Kuraklık ve kıtlık alarmları

Abone Ol

Büyük bir kuraklık ve buna bağlı kıtlık tehlikesi

kapımızda.

Barajlardaki su seviyesi kritik ölçülerin altına inmiş.

Tarım alanları susuzluğun etkisi ile alarm veriyor.

Mart ayı sonundaki ani bastıran soğuk hava, yurtta tarımı

olumsuz yönde etkilemiş.

Aylardır yeterli yağmur alamıyoruz.

Nehirler kuruma sürecine girmiş.

Tatlı su rezervleri olan göllerimizdeki su stokları

tehlikeli seviyeye inmiş.

Allah ın yardımı olmazsa, biz kullarına merhamet etmezse

helak günleri kapımızı çalabilir.

Samimi bir hasbihal yapalım mı

Bunun sebebi yine bizleriz.

Çevre duyarsızlığı, hor kullanma, israf, yeterli yatırım

yapılmaması, göç hareketlerinin kontrol altına alınamaması

Bunların her biri başlı başına ele alınması gereken

sebepler. Asıl büyük sebep ise daha başka.

Kur an-ı Kerim ve Hadisi Şeriflerin bize haber verdiği

geçmiş kavimlere ait kıssalara göz attığımızda, helak sebeplerini açık olarak

tespit edebiliyoruz.

Allah a isyan! Kanun koyucu olarak Allah ı tanımamak suretiyle

ve başka şekillerde şirk içine düşmek! Peygamberlere karşı gelmek,

getirdiklerini reddetmek! Günaha ve sefahate dalmak! İkazlara uymamak, Allah ı

unutmak ve benzeri fiiller

Bugünkü Arabistan Yarımadası nın eski çağlarda yemyeşil,

verimli, cennet gibi yerler olduğunu, meşhur İrem Bağları nın da bulunduğu

buraların, yukarıda saydığımız sebeplerle Allah ın iradesi ile bugünkü uçsuz

bucaksız çöllere çevrildiğini, Kur an ve Sünnet bizlere haber veriyor. Gerek

yapılan kazılarda, gerek bu mekânlarda bol olan petrolün oluşum şekilleri bu

mekânların eskiden nasıl yemyeşil, cennet gibi yerler olduğunu bize gösteriyor.

Şimdi aynayı kendimize tutmanın zamanıdır:

Biz Allah ın hâkimiyetini tanıyor muyuz Yoksa şu

sahalara Allah karışır, şu sahalara karışamaz diye haşa- O nun iradesini mi

sınırlıyoruz

Biz O nun indirdiği ile mi amel ediyoruz, yoksa o

kaideleri köhnemiş kural ve kaideler olarak sıfatlandırıp bir tarafa mı

itiyoruz

Biz yardımı sadece Allah tan mı istiyoruz, yoksa süper

güçler in kanatları altına sığınmak için O nun kanunlarını mı çiğniyoruz

Biz O nun dediği şekilde mi yaşıyoruz, yoksa

Kur an ındaki sapıtmış ve gazaba uğramış olarak nitelediği toplumların

yaşantılarını örnek alıp kanun, kaide ve kurallarımızı ona göre mi ayarlıyoruz

Ahlak ve maneviyatı önceleyen bir tutumda mıyız, yoksa

milletimizi küresel vahşi kapitalizmin kucağına itenleri alkışlayan bir durumda

mıyız

Fakirin, yetimin, kimsesizin haklarını yiyor muyuz,

yiyenleri baş tacı mı ediyoruz, yoksa onların haklarını gözetiyor, bölüşümü

adil hale getiriyor muyuz

Ahlaksızlığın ve itaatsizliğin kaynağı olan, içki, kumar,

fuhuş, eşcinsellik, domuz eti serbestliği ve bunlar gibi fiilleri, ihdas

ettiğimiz kanun ve nizamlarla koruyor muyuz, yoksa onlarla mücadele mi

ediyoruz

Gençliğimizi Allah ın ve Peygamberinin istediği şekilde

mi yetiştiriyoruz, yoksa küresel emperyalizmin mantığına göre mi

yetiştiriyoruz

Daha bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Bu hatalarımızı düzeltmemiz gerek.

Yoksa şu kadar yatırım yaptık, bu kadar çevre bilinci

yerleştirdik, şehirleri ve köyleri modern hale getirdik; desek bile, ya da

getirsek bile Allah ın iradesine göre kendimizi ayarlamadıktan sonra

gelebilecek felaketleri önleyemeyiz.

Yaklaşmakta olduğunu hissettiğimiz felaketlerle ilgili

canlı bir örnek:

Siz istediğiniz kadar yatırım yapın, altın borular

döşeyin, gümüş tesisatlar yapın Allah yağmur vermezse yaptıklarınız bir

hiçtir. Ya da yağmurun fazlası konusunda da aciz kalacağımız kesindir. Bu

yatırımları yapmayalım anlamına demiyoruz. Maddi tedbirler elbette olacak ama

yukarıda saydığımız helak sebeplerini yok edici çalışmalar yapmazsak acı

felaketler kapımızı çalabilir.

Toplum olarak bunu görelim ve tedbirlerimizi alalım!

İş işten geçmeden!

Ya İlahi!

Asıl feraset ve basiret senindir;

Ya Rabbi!

Bize feraset ve basiret sen indir!