` Bunu şöyle bir misal vererek sistemi anlatmaya
çalışacağız. / Yüz hanelik bir cemaat kayıklara binip bir adaya gittiler... Ada
onların... Orada çalışacaklar ve yaşayacaklar... Çalışamayanların da hakları
vardır, çünkü o adayı birlikte keşfettiler, aynı kayıklarla oraya vardılar...
Çalışanlar ürettiklerinin yarısını başkana veriyorlar... Başkan da bunların bir
kısmını halka bölüştürüyor, çalışmayanlar onunla yaşıyor... Bir kısmını da
ayırıp adanın imarına harcıyor; yol yapıyor, su çıkarıyor, ormanı açıyor, meyve
ağaçları dikiyor... Ne kadarını çalışmayanların yaşaması için halka dağıtacak,
ne kadarını yatırma yönlendirecek; buna başkan karar veriyor yani o cemaatin
seçtiği liderleri karar veriyor... / Başkanın kendisi de çalışmayanlardandır...
Başkanın geliri yoktur... O halde o da çalışmayanlar seviyesinde
geçinecektir... Başkan halkın asgari seviyesinin üstünde harcamalar yapmaz...
Böylece yara herkesi ne kadar acıtıyorsa onu da o kadar acıtır... Dolayısıyla
onun sıkıntısı tüm halkların sıkıntısıdır, kararını ona göre verecektir...
Dayandığı kadar dayanacak ve yatırımlar yapacak, dayanamadığı yerlerde herkesi kendi
seviyesine getirecektir...
Biz Adil Düzen de bunun çözümünü böyle yapıyoruz.
Varsayalım ki adada bir kuyu var. Kuyuda 15 ton su
birikmektedir. Cemaatin nüfusu üç bin ise kişi başına 5 kilo su düşmektedir.
Kuyudan suyu çekip bizim depomuza aktardığımız zaman, bir kişiye iki kiloya
karşı bir kiloluk su sened i vermekteyiz. Kalan suyun yarısını nüfus başına
eşit olarak dağıtıyoruz. Böylece zengin olanlar iki misli fiyatla su içmekte,
fakir olanlar ise suyu bedava içmektedirler. Halk isterse iki buçuk kiloluk
sular ile yaşar, isterse iki misli fiyatla fazlasını alır, isterse de bir
kısmını satabilir. Başkan ise yeni su senedi alıp daha fazla su kullanamaz,
çünkü onun serveti yoktur. Kendi serveti de olsa, başkan olduktan sonra serveti
dondurulur. Başkanlıktan ayrıldığı zaman serveti iade edilir. Dolayısıyla
başkanlığı sırasında servetini çekip kullanamaz. İşte bu yasağı bu âyet
getirmektedir.
Böyle asgari hayatı kendisi, ailesi ve çalışmayan
çocukları için kabullenen kişi hâdi başkan olacaktır. Aramızda böyle yaşayanı
biz başkan yaparız... (s.12)
` Hâdi başkanın çağındaki en önemli görevi herkese iş
bulmak, herkesi çalışmaya ve çalıştırmaya teşvik etmek tir. Adil (Ekonomik)
Düzen de buna şöyle çözüm getirilmiştir.
Herkesin ÇALIŞMA KREDİSİ vardır. İşveren onu
çalıştırdığı zaman topluluk onun ücretini öder. İşveren borçlanır. İşverene
HAM MADDE KREDİSİ verilir. O halde işletmenin sermayesi faizsiz olarak
hazırdır. İşçi çalıştırdığı takdirde sermayeyi nerede bulacağım diyemez.
Böylece çalışmak isteyen HERKESE İŞ bulunmuş olur.
Bu yetmez; çalışmak istemeyenlere de TOPRAK KİRASI
verilecektir. Bu sefer üretilenin beşte biri onlara bölüştürülür. Çalışanlar
beşte dördünü almış olurlar. İsteyene bu yeryüzü kirası verilir ve çalışma
kredisi verilmez, isteyene de çalışma kredisi verilir ve yeryüzü kirası
beşte bir olarak alınır. Çalışmayanların sayısı beşte bir kadarsa ücretlerle
kira payı eşit olacaktır. Çalışmayanlar çoksa ücretler düşecek, halk çalışmak
zorunda kalacaktır.
Evet, hâdi başkan herkesi çalıştırmada haristir. Faizsiz
işveren kredisini vermekte, kredilerini geri ödeyemeyenlerin üzerine icra ile
yürümemekte, sadece onların borçlanma ehliyetini almaktadır. Öyle bir sistem
getirmiştir ki herkes isteyerek çalışmakta, çalışmak zorunda kalmakta ama fiyat
ve ücretlere müdahale etmemektedir.
SOSYALİZM büyük işletmeleri devletleştirmektedir...
KAPİTALİZM küçük işletmeleri yok etmektedir...
KUR AN DÜZENİ büyük işletmelerin tekelini önleyerek ve
yaşamalarına imkân vererek korumaktadır. Küçük işletmelere de çalışma kredisi
ve çalışamayanlara yeryüzü kirasını vererek yaşamalarına imkân vermektedir.
Kişileri çalışmaya zorlayarak onların ihtiyaçlarını gidermektedir. / Demek ki
başkan kişilerin aleyhinde olan ama topluluk lehinde olan bazı tedbirler
alabilir ve halkın kendi kendilerine ihanet etmelerini önleyebilir. / Bir
taraftan serbest arz ve talep kanunları çalışırken, diğer taraftan da
topluluğu helâke götürecek sertlikleri dengeleyen bir mekanizma olmalıdır.
ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN işte budur ve ADİL DÜZEN i benimseyenler
kurtulur, diğerleri helâk olur. Hâdi başkan işte bu düzeni getirmekle görevli
olan kimsedir... (s.13-14) Bu haftalık da bu kadar, ve s-selâm mea d-dua...