Geleneksel olarak tüm yurt sathında kutlanan Kutlu Doğum
Coşkusu bu yıl da insan onuru temasıyla icra ediliyor.
Şükür, artık dindarların bilgi seviyesi yükseldi de,
sadece mevlit okutularak, lokum dağıtarak, gül suyu ile geçiştirilmiyor. Bir
nebze de olsa Efendimizin hayatından kesitler anlatılarak O nu (s.a.v.) tanıma
fırsatı doğuyor.
Bu yıl, Hz. Peygamber ve İnsan Onuru nun seçilmesi, konu
hakkında toplumsal bir duyarlılık oluşturması açısından önemli olmaya önemli de
Müslümanların diri diri yakıldığı, kurban gibi boğazlandığı bir süreçte halka,
tebessümün faziletlerini anlatmanın da fazla bir anlamı yok.
Pek çok programın sönük kaldığı etkinliklerde Anadolu
Gençlik Derneği yine farkını ortaya koyuyor. Etkili hatipler, Kur an
Ziyafetleri ve çeşitli programlarıyla spor salonlarını dolduruyor. Programlarla
kitlelere coşuyor, binlerce gence ulaşılıyor.
Ülkemizde genellikle kutlu doğum etkinliklerinde sıkça
gördüğümüz şekliyle Efendimizin sadece insani vasfı değil; tüm yönleri
insanların bilgisine sunulmalıdır.
O nun hayatından yalnızca iyi bir eş, iyi bir aile reisi
olduğu, sağ eliyle yemek yediği, üç yudumda su içtiğine dair bilgilerle
disiplinli, kişisel bakıma önem veren bir insan imajı çiziliyor. Hâlbuki bu
yönler, O nun hayatının yanında çok küçük bir bölümün ifadesidir.
Hele de
sütannesinde kaldığı süreyi, bebekliğini anlatan hocalara denk gelince deyim
yerinde ise içim içimi kemiriyor. Bu kadar önemli bir kalabalığa bunlardan daha
önemli anlatacak yönlerini bulamadınız mı diye. Pek tabi ki evrensel mesaja
sahip olan Peygamberimizin hayatı sadece insani yönlerden ibaret değildi.
Hep arzu ederim ki hatipler, Efendimizin Medine ye
hicretinde gerçekleştirdiği ilk dört icraatını anlatsınlar. Bunlar; 1. Cami
Yapması, 2. Kardeşlik Uygulaması, 3. Medine Vesikası yazımı 4. Pazar kurması.
Ardından da
desinler ki, caminin yerini bugünkü teşkilat binaları, sivil toplum örgütleri
almıştır.
Kardeşlik ise, yönetimde faaliyet gösterecek insanlardır,
üyelerdir. Birbiriyle hiç tanışmayan insanların kan kardeşliğinden öte kuvvetli
bağa sahip olmalarını bugün nasıl anlamalıyız desinler.
Medine vesikasının, yeryüzünde bilinen ilk anayasa
olduğunu, böylece İslam ın yönetim/devlet talebi olduğunu söylesinler.
Son olarak Peygamberimizin, Yahudilerin kontrolündeki
pazardan alışveriş yapılmasına razı olmayıp Beni Sa d oğullarının arazisini
satın alarak kurduğu pazarla, Müslümanların ekonomik bağımsızlığın önemine
yaptığı vurgu ile maddi anlamda da güç sahibi olmaya teşvik edildikleri vurgu
yapsınlar.
İnsanlığa örnek bir şahsiyet olarak beşeri kişiliğinin
dışında kalan yönler es geçiliyor. Efendimizin eğitimci kişiliği, yöneticiliği,
komutanlığı, liderliği ve devlet adamlığı gibi yönlerinin de toplumla
paylaşılması gerekmektedir. O nun hayatının sadece saydığımız beşeri yönleriyle
hasredilmesi onun eksik tanıtılması anlamına gelir.
Programlarda bazen işin cılkı çıkmıyor da değil. Geçen
hafta Diyarbakır da Kutlu Doğum programına paralel giysi defilesi tantanası
bitti. Şimdi de Adana da Portakal festivali çıktı başımıza. Yıl boyu başka boş
gün bulamadıklarından(!) bu haftayı böylece sabote ettiler.
Tüm yurt sathını kuşatmış olan, Efendimizin dünyayı
teşriflerinin yıldönümünde O nun izinden gidip, O na layık ümmet olabilmeyi
Cenâb-ı Hak ihsan buyursun. Cümlemizi şefaatine nail eylesin.