Modern zamanda mutsuzluk nedenleri çok arttı.
Evet, imkânlar fazla.
Artık erkek gibi kadın da çalışmakta.
Ekonomik özgürlüğü olduğundan ulaşmak istediğine ulaşabilmekte.
Maddi olarak güçlü olsa da.
Kadın eskisinden daha kırılgan.
Aynı ofiste çalışan meslektaşının psikolojik mobingine, kiloları yüzünden uğradığını düşünebilmekte.
İş arkadaşı böyle bir dışlamada bulunmasa bile, kırılgan insanlar kendilerini mutsuz bulup, kiloyu listenin başına almaktalar.
Eşi, eşinin ailesi tek kelime etmese de, içinde kanayan yaradır, gayrı iflah olmamaktadır, bu kilolardan kurtulmalıdır.
Eskiden bir kadını hüsran edebilecek en birinci etmen, evlatlarının ve kendisinin başını sokacağı bir yuvaları olmamasıdır.
Ya da kırsal kesimin kadını için iki evlek tarla, birkaç baş hayvan alamamak onu mutsuz etmektedir.
Lakin artık insanlar köyde ya da kentte yorulmadan iş tercih ettiği için hayvanların satın alınamaması değil varsa eğer onlardan kurtulma yolları araştırılmaktadır.
Kadınları mutsuz eden nedene, önceki gün daha çok rastladım.
Hastaların ameliyat işlemlerini yetiştirme koşturmaları esnasında tanıyorum iki hanımı.
Yüzleri çok güzel fakat gözlerinden taşan mutsuzluk nehirlerini herkes fark etmekteydi.
Endokrin, Genel Cerrahi, Anestezi hekimleri arasında mekik dokuyup.
Sonunda muradına erme.
Yani ameliyat olma.
Öyle bıçaktan, kesiden, can yanmasından korkuları da yok.
Midelerinin bir kısmı alındığında, masalın Kaf Dağı’na ulaşacaklardır.
Aileler, eşler, evlatlar bu operasyona toptan karşıdırlar.
Riskleri, hasta kayıp oranları, eski sağlığı kaybediş olasılığına karşın.
Lakin öylesine gözlerini karartmışlar ki.
Sonu ölüm de olsa vazgeçemeyecek kadar kararlılar.
Hani herkes büyükannesini hatırlasa, öyle fazla yaygın olmasa da her ailede kilolu insanlar vardır.
Lakin kimse bu konu üzerinde durmamaktadır.
İşinde gücünde insanlar bu mutsuzluğu hiç tanımadılar.
Belki de makinelerin hayatımızda olmadığı o dönemlerde, leğenlerde ya da nehirlerde tokaçlarla çamaşır yıkamalar,
Saatlerce bulaşıkları, güğümleri, bakır bakraçları külle ovmalar,
Kalabalık ve habersiz gelen misafirlere yemek hazırlamalar,
Kadın bedenini yormaktaydı lakin ruhuna bir dinginlik vermekteydi.
Yoktu öyle ayrımlar, alaylar, laf dokundurmalar.
Herkes yaşı ile kilosu, yüzünün hatları, sade giysileri ile mutluydu.
Hatırlıyorum da en sevdiğimiz komşulardı.
Ne bedenlerinin iriliğine toz kondurmuşlardı, ne yüksek kilolardan depresyona girmişlerdi.
Sofralar kurar, kaldırır, insanlarla çok müspet iletişimleri olurdu.
Çocuksuz hiç evlenmemiş komşumuzun o nurani yüzünde daha fazla dolaşırdı maneviyat.
Vefatında çoluk çocuk bütün mahalleli ağlamıştı.
“Diloşum” diye dövünmüştü bu kimsesiz kadının komşuları.
Bahçedeki fesleğenler bile tutmuştu yasını da, yeğeni çok bekleyememişti.
Halasına bir kez uğramamış yeğen, uzaklardan çabucak çıkıp gelmiş o küçük kulübesini yıktırdığında yüreğimiz ağzımıza gelmişti.
Kiloları “diloş” etmişti onu, küçük büyük herkesin sevimli, tonton, candan yakını olmuştu.
Günümüzde öyle değil.
Doksan yaşında da olsa, ağır ameliyat sonrası hasta, önce kilolarından kurtulmaya bakmakta.
Zira biraz da başa tokmak gibi vurulan zayıf bedenler yüzünden, herkes moral olarak çökmekte.
İnsanlar hasta da olsa kilolu gözükmek istememekte.
Hatta insanların o gergin ve güzel yüzleri ameliyattan sonra kilolar gittiğinde kırışık içinde kalmakta.
İnsanlar ona da eyvallah demekte,
Modern zamanın kâbusu olan kiloları asla kabul etmemekte.
Bazen düşünüyorum da onca meşakkate karşılık eski insanlar daha mutluydu, zira böyle kafalara vurulan tokmaklar yoktu.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.