Ülkemizde yaşanan sosyoekonomik gerçekliklerle yüzleşmek adına “Toplumun Görünümü: İstatistiksel Verilerle Türkiye Toplumu” raporu incelenmelidir. Sosyal Veri Platformu tarafından hazırlanan rapor, toplumsal meselelerin kilit göstergelerine ışık tutuyor. 2010 yılı ve sonrasına mercek tutan araştırma, “yaşanan değişimi ve geleceğe yönelik çıkarımları” değerlendiriyor. Aileden çalışma yaşamına, ekonomiden hukuka, eğitimden kültüre kadar birçok farklı alana ait verileri ve analizleri sosyal yapıyı güçlendirecek kurumların istifadesine sunuyor.
Sosyoekonomik Erime
Rapora göre; “kentsel nüfus son elli senedir devamlı artıyor, belde ve köylerde yaşayan nüfus eriyor ve kırsalda düzensiz göçmen sayısı artıyor. Yoğun kentleşmenin, hava kirliliğinden atık ve geri dönüşüm yönetimine, ulaşım yetersizliğinden konut kiralarına kadar birçok alanda bir dizi problem” yaşanmaktadır. Bu problemler sosyal hayata yansıyarak derin yaralar açıyor.
Yaralara örnek olarak, “çocuk suçluluğu artıyor, ilk evlilik yaşı 2010 yılından bu yana hem kadınlarda hem erkeklerde yükseliyor ve boşanmalar artıyor”! Yaşanan problemlerin kökünde ise; 1980 sonrası uygulanan “neoliberal iktisat politikalarıyla toplumsal ve sosyal yapının zayıflaması yatmaktadır”. Manevi boyutu eksik bir kalkınmanın felaket, manevi yönü ihmal edilmiş bir eğitimin ifsat yaşattığı görülüyor.
Gelir Adaletsizliği ve Borçlanma
Entegre olmaya çalışılan sistem, “Türkiye ekonomisinin gelir dağılımında eşitsizliği artıyor ve hane halkları için gelir ve borç arasındaki farkı büyütüyor. Orta sınıf ile emek değer kaybederken servet üst yüzdelik gelir gruplarında yoğunlaşıyor”. Bu da gösteriyor ki; “küresel piyasalara uyum süreciyle birlikte ekonomi finansallaşmaya başlamış” ve bu durum da gelir adaletsizliğini tetiklemiştir.
Diğer taraftan tüketim odaklı ekonomi işsizlik üreterek özellikle gençler üzerinde olumsuz etki bırakmakta, “gençler eğitim sürecinden iş hayatına geçişte iş gücü piyasasından kaynaklanan sorunlarla” karşılaşmaktadır. Ticaret ve tüketim gibi dolaylı vergilere bağımlı hale gelen ekonomi, “adil bir vergilendirme sistemi de işlemediği” için “ne eğitimde ne istihdamda olan genç” tipi üretmiştir.
Özel Önemi Olan Projeler
Altyapı olarak hukukta, üst yapı olarak ekonomide “kalıcı hasar” alan sosyal yapının güçlendirilmesi için özel önemi olan projelerin devreye alınması gerekmektedir. İlk olarak; iç göçü sonlandırmak adına “orta ve küçük ölçekli şehirlerde istihdam alanları ve cazibe merkezleri” oluşturulmalıdır. Bu bağlamda; “öncelikli konular”da yapılan çalışmalar ve bunları yapan kuruluşların listelenmesi (veri) ilk adım olmalıdır. Böylelikle “niçin, ne, nasıl” sorularını cevaplayarak “eğitim, çalışma ve sosyal hayat” dengesine ulaşılacaktır.
Sosyal politikalarının temel gayesi; bu dengenin yaygınlaştırılması için fikir, söylem ve eylem birliği oluşturmaktır. “Toplumsal değerleri yozlaştırmadan yeniliklere adapte olmak, ekonomik ve sosyal kalkınmayı sağlamak” temel öncelik olmalıdır. Böylece insanlığa umut olacak konularla talim, konuklarla terbiye, konumlarla tedrisat üreterek bilinç oluşturulabilir.
Bilinci Tetiklemek
İnsanları esasa ve usullere yaklaştıracak bilinci tetikleyen sosyal hayatı güçlendirmeliyiz. Bu açıdan “nefsin terbiyesi/bireyin eğitimi ve toplumun/ümmetin yönetimi” yeniden ele alınmalıdır. Ahlâken olgunlaşmak, ihsan ile çalışmak, hatalı davranışları ve bunların giderilmesi yollarını bilmek ve bunları yaşantımızda uygulamak temel amaç olmalıdır.
Bilinç oluşturan bir sosyal yapı kurmak; menfaati ilk sıraya almayı durduracak takva, kutuplaşmayı frenleyecek ihlâs, benliği arka plana atacak birlikte çalışma kültürü ister. Bu ise fikir birliğini tazelemekle mümkündür. Bu çalışmalarda canla başla koşmak, suizanı bitirecek istişare, ifrat ve tefritten kurtaracak ihsan, gıybet ve tecessüse son verecek güzel ahlâk ister. Bu ise söylem birliğini güzelleştirmekle mümkündür. Bu çalışmalarda canla başla koşmak, ümitsizliği sonlandıracak infak, ertelemeyi durduracak sadakat, tembelliğe son verecek itaat ister. Bu ise eylem birliğini geliştirmekle mümkündür.
Gönül Birliği
Fikir, söylem, eylem birliği sağlayan bir sosyal yapının güçlendirilmesinde “eğitim” süreçleri, “talim, terbiye, tedrisat, tahsil” çerçeveleri ve seviyelerini önem arz eder. Talim ile yapıyı, terbiye ile insanı, tedrisat ile süreçleri ve tahsil ile ilişkileri yeniden çerçeveleyen bir anlayış kazanılır. Öğretim (talim) ile kibrin yerine azim kazandırılır. Eğitim (terbiye) ile hırs yerine sabır şekillendirilir. Tedrisat (ustalık) ile haset yerine işbirliği geliştirilir.
Tüm bu kazanımlarla oluşan tahsil ile topluma katkı (doğru bilgi, güzel davranış ve faydalı çalışmalar) sunulur. Talim ile yapı, terbiye ile insan, tedrisat ile süreçler ve tahsil ile ilişkiler yeniden çerçevelendirilir. Saff Suresi 4. ayette örnek gösterilen “yekpare bir yapı gibi kenetlenmiş saflar halinde” unsurları çok sağlam biçimde birbirine raptedilmiş, belli bir düzen ve ahenk içinde bulunan bir yapılanma sağlanır. Maddî birlik ve düzenin yanı sıra gönül birliği ve dayanışma ruhu kazanılır.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.