KURAN VE İLİM 739. Hafta Seminerinden - 1

Abone Ol

`Avrupa Birliği’nin en büyük problemi İslâmiyet’tir. Müslümanları sömürebilmek için onların dinsizleşmelerini istemişler, müstemlekeleri ateist yöneticilerle yönetmişlerdir. Batılı kâfir bir mütefekkir diyor ki; ‘Siz Kur’an’ı onların elinden almadıkça Müslümanları yönetemezsiniz.’ (İngiltere’nin Sömürgeler Bakanı olan Gladiston’un Lordlar Kamarası’ndaki sözü: “Kur’an Müslümanların elinde oldukça, onlara kesin olarak galip gelmemiz imkânsızdır. Ya bu Kur’an’ı Müslümanların elinden almalıyız, ya da onları Kur’an’dan soğutmalıyız.”) Avrupa ile Müslümanlar arasındaki savaş İslâmiyet’in ilk yıllarında başlamıştır. Kuzey Afrika’nın ve Suriye’nin fethi ile Hıristiyanlarla Müslümanlar 1400 senedir savaşıyorlar. Malazgirt (1071); İstanbul’un Fethi (1453) ve Viyana Kuşatması (I. 1529, II. 1683; Sakarya’ya kadar gelmeleri (23 Ağustos - 13 Eylül 1921) bu düşmanlığın hikâyesidir. Tarih böyle yazılmıştır. / Benzer durum Hindistan’da da vardır. Hindistan Kıtası Hindu dini ile Müslümanlar arasındaki kavgaya dayanmaktadır. İki siyasi güç Hindistan’ı parçalamıştır. Bundan dolayıdır ki Hindular da İslâmiyet’in getirdiği nur sönsün istiyorlar. Çin’de de 300 milyon Müslüman vardır. Çin’in bütünlüğünü Müslümanlar bozmaktadır.

İşte, sömürü sermayesi bu durumdan yararlanarak iki asırdır İslâm soykırımı ile uğraşmaktadır. İlk hedef İslâmiyet’ten vazgeçirmek; vazgeçiremezse yok etmek.

Allah’ın nurunu itfa etmek yani söndürmek için tüm dünya yöneticileri birleşmiş bulunmaktadır. Her yerde Kur’an ehline zulüm yapılmıştır; hâlen yapılmaktadır. Yirminci yüzyılın ilk yarısında nerde ise bunu başaracaklardı. Ne oldu Müslümanlar direndi. Savaşlarla fethedemediğimiz Avrupa’yı işçilikle fethettik.

Bu âyetin asrımıza delaleti kadar açık bir asır olmamıştır; belki de olmayacaktır.’ (s.3)

‘Sömürü sermayesi başından itibaren İslâmiyet’i ortadan kaldırmayı murad etmiştir. Buna Medine Devleti döneminde başlanmıştır. Hazreti Peygamber aleyhisselâm Mekke’den Medine’ye hicret edince Medine Sözleşmesi’ni yaptı. Sözleşmeyle Medine Müslümanları (Ensar) ile Mekke Müslümanlarını (Muhacir) anlaştırdı. Sözleşmede bütün Medine kabilelerinin adlarını saydı. Sonunda İslâmiyet’i kabul etsin etmesin herkes sözleşmeye katıldı. Yahudiler de katıldılar ama sonra Hendek Savaşı’nda ihanet ettiler. Kendilerinin seçtiği hakem onların erkeklerinin asılmasına karar verdi ve asıldılar. Kadınları ve çocukları esir edildiler. Daha sonra da rahat durmadılar. Hayber fethedildi. Onlardan da esirler alındı. Sonunda Arabistan’dan sürüldüler. Onlarla başlayan bu çatışma ve savaş Hazreti Ömer’in Kudüs’ü teslim almasıyla barışa döndü. Uzun zaman seslerini çıkaramadılar. İspanya’da gördükleri zulüm ve soykırımdan onları Osmanlılar kurtardı. Hâlâ Türkiye’dedirler.

İstanbul’un fethinden sonra Avrupa’da zengin olmaya başladılar. Bugünkü Batı uygarlığını Hıristiyanlarla birleşerek onlar kurdular. Sonunda anlaşarak İslâmiyet’i ortadan kaldırmaya karar verdiler. ABD Başkanı Bush zamanında bunun projelerini yapmış, İkiz Kuleleri kendileri yıkmışlardır. Yahudiler iki sene öncesinde kuleleri bir Hıristiyana sattılar. 11 Ekim 2001 günü de hiçbir Yahudi kulelere gelmedi. Sonra kuleleri yıkıp bunun müsebbibi olarak Usame b. Ladin’i ilan ettiler! Başkan Bush resmen tüm dünyaya savaş ilân etti; ya onlardan olunacak ya da karşısında olunacaktı! Arada kalmak yoktu. Neyse ki başaramadılar.

Birinci ve İkinci Cihan Savaşları’nı hep sömürü sermayesi çıkardı. Birincisinde Osmanlıları yıktı, ikincisinde İsrail devletini kurdu. Şimdi üçüncü cihan savaşını çıkarmaktadır. Böylece Türkiye’nin kökünü kurutmayı murad ediyor. Yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı tüm dünya yöneticileri onunla yani tekel sömürü sermayesi ile bir olmuşlardı.

Sonra ne oldu / Erbakan’ın önderliğinde Türkiye’de CHP ile MSP koalisyon yaptı. Solcularla anlaştık. O zaman Türkiye’de sürgünde olan Humeyni örnek alarak bizim yaptığımızı daha sonra yaptı, solcularla anlaştı ve İran’daki inkılâbı gerçekleştirdi. Gorbaçov bizim yaptıklarımızı yaptı, Müslümanlarla anlaştı ve SSCB’nde komünizm rejimi sona erdi. / Bugün sömürü sermayesi mağlup durumdadır ve şaşkın halde ne yapacağını bilememektedir. Necmettin Erbakan, ömrü boyunca yaptığı sert konuşmaları ile sömürü sermayesine karşı dünyayı uyandırdı ve bugün tekel sermayenin eski etkisi bu sayede sona erdi.’ (s.5) Devamı var…

REŞAT NURİ EROL