Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki 30 Ağustos Zafer Bayramı Resepsiyonu'nda, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la samimi bir şekilde tokalaştı, sohbet etti, ya!
* Kimileri dedi ki; bak görüyor musunuz AK Parti, İYİ Parti ile ilginç bir şekilde yakınlaşıyor!
* Kimileri dedi ki; Tayyip Bey, ‘Kızgın demiri soğutalım!’ demişti ya, işte ilk emareleri yaşanıyor!
* Kimileri dedi ki; burası Türkiye! Yarın bir gün Cumhur İttifakı'nın başına olur da bir şeyler gelirse, Tayyip Bey şimdiden önlemini alıyor, bu yüzden İYİ Parti ile yakınlaşıyor!
* Kimileri de dedi ki; yahu bu normal bir tokalaşma. Meral Hanım 30 Ağustos Zafer Bayramı davetine icabet etti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da diğer misafirlere olduğu gibi Meral Hanım'a da ‘hoş geldiniz’ dedi. Olması gereken de zaten buydu!
***
Ben mi!..
Ben de şahsen son maddedeki gibi düşünenlerdenim…
Ayrıca Külliye'deki resepsiyona sadece Meral Akşener katılmadı. Diğer liderler de oradaydı; Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de davetteydi. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, resepsiyona eşi Şule Perinçek ile katıldı.
Keşke tüm siyasi parti liderleri birlikte bir görüntü verselerdi…
KEŞKE!..
Ben, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Külliye'ye davet edilenlerden biri değildim. Çağrılsaydım giderdim, elbette. Bizim yörede şöyle bir laf vardır; “Çağrıldığın yere erinme, çağrılmadığın yere yerinme!” Yani, davet edildiğinde icabet et, davet edilmediğin yere gitmek için de çaba gösterme!
Bir de elbette, bu tür davetler ‘kulis’ler için bulunmaz yerler! Normalde arayıp arayıp ulaşamadığın önemli isimler bir de bakmışsın orada birden karşında… En az bir iki aylık kulisi dolduruyorsun heybene! Şunu söylemek isterim; gazetecilik bakımından da oldukça verimli yerler; resepsiyonlar, kokteyller…
***
Bu vesile ile içimden geçen bir ‘fotoğraf’ı da sizinle paylaşmak isterim…
İçerde ve dışarda zor günlerden geçiyoruz! Bilhassa hemen sınırımızda yaşananlar ve Türkiye’nin geleceğe yönelik karanlık senaryolara mahkûm ve mecbur edilmek istenmesi…
Keşke o gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Külliye'de, hazır liderler de gelmişken hep birlikte, bir yuvarlak masa etrafında ‘çalışma kahvesi’ içselerdi. Parlamento'da grubu bulunsun ya da bulunmasın, en azından TBMM’de temsil edilen siyasi parti liderleri ile özellikle dış gelişmeler noktasında hasbihal edilseydi…
ÇANKAYA KÖŞKÜ!
Resepsiyon denilince… Cumhurbaşkanı daveti denilince akla ilk gelen mekânlardan biri de hiç kuşku yok ki Çankaya Köşkü…
Beştepe’den önce, yıllarca davetlere ev sahipliği yapan Çankaya Köşkü, esasen bir kampüs. 438 dönümlük bir alana yayılıyor ve 15’e yakın bina var. Konut olarak kullanılan Pembe Köşk (yani Çankaya Köşkü denince akla gelen bina), Müze Köşk, 1993'te hizmete giren ve Cumhurbaşkanı'nın çalışma ofislerinin bulunduğu Hizmet Binası. Bunların dışında da sosyal tesislerden seraya kadar pek çok yapı var.
Ali Baransel’i biliyorsunuz; Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk döneminde, 1974'te Çankaya Köşkü’nde basın müşaviri olarak göreve başladı. 1989'da Kenan Evren’in görev süresi bitince kendi isteğiyle Köşk'ten ayrıldı. Çankaya'da sarı basın kartlı ilk kadrolu basın danışmanı idi, Ali Baransel.
Şunu da eklemek lazım; aslında Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğü müessesesi de Baransel’le birlikte başladı. Bundan önce Köşk tamamen kapalı bir kutuydu. Korutürk, 1976'da ilk defa Çankaya Köşkü'nde basın ve sanat çevresinin bulunduğu 3 bin kişiye üç gün süren bir davet vermiş, bu davet çok konuşulmuştu.
Çankaya Köşkü'nün halka açılması uygulaması Özal döneminde başladı. Haftanın belli bir gününü halk günü ilan etmişti, Özal. Yapılan müracaatlardan seçilen vatandaşlar köşkü gezebiliyordu.
Şimdi nasıldır bilmiyorum; mesela Cumhurbaşkanı Özal döneminde yaverin kapıyı açmasından sonra ziyaretçi, ismiyle anons edilir ve kabule alınırdı. Böyle bir seremoni faslı olurdu.
Bilenler anlatır; Özal'ın odasında üç televizyon vardı. Turgut Bey, aynı anda CNN, BBC ve Türk kanalı izlerdi. Özal'ın masasının üzerinde mutlaka kayısı, fındık olurdu. Memleketi Malatya etkisi miydi acaba?
Çankaya Köşkü hakkında Cumhurbaşkanı muhabirleri arasındaki hep konuşulan şeyi de aktarayım; “Bu köşkte yaşasaydık her gün mangal yapardık!”
***
Bir son not… Devlet başkanlarının mekânları dünyanın her yerinde esasen merak konusu.
Değerli antika eşya ve tablolarla dolu olan Beyaz Saray da bunlardan biri. Buraya da turlar var; en az 10 kişilik gruplarla yapılıyor. Her odada soruları cevaplamak üzere Gizli Servis'ten birer tur görevlisi bulunuyor. Yani, her odada bir "ajan"... Bu Amerika da böylesi bir yer...
MESAJ PANOSU
“Bizler, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi, Koçyolu Sokak sakinleriyiz. Yaklaşık bir senedir Türk Telekom’un altyapısındaki yatırım eksikliği nedeni ile bulunduğumuz semte ‘PORT’ ilavesi yapılmamasından dolayı İstanbul’un ortasında maalesef internet kullanamıyoruz. Türk Telekom’a, gerek genel müdüre Twitter üzerinden, gerek kayıtlı TTNET müşterileri olarak şikâyetlerimizi defalardır dile getirmemize rağmen herhangi bir işlem yapılmamaktadır. İstanbul genelinde binlerce mağdur insan Türk Telekom’da dertlerini anlatacak bir yetkili bulamıyor. Oyalama taktiği ile geçiştiriyorlar.” (BİR GRUP MAĞDUR)