Fiyat artışları artık insanımızın günlük sorunlarının başında geliyor. Çünkü fiyatlar almış başını giderken insanların gelirlerinde bırakın fiyat artışlarını karşılayacak yükselişi, insanların alım gücü azalıyor. Hatta öyle bir noktaya geldik ki, bırakın dar ve sabit gelirlilerin ücretlerinde fiyat artışlarını karşılayacak bir yükselişi, her geçen gün bir öncekini aratıyor. Böyle oluca da gelirdeki artışı bırakın fiyatlar artmasın da gelirlerimiz artmasa da olur noktasına gelinmiş durumda.
Fiyat artışları karşısında dar ve sabit gelirlileri korumak durumunda olan iktidarda, gelinen noktada iktidarın da böyle bir gücünün kalmadığını görülüyor. Çünkü dar ve sabit gelirlileri fiyat artışları karşısında korumanın sağlıklı yolu iktidarın bu kesime karşılıksız destek sağlayarak sıkıntılı dönemi atlatmasını sağlaması gerekiyor. Ancak, devletin de giderek borçlandığı, borçlanma ile birlikte faiz ödemelerinin de arttığı, gelinen noktada gelir-gider dengesinin sağlanamadığı görülüyor. Yani, devlet doğrudan üretici ve tüketiciye destek verecek imkânı da kaybettiği için verilen talimatlar ve piyasa denetimleri ile fiyat artışlarını durdurmaya çalışıyor, haksız fiyat artışı yapan firmalar cezalandırılıyor olsa da bırakın fiyatların geri çekilmesini, artışlar bir türlü engellenemiyor. Sonuç olarak insanımızın bankalara olan borcu sürekli artıyor. Diyebiliriz ki, ekonomik sıkıntılar sadece bankaların işine yarıyor. Bir başka ifadeyle sistem parası olanları daha da zengin ederken gelinen noktada artık orta sınıf diye nitelendirilen, orta gelir seviyesindekilerin fakirler arasına katıldığı, toplumda zenginler ve fakirlerden oluşan iki sınıfın oluştuğu görülüyor.
Bu noktada evlenme çağına gelmiş olan gençlerimizin bu düşüncelerini ailelerine açmaları da zorlaşıyor. Çünkü çarşı pazarda fiyatların sürekli arttığını, babalarının evin ihtiyaçlarını karşılamada sıkıntı yaşadıklarını görüyorlar. Çünkü okulunu bitirmiş, bir işe girmiş olan gençler aldıkları para ile evlerini geçindiremeyeceklerinin farkındalar. Her ne kadar ülkeyi yönetenler her fırsatta pembe tablolar çiziyor, ülkemizin uçtuğunu söylüyorlarsa da bunun hayata yansımıyor olması ister itemez beraberinde hayal kırıklığını getiriyor.
Hayata yeni atılmış olan gençlerimizin artık ev sahibi olmak gibi bir hayallerinin de kalmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ev sahibi olmaları hayalini bile kurmaları mümkün olmayan gençlerin bir ev kiralayarak içini döşeyip yuva kurma hayallerini sürdürmeleri mümkün mü? Hemen belirteyim ki, evlenmeyi düşünüyor olsalar da yeni bir yuva kurmanın ve ailesinin desteği olmadan sürdürebilmesinin mümkün olmadığını gören gençler hayata atıldıkları ilk günde geleceğe dönük hayallerini de iptal ediyorlar. Hâlbuki yıllar önce gençlerimiz evlenip bir yuva kurmak konusunda bugün olduğu gibi çaresiz değildi. Böyle olunca gençlerimizin evlenme yaşı sürekli yükseliyor. İlgillerin nüfus artışımızın niçin düştüğünü soruyor olmaları da işin bir başka garip tarafı. Okulunu bitirmiş gençler asgari ücretle bir işe giriyorlar. Elbette bir iş bulabilmişlerse. Bulamayanlar zaten hayatın başında karamsarlığın girdabına sürüklenmiş oluyorlar.
Bu bakımdan artık toplumun pembe tablolar çizilerek oyalanacağı bir durum kalmamıştır. Ayrıca, emirle fiyatların inmeyeceği görülmüş, bunun için de ekonomiye yeni bir yön verilmesi gerekiyor. Yoksa zaman geçtikçe sorunlar kangren olacak, çözüm bulmak daha da zorlaşacaktır. Sonuç olarak diyebiliriz ki, bu bozuk düzenin, sadece iç ve küresel sermaye çevrelerine hizmet ettiği gerçeğini görerek yerine kendi insanımıza insanca yaşama şartlarını sağlayacak yeni bir yapılanmaya ihtiyaç var. Gerisi laftan öte bir anlam ifade etmiyor.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.