Kur'an, mabet, eğitim - 1

Abone Ol

Yaz ayları başlayınca mabetlerimiz adeta eğitim seferberliği ilan etmekte, gencecik çocuklarımız buraları şenlendirmekte, cami görevlileri ile gönüllü Kur an öğreticileri olanca gayretleriyle hizmete koşmaktadır. Allah Kur an öğrenen ve öğretenlerden razı olsun...

Kur an kursu öğretmeni olan yakınlarım var. Uzun yıllardır zaman zaman onların hizmet heyecanlarını yaşar, kimi gayretlerini paylaşır, engellemelerle karşılaştıklarında yardımcı olmaya çalışırım.

Bu yaz, Sakarya Üniversitesi nde okuyan oğlum Ahmet Yasir Erol da bu hizmet kervanına, Sakarya AGD bünyesinde katıldı. Çalışma arkadaşlarıyla birlikte onun Kur an merkezli hizmetlerindeki heyecan, gayret, çalışma ve yorgunluklarından haberdar oldukça; 1970 li yıllarda Millî Gençlik Vakfı bünyesindeki mütevazi imkânlarla yapmaya çalıştığımız hizmetleri hatırladım... Nerelerden nereye geldik, elhamdülillâh

Ümraniye ve Üsküdar AGD deki arkadaşların çok yönlü eğitim çalışmalarına şahit oldukça; gıpta ile karışık, şükrediyorum Hele hele son haftalarda her gün Türkiye nin dört bir tarafında, bu yaz dönemindeki eğitim faaliyetlerinin hitamuhu misk program haberlerini Millî Gazete de okudukça, öylesine keyifleniyorum ki; Allah a hamd olsun Sizin en hayırlınız Kur an ı öğrenen ve öğretenlerdir müjdesine mazhar olan bütün bu güzel hizmet ehli kardeşlerimizi canı gönülden tebrik ediyorum

Bu arada meraklılarına not: Son on yıldır, çalışma arkadaşlarımla birlikte yürütmekte olduğumuz Kur an ve İlim Seminerleri 373. haftaya merdiven dayadı. Bu seminer notlarımıza ulaşmak gayet kolay; www.akevler.org a tıklamanız yeterli, ondan sonrasında gerçek Kur an ve ilim ziyafeti başlıyor

Ayasofya hâlâ işgal altında

İnsanlığı dinsizleştirerek kendisine taptırmayı ve köleleştirmeyi hedefleyen zalim sömürü sermayesi, en azgın yıllarını 20. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Sömürü sermayesi komünizm/sosyalizm saldırısı ile yeryüzündeki dinlere ve mabetlere saldırmış, dinleri müntesipsiz, mabetleri cemaatsiz bırakmıştır...

Sömürü sermayesi daha da ileri giderek bazı mabetleri müzelere çevirmiş, fırsatını bulduklarını değişik bahanelerle yıkmış, kimi zaman da zulmünde azgınlaşarak ahır olarak bile kullandırmıştır.

Balkanlar daki memleketlerimde ve diğer bazı ülkelerde, birkaç asırlık Osmanlı camilerinin meyhane ve gazino olarak kullanıldıklarını gördüm ve kahroldum

Ayasofya gibi kadim bir mabet ise müze adı altında hâlâ işgal altındadır

Ayasofya İstanbul u fetheden ecdadımızın dönüştürmesiyle yüzyılarca cami olmuştur. Daha önce kilise idi.

Oysa Ayasofya yı yapanlar ve yüzyıllardır tamir ederek onun ayakta kalmasını sağlayanlar, o mabedin içinde ibadet edilsin diye bunları yaptılar; sokaklarda sürten hippilerin ziyareti için müze yapılsın diye değil. Ama mabet düşmanlığı günümüzde Ayasofya yı hâlâ o halde tutuyor...

Yenibosna Mevlana Camii

Yirminci yüzyılın ikinci yarısının başlangıcından itibaren, bütün dünyada ve ülkemizde yeniden dine dönüş hareketi başladı. Bu dönüşe paralel olarak yeni mabetler yapılmaya başlandı. Ama o zalim sömürü sermayesinin yönlendirdiği veya bizzat yönettiği o meşum zihniyet, her zaman olduğu gibi halkın yeni mabetler yapmasına karşı çıkmış, bu arada ülkemizde de yeni camilerin yapılmasını önlemeye çalışmıştır.

İstanbul un Yenibosna semtinde, dere yolu caddesi üzerinde büyük bir cami vardır: Mevlana Camii. Bu caminin yapımını merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal başlatmıştı. Ölümünden sonra vârisleri ilgilenmemiş, caminin betonarmesi bile bitmeden yarım kalmıştı. Uzun zaman garip garip bekledi

Sonra ne oldu

Yenibosna halkı harekete geçti, adını değiştirdi, Mevlana Camii yaptı. Yavaş yavaş cami tamamlanmaya başlandı. Şimdi İstanbul un en büyük ve en şirin camilerinden biri hâline geldi.

Mevlana Camii ne gerek dışardan baktığınızda, gerekse içine girdiğinizde, haşmetli ve huzurlu bir manzarası vardır. Estetiği ile de harikulade bir yapıdır. Bunlar dışında, son derece üstün akustiği vardır. Yankı yapmıyor. İçeri girdiğinizde, en arka yerinden bile ses seçilebilmektedir. Ayrıca adeta doğal klima hâlindedir. En sıcak mevsimde içeri girerseniz serin, kışın da sıcaktır. Hülâsa, Mevlana Camii, İstanbul daki diğer selatin camilerimiz kadar huzurlu ve geniş bir cami olmuştur. Bu büyük camimizin alt tarafında geniş işyerleri vardır. Bu işyerlerini değerlendirebilse, cami masraflarını kendi kendine finanse edecek durumdadır.

Cami ve çevresinin en önemli özelliği, Yenibosnalılar yani halk buralara sahip çıkmakta, Mevlana Camii ve çevresini boş bırakmamaktadır. Günlük beş vakit namazlarda bile hatırı sayılır topluluk cemaate katılmakta, ama Cuma günü büyük Mevlana Camii tamamen dolmaktadır. Sevindirici olan taraf, yalnız emekli ve yaşlılar değil, her yaştan insanlar beş vakit namazlarını bu büyük camide kılmakta, çocuklardan seksenlik ihtiyarlara kadar, her yaştan insanlar safları doldurmaktadır

Buraya kadar anlattıklarım gayet güzel, değil mi Ama her şey göründüğü gibi değil.

Yarın, Kur an, mabetler ve eğitim ile ilgili önemli meselelere temas edeceğim