İnsan yaşamını dumura uğratan, lüzum hissederse sonlandıran, işlediği cürmü de tüm dünyaya izletip keyiflenen aynı merkezdir. Hangi inanışa sahip olursa olsun insanlar, gözlerinin önünde cereyan eden gerçeği ya takip ettikleri dizi formunda seyirlik malzeme kabul edip sadece seyreder; ya aynı gerçeğin mağduru olup kısacık yaşamda haksızlığa uğramış her yürek gibi ezim ezim ezilir, yahut da dünyanın cenaze levazımatçılığını üstlenip acılarını, yakınlarını, duygularını, inançlarını itina ile toprağa gömer. Bilhassa Müslümanlar son görev bilinciyle birbirlerini gömen insanlardır. Ve bu, onların dünyada yaptıkları en masum, en insaniyetli şeydir. Çünkü tüm insanlığa karşı borçlu oldukları müreffeh hayat formunu yaşayıp gösterseler ortada sorun kalmaz. Öyle bir yaşamın kıyısından geçmedikleri, anlamaya, yaşamaya yanaşmadıkları gibi ezeli piyangonun daimî talihlisi edasında olup bitene, olana ve bir türlü bitmeyene bigâne kalırlar. Nitekim küresel fücur kaynağının Batı Şeria’da planlı programlı katledip cenazesini kaldıranlara dahi saldırdığı gazeteci için bir başka dindendir diye düşünüp sessiz kalmak gibi. İnanç farklılığı hiç değildir; aralarından biri hapsedildiğinde, işinden, yurdundan, canından edildiğinde de statükonun terörist tanımlarına eyvallah çekmeyi erdemden sanırlar. Sadece Şirin Ebu Âkile’nin katledildiği yer değil, dünyanın dört bir yanı bozguncuların yerleşip kök salmaya çalıştığı ve başarıp kök saldığı Hayber gibi görünür. Yani bozgunculuk misyonuna uygun bir Hayber görmek için ekranlardan kopup sokağa bakmak kâfidir.
Yurttaş Yahudilerin ticarette ve zanaatta işini düzgün yaptığına yönelik yaygın kanaat yeryüzünün ve yeraltının tüm Siyonistlerine teşmil edilebilir. Edilmelidir. Zira bugün yeryüzü coğrafyasını tutuşturan, çiğnenmiş ekin yaprağına çeviren kaos, tam da onların ezeli misyonlarının izini sürüp işlerini düzgün yapmalarının neticesidir. Tıpkı fakruzaruret içinde harap ve bitap düşen milletin makûs talihinin nedeni işini düzgün yapmamaya yorulduğu gibi. Artık kim kime hangi belediye seçiminde vaat etmişse vaat edilmiş topraklara, muhtemelen çekirdekten yetiştirilmiş yani küçüğünün bedelliye başvuracak yaşa erişmiş hali büyük İsrail’e, kalem yerine kan kullanılıp çizilen büyük Ortadoğu projesine gönül vermiş bütün Siyonistler ve yardakçıları, kutsiyet atfettikleri görevlerini itina ile yerine getirirler. Dolayısıyla bir Yahudi zulmünden şikâyet etmek, bunu dile getirmek yahut kınamak fena halde yersizdir. Bütün sorun Müslümanların işini düzgün yapmamasından, buna dönük bir tanım geliştirememesinden kaynaklanır. Gayrı eylem de söylem de beyhudedir.
Beş yaşında bir çocuğa sorulsa Filistin sadece kırmızı bir çizgidir. Bazen kandan kalın hatlarla çizilir. Bazen de güç ve söz sahiplerince üstü çizilir; aynı masanın örtüsü bile toplanmadan sofra kurulup ballı, hurmalı manda yoğurdu mideye indirilir. Şifadır. Balından şifa umulan kimi misafirler atla, bayrakla kapıda karşılanır; gecesinde ağababalarıyla telefonlaşma şerefine nail olunur. Sonuçta bir bildikleri vardır, öyle uluorta konuşulmaz. Konuşulması gereken uçan ekonomiler, kaçan mahkemeler, yüzen havalimanları, oyuncuların çıplaklığıdır. Yalnız halkın çıplaklaştırıldığına, kralın üryan gelip büryan yiyişine yönelik kelam edilmez. Yozgat’ta pimaş boruların üçte birlik kısmını toprağa gömmek suretiyle yapılan uranyum zenginleştirme projesi unutulmamalıdır.
Şeytanın herhangi bir ülkede kurup işlettiği şubede çalışan asgari ücretli işçilerden söz ederken, bir tanecik memleketin gözünden kaçtığını, her türlü şerden, fitne fesattan müstağni olduğunu, şeytanın orada acente açmadığını, temsilcisi ve de müşterisi bulunmadığını zannetmek ırkçı emperyalizmin kuytulara gizlenmiş tuzağı olmasa gerektir. Aksine bu ilginç bakışım, kendini üstün zanneden ırka, inanca, toprağa bağlı eblehlik diye nitelenir. Şeytan, tıpkı o fesat dolu ihaleleri iç eden, neye ve kime göre olduğu bilinmese de büyük kabul edilen şirketler gibi yüklendiği hemen her iş için taşeron kullanır. İşvereninin isim hakkından yararlanmaya pek gerek duymayan bu taşeronlar, üstlendiği ve ifa ettiği işin mahiyeti anlaşılmasın için potansiyel tehdit bildiği basın kuruluşlarını, o kuruluşların mensup ve müdavimlerini ucuz mal niyetine satın alır. E doğal olarak ruhunu satmaya yanaşmayanları, ısrarla gerçeğe askıntı olanları da imha eder.
Böyle adaletsiz ortamlarda dünyanın suyunu içip kurutan inek dağa kaçmaya lüzum hissetmez, ancak dağın yanıp kül olması yakındır. Yaşam arsızlarının el attığı her şey cehennem olup yakar, zebani keyfine bakar.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.