Kuralları zorlamadan aday belirleyemez miyiz?

Abone Ol

Demokrasi ve hukuk devleti ilkelerini toplum olarak

içimize sindiremediğimizden olacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için aday belirleme

ve seçilme şartları anayasada net bir şekilde tespit edilmiş olmasına rağmen yapılan

açıklamalar biraz dikkatlice incelendiğinde bazılarının anayasayı bir kenara

bırakarak canının istediği sonucu almaya yönelik değerlendirmeler yaptığı

görülüyor. Söz gelime sadece dünkü gazetelere yansıyan iki açıklama bile hukuku

yeterince sindiremediğimizi göstermeye yetiyor.

Söz gelimi bir araştırma şirketinin başkanı, Köşk

seçiminde AK Parti nin dediği olur derken bilerek ya da bilmeden Parlamento da

grubu bulunan diğer partileri ve sonuçta Cumhurbaşkanını oyları ile

belirleyecek olan seçmen olduğunu görmezden geliyor. Birtakım tahminlere

dayanarak Cumhurbaşkanı seçiminde AK Parti nin belirleyici olacağını söylemek

elbette mümkündür. Ancak, Dediği olur demek öylesine ileri bir iddiadır ki,

daha şimdiden seçmen oylarının en azından yüzde 51 ini çantada keklik görmek

anlamına geliyor. Çünkü bu tür tahminlerde Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda

AK Parti adayının yüzde 50 nin üzerinde oy alacağı varsayılıyor. İkinci tura

kalınsa bile sağlanacak yan desteklerle yine aynı sonuca ulaşılacağı hesap

ediliyor. O zamanda diğer partilerin çıkaracağı adaylar, seçmenin tavrı fazlaca

önemsenmemiş oluyor. Hâlbuki siyasiler her fırsatta, Milletin dediği olur

cümlesini tekrar ederler. Eğer milletin dediği olacaksa böylesine kesin

ifadeler kullanılmaması daha doğru olur diye düşünüyorum.

Bu arada Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ın yine dünkü

gazetelere yansıyan, Köşk general ve hâkime kapalı şeklinde yorumlanan

açıklaması da anayasa hükümleri ile seçmen iradesini bir kenara bırakmak

anlamına gelmez mi Şahsen Sayın Atalay ın bu sözleri ile neyi kastettiğini

anlıyorum. Geçmiş dönemlerde siyaset dışı birtakım güçlerin dayatması ile

seçilen Cumhurbaşkanlarına vurgu yaptığı kesin. Ancak, gazetelere başlık olarak

yansıyan, O devirler geçti artık. Yüksek yargı ve emekli generallerin artık

şansı kalmadı şeklindeki değerlendirmesinin biraz düşünüldüğünde mevcut

anayasaya aykırı olduğu, daha doğrusu bizzat kendileri tarafından hazırlanmış

olan anayasa değişikliğinin yüksek yargı mensupları ve emekli generallere Cumhurbaşkanı

adaylığının önünü kapatmadığı görülür. Yani AK Parti Grubu bugün çıksa bir

yüksek yargı mensubu ya da emekli generali aday gösterse ve millette seçmiş

olsa bu mümkün değil mi Anayasa kimlerin aday olabileceğinin şartlarını

belirlemiştir ve bu şartlar arasında yüksek yargı mensupları ile emekli

generallerin aday olamayacağı hükmü yoktur.

Kısacası, TBMM de yeterli sayıya sahip parti ya da

partiler ortaklaşa bir yüksek yargı mensubu ve emekli generali ya da Meclis

dışından bir başka ismi aday gösterebilirler. Bunun önünde bir engel yoktur.

Ama seçilebilirler ya da seçilemezler o ayrı bir konu. Sayın Atalay geçmişte

yaşanan acılara dikkat çekerek AK Parti nin böyle bir aday göstermeyeceğini

söyleyebilir. Buna göre de Cumhurbaşkanı nın ille de Meclis dışından olmaması

düşüncesi doğru değildir. Doğru olan şartlara uygun herkes aday gösterilebilir

ama son söz milletindir. Meclis dışından bir isim milletin teveccühüne mazhar

olursa da buna kimsenin söyleyecek sözü olmaz.

Kaldı ki, geçmişte yaşanan sıkıntıların sebebi

seçilenlerin emekli general ya da yüksek yargı mensubu olmasından değil,

Meclis e bazı isimlerin Cumhurbaşkanı seçilmesi için yapılan baskılardır. Bu

bakımdan karşı çıkılan dayatmalardır, halkın seçtiklerinin iradesinin devre

dışı bırakılmasıdır. Hâlbuki bu gün adayları siyasi partiler belirleyecek ama

seçecek olan millettir. Eskinin geri gelmesi zaten mümkün değildir. Elbette

adayların belirlenmesi hususunda birtakım kulisler yapılacak, birtakım çevreler

gönüllerindeki isimlerin aday olmasını sağlamaya çalışacaklardır. Bunlar

demokrasinin gereğidir. Ama hiç kimse millet iradesi üzerinde baskı yapamaz.

Yönlendirme hususunda elbette çabalar olacaktır, bu da doğaldır.