbimiz; iman edip, salih amellerde bulunanlara dünyada da güzel bir hayat vadediyor. (Nahl/97)
*Rabbimiz; şükredenlere dünyada da huzur, güven ve refah… vadediyor. (Nahl/112)
*Rabbimiz; Kur’an’dan (hükümlerinden) yüz çevirenleri de, dünyada dar/sıkıntılı bir hayat ile uyarıyor. (Taha/124)
Ayrıca:
*Günahsız geçirebildiğimiz gün, bize bayramdır. (Hz. Ali (K.V.) Dünyada ve ahirette müjdelenenlerden olursak,
*Ölüm anında melekler cennetle müjdelerse, bize bayram olur.
*Kabirdeki ilk sorgulama kolay geçerse; kabrimizi cennet bahçesi bulursak,
*Arşı Rahman gölgesinde gölgelenebilenlerden olursak; sırat köprüsünü kolay geçersek,
*Rabbimizin sevdikleriyle haşrolunabilirsek, hesapsız veya kolay hesapla cennete girebilirsek, mizanda iyiliklerimiz fazla gelirse, amel defterimiz önümüzden veya sağımızdan verildiğinde, hesaptan sonra meleklerce cennete sevk edildiğimizde,
*Cemalullah’la şereflendiğimizde…
Güzel bayramlarda buluşalım, vesselam.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.