Kur'an'ı nasıl okumalı

Abone Ol

Kur an ı Kerim de iman etmiş bir topluluktan bahsederken

Allah onları sever, onlar Allah ı sever (Maide süresi ayet 54) Ayetiyle

karşılıklı sevginin olduğunu haber verir.

Bütün sevdiklerimizi yaratan Rabbimizden gelen Kur an ı

okumanın zevki, askerde iken sevgili hanımından mektup gelen bir asker, o

mektubu her akşam yatakta, eğitim esnasında istirahatte açıp açıp okuduğu ve

her okuyuşunda ayrı bir zevk aldığı gibi de değil.

Çünkü Kur an-ı Kerim bizim hanımlarımızı, çocuklarımızı,

annelerimizi, babalarımızı, sevgilerimizi yaratan ve bizi seven Allah c.c

tarafından gönderilmiş, getiren aracı postacı gibi değil, alemlere rahmet

olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve

sellemdir.

Mektupta yüreğimizi hoplatan Sevgilim sözünden daha

güzel olan, Rabbimizin kitabında bize, Kullarım! (Zümer süresi ayet 53) sözü

kalbimizi imana, kalıbımızı ibadete, alın terimizi ticarete, sanata, kanımızı

şaha­dete hoplatır.

Kur an-ı Kerim de onun hak­kını vere­rek okurlar. İşte

on­lardır ona iman edenler. (Bakara süresi ayet 121) buyurularak Kur an ın hakkını

vererek yani harflerin çıkışına dikkat ederek, manasını anlayarak, anladığı

manayı ameli saliha dönüştürerek okumak gerek­tiği vurgulanmıştır.

Nur borsası gibi olan Ramazan ayından sonra da Kur an

okunmaya devam edilmeli.

Manasını bilmeden okumanın faydası yok mudur

Fayda yoktur deyip kısadan kesmek vakıaya, görünüp duran

faydaya göz kapamak olur.

Bugün yeryüzünde milyonlarca insan manasını anlamadan

Kur an ı tekrar tekrar okumaktadır. Kimsenin zorlaması da yoktur. Efendim

kişinin kendini şartlandırması vardır denebilir.

Bugün kendilerinin haklı olduğunu iddia eden

Hıristiyanlar ve ellerinde tahrif edilmiş İncilleri vardır. Muharref incilini

baştan sona devamlı okuyan bir Hıristiyan a rastlanmadığı gibi papaza da

rastlanmamıştır. Yanlış anlaşılmasın, Papaz incili çok iyi bilebilir ancak

Müslümanların Kur an-ı Kerim i hatmedişi gibi ayda veya senede bir incili

baştan sona okuyayım geleneği yoktur. Okuyamazlar, çünkü kendileri gibi bir

papaz yazmıştır.

İnsanın yazdığı en güzel eser bir iki üç defa okunabilir

ondan sonrası tatsız olur.

En sevdiğiniz bir şiiri birkaç defa tekrarlayabilirsiniz

sonra bırakırsınız. Ama günde beş vakit nama­zında kırk defa Fatiha suresi

okuyan bir insan yetmiş senelik ömründe bir milyon defa fatiha suresi okur da

bıkmaz. Ölürken çocuklarına vasiyet eder Beni Fatiha sız bırakmayın der.

Üstüne üstlük birde kabir taşına yazdırır ve Fatiha ister.

Manasını bilmeden okuyan bu insanlara Anlamıyorlar

denemez.

Uzaktan gülü görünce gözümüz ve gönlümüz gülüyor. Peki ne

anladık Henüz kokusu gelmedi.

Manasını bilmeden okumanın faydası vardır.

Ama Kur an anlaşılmak, amel edilmek için indirilmiştir.

Ölüler için okunabilir, ama diriler için indirilmiş­tir. Asıl dirilere

okunmalıdır.

Manasını bilmeden televizyonda, radyoda, camilerde okunan

Kur an atmış beş kilodan kırk sekiz kiloya düşürülen güreşçinin, çeşme başında

su içmesine benzer. Bir avuç su içerse tartıda kaybedecek­tir. Vücudu ise

sünger gibi suya muhtaçtır. Güreşçi ağzına suyu alıp alıp geri çıkartmaktadır.

Bizim hayatımızdan Kur an uzaklaştırılmış. Toplum vücudu

ona süngerin suya ihtiyacı gibi muhtaç ama Ağzına al ve hemen geri çıkar,

boğazından aşağıya inmesin, hayatına mal etmek isteyenler toplum minderin­den

uzaklaştırılır diyorlar.

Peygamber Efendimiz, bunlar içi Kur an onların

boğazlarından aşağı geçmez buyurmuştur. (Buhari, Sahih, K. Tevhid, bab

Kıraet ül facir)

Kur an ı kalbimize nakşedeceğiz. Davranışlarımızı onunla

süsleyeceğiz. Topluma örnek olacağız ki, toplum bize bakarak kendi hayat

gergefine İslam ın nakşını işlesin.