Küresel Haçlı savaşına çağrı

Abone Ol

Bugünlerde İngiltere’nin gündemi yine İslam. Bir babanın Suriye’ye giden ve muhaliflere katılan oğlu üzerinden tartışma alevlendi ve Suriye’ye giden gençler mercek altına alındı. İkinci gündem maddesi ise Azzam Temimi’nin ifadesiyle, BAE ve Suudi Arabistan paralelinde Müslüman Kardeşlerin yasak kapsamına alınması konusudur. Üçüncüsü de Hıristiyanlık değerlerine dönüşle alakalı Cameron’ın yazdığı makaledir. Blair gibi bir münafık olan ya da Disraeli ve benzerlerinden beri Hıristiyan Siyonizme pupa yelken kanat açan İngiltere’deki bu damarın son temsilcisi ve kalıntısı olan David Cameron’ın Kilise dergisi Church Times’a yazmış olduğu ve Hıristiyanlığa güçlü gönderme yapan makale. Hayret ki ne hayret! Belki de Hıristiyanlık vurgusu yaptığı makaleyi İsrail’i ziyaret ettiği günlerde kaleme almış olmalı! Daha da garibi, İsrail parlamentosunda yaptığı konuşmada kendisini ‘Musa’nın torunu’ olarak tanıtmasıdır. Yahudi asıllı olduğunu ilan etmiştir. Bu durumda Kudüs’te Yahudi Londra’da ise Hıristiyan olmakta ve görünmektedir. Çok dinli ya da Hıristiyanlıkla Yahudilik arasında bir tezat görmüyor! Anlaşılan, ikisini de idare edip gidiyor! Ya da Hıristiyan Siyonist akımı temsil ediyor. Bunlar denildiği gibi İngiliz Neoconları olmalı. Çok dilli ya da polyglot ifadesi yerleşik bir ifade tarzıdır. Buna mukabil çok dinli/multireligious ifadesi de kullanılır. Lakin bu fert veya şahıs bazında kullanılamaz. Ancak toplum bazında kullanılabilir. Şahıs çok dinli olamaz. Olması halinde bu nifaka girer. Onların da yaptığı kabaca bu! İngiltere gerçekten de Blair veya David Cameron’ın şahsında nifakistan’ modelini temsil ediyor. Lakin bu münafıkların en büyük düşmanlığı Müslümanlara. Cameron’ın İsrail ziyareti sırasında İslami Cihad’ın atmış olduğu bazı füzeler yerleşim yerlerine isabet etti. Kraldan fazla kralcı olan Cameron neredeyse bu füzelerden dolayı Filistinlileri soykırımla suçlayacaktı.

***

İngiltere’de aydınlar artık ülkenin post-Hıristiyanlık dönemine geçtiğini ve zamanın çarklarının geriye döndürülemeyeceğini ve Cameron’ın oy uğruna dini siyasete alet ettiğini ifade ediyorlar. Elbette onda samimiyetten eser yok. Cameron daha önce de Merkel gibi İngiltere’de çoğulculuğun iflas ettiğini öne sürmüştü. Bu kibarca Müslümanlara ‘defolun’ demektir! Bununla birlikte son sıralarda yanına danışman olarak Hasan el Benna’nın torunu Tarık Ramazan’ı aldığı yazılıyor. Dedesinin hareketini yasakla torununu ise danışman al! İngiliz nifakı bu olmalı. Sarkozy başörtüsü konusunda Tarık Ramazan’la atışıyor ve Fransa’ya girişini yasaklıyordu. Ona ‘harbi kafir’ denilebilir. Adam Stasi Komisyonu üzerinden başörtüsünü orta seviyeli okullarda yasakladı. Başörtüsüyle uğraşırken diğer dini sembollere de zarar vermiş olabilir. Gam değil! Şimdi sırada, Marine Le Pen tarafından gündeme alınan aşırı sağın kazandığı belediye sınırları içindeki okullarda tek tip uygulama veya domuz etinin öğrencilere tamimi var. Adamlar bunu cumhuriyet ilkeleri veya masonluk ilkeleri adına yapıyorlar ama nifak perdesi altında yapmıyorlar. İngiltere ise boğazına kadar nifaka batmış sayılır. Daily Mail gazetesi Tarık Ramazan’ın David Cameron’ın dini danışmanı olduğunu yazdı.

***

Tam bir ikiyüzlülükte Cameron-Blair ortaklığı! 2005 yılında da Tarık Ramazan başbakan iken Tony Blair’in kurmuş olduğu başka bir komisyonda da görev yapmış. Time dergisinin dünyanın en etkin 100 şahsiyeti arasında gösterdiği isimlerden birisi. Hollanda’da iki üniversitede hocalık yapması engellenmiş ve bazen Fransa ve ABD’ye girişleri yasaklanmış birisi. Şimdi İngiltere’de hem hocalık yapıyor hem de part-time danışmanlık. Cemeron, Hasan el Benna’nın torununu danışmanlar listesine katarken Blair de Kuveyt’li Müslüman Kardeşler eski üyelerinden (kimilerine göre aktif kimilerine göre ex/geçmiş halde bulunuyor) İsmail Şatti’yi danışmanları arasına katmış. Blair, Mürsi’ye yapılan darbeyi alkışlarken ve benzeri darbelerin her yerde yapılmasını tavsiye ederken danışmanları arasına İhvan veya yakın isimleri katması ne anlama geliyor Tescilli münafıklık! Ya da müseccel marka münafık. Zaten İngiliz basını da hakkını teslim ediyor ve hakkında bu tarz ifadeler kullanıyor ( The hypocrisy of Tony Blair’s Middle East vision/Arun Kundnani/ theguardian.com, Thursday 24 April 2014 16.24 BST). Irak’ta kapanmayan rahneler açtığı yetmiyormuş gibi şimdi de küresel çapta yeni Haçlı savaşına çağırıyor! Aklıyla yoksa bile vicdanıyla sorunu olmalı!