Unutmayalım ki, Dinimiz kadınların ezan okumasına, imamlık
yapmalarına, hac veya umrede yüksek sesle telbiye, tekbir veya salat ü selam
okumalarına müsaade etmemektedir.
Bir takım yanlış uygulamaların önünü açmamak için bu tür
programlarda halka hangi mesajı, ne tür etkinliklerle verilmesinin gerektiğini
çok iyi tespit etmek gerekir. Çünkü yarın birileri çıkıp, başka şeyleri ben
böyle anlıyorum, böyle kutluyorum deme hakkını vermiş olabilir. Yanlış birtakım
girişimlere de ön ayak olmuş olabilir. Bunun da zamanla nerelere varabileceğini
kestirmek mümkün olmaz. Hırıstıyan dünyasının yılbaşısına bir bakınız Onlar da
Hz.İsa (A.S.)ın doğum gününü kutluyorlardı, fakat zamanla dejenere edildi ve
bakınız ne hâle geldi, ibret alalım. Rabbim bizleri muhafaza eylesin. Amin.
Bu sebeple konu Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz olduğu
zaman, bir değil bin kez düşünerek hareket etmek gerekir.
İslâm a, Kur ân-ı Kerim e, Şeriat a, Sünnet e aykırı
etkinliklerle dine hizmet edilemez. Böyle Kutlu Doğum Kutlaması Olamaz!
Ölçüsüz, saygısız, sınır aşıcı etkinlikler sonunda, Rabbimiz muhafaza etsin,
tokatlar gelebilir. Tokat ne demektir, bilir misiniz Sevgili Hz. Peygamber
(S.A.V.) Efendimiz anılacaksa, O nun doğum yıldönümü kutlanacaksa; bunun mutlaka
mevrid-i nassa, şer î ölçülere ve hükümlere, Sünnet e, İslâm dininin temel
kurallarına uygun olması gerekir.
Peygamber aşığı bir millet olarak Hz.Peygamber (S.A.V.)
Efendimizi tanımak, anlamak yaşamak en tabi vazifemizdir. Ancak Kutlu Doğum
proğramları Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizi:
Anmaya
Anlamaya vesile olmalıdır.
Kutlu Doğum Haftası, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz sevme
ve anlama haftasıdır. O nun getirdiği kuşatıcı rahmeti içimizde hissetme
dönemidir. Kendini tanımayan Rabbini tanıyamaz, niçin var olduğunu fark edemez.
Sıradan bir canlı olarak yaşar gider.
Bu hafta vesilesiyle herkes Hz. Peygamber (S.A.V.)
Efendimizin hayatı, ahlakı ile ilgili mutlaka bir kitap okumalıdır. Siyer
kitapları başvuru kaynağımızdır. Siyer, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin
hayatını anlatan eserlere verilen isimdir. Okumalı ve doğru bilgileri almalıyız. Dinimizi doğru öğrenmeliyiz.
Üzerimize düşen görevi yapmalı onun o sevgisini insanlığa sunmalıyız.
Başkalarını kınamak yerine kendi ödevimizi iyi yapmamamız gerekir.
Tanıyan sever, seven tanır. diye bir söz vardır. İnsan
tabiatı tam da böyledir; tanıdıkça sever ve sevdikçe daha fazla tanımak ister.
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizi tanımak için önemli bir zaman dilimine
giriyoruz. Kutlu Doğum Haftası, Sevgili Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimizi tanımak için
bu hafta önemli bir fırsattır.
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sevgisi etrafında
bütünleşmek
Dünya hayatının sonu gelmez koşuşturması, çeşitli yönlerden
maruz kaldığımız bilgi kirliliği ve iç dünyamızda yaşadığımız gelgitler
neticesinde insanlığa umut kapıları açacak ahlâkî duyarlılığa sahip bir
dindarlık ortaya koymakta zorluk çekiyoruz. İnsanlığın huzur ve mutluluğu elde
etmekte zorlandığı, kişisel çıkar ve haz odaklı bir yaşantının özendirildiği
günümüzde Rabbimizin âlemlere rahmet olarak gönderdiği Hz. Peygamber (S.A.V.)
Efendimizin getirdiği kutlu mesajı daha iyi anlamaya ve onun örnek ahlakını
rehber edinmeye her zamankinden daha fazla muhtacız.
Çağın getirdiği sıkıntılarla bunalan ruhlara, manevi hayatın
ihmaliyle daralan kalplere O nun kutlu mesajları şifa olacaktır. Hz. Peygamber
(S.A.V.) Efendimizin insanlığın huzur ve mutluluğu için yaptığı çağrıya ve yol
göstericiliğine her zamankinden daha fazla muhtacız. O nun şahsında
belirginleşen sevgi, şefkat ve merhamet öğretisi kendimiz için istediğimizi
başkası için de istemeyi, insana sırf insan olduğu için değer verebilmeyi,
iyiliğe ve güzelliğe ulaşma yolunda çaba göstermeyi gerekli kılmaktadır. Onun
örnek aile hayatı, kin, nefret ve intikam duygularını sevgi ve şefkate
dönüştüren rahmet ve barış yüklü mesajını tam anlamıyla kavradığımızda dil,
din, cins ve ırk gibi aidiyetlerimizden kaynaklanan yapay ayrılıklar ve
çatışmalar yerini birbirimizi anlamaya, sevgi ve saygıya bırakacaktır.