Bu hususta yüreğimi dağlayan bir mevzuu sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye de yaşayan Müslümanlar olarak, "Kur ân-ı Kerim le haşir-neşir olmak hususunda" çok ciddi ihmalimiz ve eksiğimiz var. Hacca veya umreye gidenler görmüştür: Harem-i Şerifte ve Mescid-i Nebevi de, diğer ülkelerden gelmiş olan Müslümanlar, ezana birkaç dakika kalsa bile, mescide girer girmez hemen Kur ân-ı Kerim e uzanıp okuyorlar. Bizim mübarekler ise bazen saatlerce sohbet ediyorlar. Aynı durum Türkiye deki camilerde de mevzubahis. Şahsen camide oturup Kur ân-ı Kerim okuyarak namaz vaktini bekleyen, ya da namazdan sonra vaktini böyle değerlendiren nadir insanlar gördüm. Bazı camilerde birkaç Kur an-ı Kerim ancak var. Bazılarında da çok süslü kütüphane yapmışlar, ama içlerine ya ilgisiz kitaplar doldurmuşlar, ya da Kur an-ı Kerim in bulunduğu kütüphaneyi kilitlemişler.
Şöyle bir hatıramı anlatmadan geçemiyeceğim. Hacca veya umreye gittiğimde, genellikle görevli olarak gittiğim için hem Kabe de hem de Mescid-i Nebi de hep aynı yerde bulunmaya çalışırım ki, beni arayanlar kolay bulabilsinler. Bir keresinde yatsı sıralarında Mescid-i Nebi de bulunduğum yerde başladığım Kur an-ı Kerim hatmini okurken, yanıma oturan bir Medineli bana selam verdi. Selamını aldıktan sonra, bana Arapça olarak nereli olduğumu sordu. Ben de: "Türkiye liyim" dedim. Bana:
- Hayır! Sen Türk değilsin, dedi. Ben de:
- Hayır! Ben Türküm, Türkiye liyim diye ısrar ettim. Bunun üzerine,
- Hayret! Sen Türkiye li olamazsın. Çünkü birkaç akşamdır seni buralarda görüyorum, elinde Kur an-ı Kerim var, okuyorsun. Halbuki Türkler Kur an okumaz, dedi.
Gerçekten çok zoruma gitmişti. Her ne kadar ırkçı olmasak da, bu sözü kanıma dokunmuştu. Bu sebeple Kur an-ı Kerim i mutlaka öğrenmeliyiz.
Yine Kâbe de bulunduğumuz bir sırada, yanımda bulunan bir hacımız, az ilerimizde ayaklarını kıbleye karşı uzatmış ve iki dizi arasında da yere Kur an-ı Kerim i koymuş ve o şekilde Kur an-ı Kerim i okuyan birisini bana göstererek:
- Hocam! Bunun bu şekilde Kur an-ı Kerim i okuması edebe aykırı değil mi Ayıb ve günah değil mi Dedi.
- Evet, bunun bu şekilde Kur an-ı Kerim i okuması edebe aykırıdır, dedim. Peşine de: Sen Kur an-ı Kerim i okumasını biliyor musun diye sordum.
- Hayır! Maalesef bilmiyorum, cevabını verdi. Ben de:
- Fakat, senin Kur an-ı Kerim i okumasını bilmemen, daha büyük bir ayıb ve daha büyük bir günahtır, dedim. Nasıl! İyi demiş miyim
Camilerimizde, tıpkı Mekke-i Mükerreme de ve Medine-i Münevvere de olduğu gibi, bol sayıda Kur an-ı Kerim bulunmalı. Camilerde bol bol Kur ân-ı Kerim okumalıyız. Bu bir İkincisi, evlerimizde çoluk çocuğumuzla bol bol Kur ân-ı Kerim okumalıyız. Kur an-ı Kerim okumak ne demektir, farkında mıyız Kur an-ı Kerim okuyan, bir yerde Cenab-ı Hakk la konuşuyor, doğrudan emirlerini dinliyor demektir.
Kur ân-ı Kerim i çok okuyacağız. Bunun yanı sıra, hem Kur an-ı Azimüşşan ı bize en mükemmel şekilde tefsir eden Resul-i Ekrem (S.A.V.) Efendimizin delâletiyle Rabbimizin emirlerini öğreneceğiz ve aynı zamanda hayatımıza hâkim kılacağız. Laklakiyatla ömür geçirmenin ne faydası var. Sabahtan akşama kadar konuş, dedikodu yap, boş. Bizi hem bu dünyada, hem âhirette kurtaracak, Kur an-ı Azimüşşan dır. Sünnet-i Seniyyeye ittibadır. Şimdi okullar tatil oldu. Yavrularımıza Kur ân-ı Kerim öğretelim. Kur ân-ı Kerim i yüzünden okumasını bilenlerin tecvit öğrenmelerine gayret gösterelim. Tecvit bilenleri, ezber yapmaya teşvik edelim. Temel dinî bilgileri öğretelim.
Tatile çıkanlar, gittiğiniz her tatil köyü veya şehrinde kaldığınız yere yakın bir yerde Cami mutlaka vardır. Orada Diyanet İşleri Başkanlığının tayin ettiği bir görevli de var ve size Kur ân-ı Kerim i öğretme görevi var. Hem tatilinizi yapınız hem de Kur ân-ı Kerim i öğreniniz. "Ben biliyorum" diyorsanız iyi ya işte, hemen bir insan bulunuz ve siz öğretiniz. Bu tatilin size kazandırdığı faydalardan biri de bu olsun.