Ülkemizin AB süreci, 1963 yılında Türkiyenin Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile ortaklık anlaşması imzalamasıyla başlayan ve 1987 yılında tam üyeliğe başvurmasıyla ivme kazanan süreçtir. 1999 yılında AB üyeleri tarafından aday olarak kabul edilen Türkiye, 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başladı. Türkiyenin 49 yıllık rüyası olan AB bugün ekonomik krizlerle boğuşmaktadır. Bunca yıldır girmek istediğimiz AByi meydana getiren ülkelere baktığımızda bazılarını (İngiltere ve Fransa gibi) sömürgeci olarak görmekteyiz. Avrupa birliği ülkelerinin halklarının refah içerisinde yaşayabilmesi için Ortadoğu ve Afrikayı sömürmek durumundadır. Bu sömürünün sona ermesi AB ülkelerinin halklarının refah düzeylerinin son bulması demektir. Peki, kim bu sömürüyü bitirebilir Tabi ki, Türkiye Cumhuriyeti! ABye girmeye çalışan Türkiye bunu nasıl başaracaktır Stratejik ortak olduğumuz Amerikanın şımarık oğlu İsraile yaptırım uygulamayan Türkiye nasıl İslam dünyasının dizayn edilmesinde rol alacaktır Her ne kadar laik cumhuriyette olsak da halkının yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülke olarak, halklarının Hıristiyan olduğu bir topluluğa girmek istiyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. Oysa Rabbim buyuyor ki "Ve sen onların dinine tabi olmadıkça (uymadıkça) ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar senden asla razı olmazlar. De ki: "Muhakkak ki Allaha ulaşmak (Allahın kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir." . Sana gelen ilimden sonra eğer gerçekten onların hevalarına uyarsan, senin için Allahtan bir dost ve bir yardımcı yoktur." (2/Bakara 120) Allah ayetinde bunu söylerken, inanan bir mümin olarak bunu nasıl yok sayabiliyoruz/sayabiliyorsunuz
80li yıllarda Türkiyenin kalkınması Avrupayı rahatsız etti. Güçlü Türkiye AB ve Amerikanın Ortadoğu ve Afrikada çıkarlarının son bulması demektir. Rahatsızlık sadece Avrupada değildi, Özalın yabancı sermayeye Türkiyeye açması ve liberal ekonomi uygulaması İstanbul dukalığını da rahatsız etmişti. Bugün ülkemizde güçlü ekonomiden, Ortadoğuda ve Afrikada itibarımızdan bahsediledursun; "One minute" çıkışıyla Arap halklarının gönlünde taht kuran Sayın Başbakanın, o çıkışı Gazzede öldürülen Müslümanları kurtarmaya yetmemiştir.
BOP (Genişletilmiş Ortadoğu İnisiyatifi) Amerika Birleşik Devletleri 43. Başkanı Bush hükümeti tarafından Büyük Ortadoğu adıyla duyurulan, en batıda Fasın Atlantik kıyılarından, en doğuda Pakistanın kuzeyindeki Karakurum yaylalarına, Kuzeyde Türkiyenin Karadeniz kıyılarından Güneyde Aden ve Yemene kadar uzanan bölgede, Müslüman ülkelere demokrasi ihracını ve bu ülkelerin pazarlarının açılmasını amaçladığı iddia eden politik kuram olduğunu bildiğimiz BOP eş başkanlığını Sayın Başbakanımız yürütmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin başında bir Müslüman başbakan olması Arap dünyası için güvendir, Küresel imparatorluk içinse, İslam birliğinin kurulmasının engellenmesi demektir. Bundan dolayıdır ki, BOP eş başkanlığı Sayın Erdoğana verilmiştir. Bugün İslam dünyasında yaşanan her türlü zulüm, ölen her çocuğun, hamile kadının vebali, bunu görmeyen ve kapitalizmin esiri olan ümmettedir. Gazzede ölen her çocuk karşısında insanlık neden susuyor, özellikle İslam dünyasından neden cılız sesler yükseliyor. Ürdün, Kuveyt, Bahreyn de kaynıyor. Lübnanda mezhep çatışması, Irakta etnik kavga kapıda. Bütün bu yaraların, sarılması bu çatışmaların sona erebilmesi, Türkiyenin başkanlığında İslam NATOsunun ve İslam ortak pazarının kurulmasıyla mümkündür. Ülkemizin bulunduğu coğrafya gereği birçok ülkelerin çıkarları söz konusu olduğundan her türlü istihbarat çalışmaları, emperyalist ülkeler tarafından yürütülmektedir. Bunun yanı sıra, içimizdeki Siyonist Yahudilerle de, kripto Ermeniler ve Rumlarla da uğraşmaktayız. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi ülke insanı, bağrına bastığı, zengin ettiği şan ve şöhret verdiği birçok yazar, çizer, sanatçı, halka rağmen halkın değerlerine saldırmaktadırlar. Yıllardır, bu ülkenin solcuları, İslami kesime, aydınlatılmaya muhtaç ve öcü gibi bakmıştır. Bitti mi Bitmedi! Halkına yabancı bir muhalefetle nereye kadar gidebilirsiniz Ey CHP! Ey MHP! Gazze senin meselen değil mi CHP MYK eski üyesi Savcı Sayan bir televizyon kanalında katıldığı programda eleştirilerde bulunarak "Biz camiyi tanımıyoruz, biz halkımızı tanımıyoruz. Bu yanlış, bu yanlıştan dönmeliyiz" dedi. Böyle bir muhalefet ve güçlü Türkiye! Havsalam almıyor! Bu ülke insanı olup, öz ve öz Türk olup, masonlaşanlara ne demeli Onlar da bu ülkenin aleyhine çalışmaktadırlar. Bütün bunlarla uğraşırken, bir de suskun Müslümanlar ortaya çıktı. Ilımlı İslamın eseri olarak! Protestanlaşan Müslümanlar! Hayatının büyük bölümünü İsrail hapishanelerinde geçirmiş, gözleri görmeyen, felçli, tekerlekli sandalyeye mahkûm Filistinli lider 22 Mart 2004te, 67 yaşındayken ve sabah namazına giderken bir İsrail füzesiyle şehit edilen şeyh Ahmed Yasinin duasını bilmez ve utanmaz mısınız " sığınacağı en büyük makam sığınarak: "Ben ki saçları ağarmış, ömrümün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim! Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır! Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler! Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında Bir halk yok mu Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken! Allahım! Sana şikâyette bulunuyorum... Sana şikâyette bulunuyorum... Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı Sana şikâyet ediyorum. Sen mustazafların rabbisin... Sen bizim rabbimizsin... Bizi kime bırakıyorsun Bize cehennem olacak uzaklara mı Veya düşmana mı " Bu yakarışı, bu yalvarışı duymaz mısınız Nasıl kayıtsız kalırsınız YARAB! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum! Ve çok utanıyorum! Son teknolojiyi kullanarak sosyal medyada kalemşorluk yapanlardan! Utanıyorum! Milli Görüşün partilerini bölenlerden! Utanıyorum! Gazzede Müslümanlar ölürken, Amerikayla stratejik ortaklığı devam ettirenlerden! Allahım! Bizi duyarsızlığımız yüzünden helak etme!
Sonra Filistinli çocuk İsraile baktı.
Soğuktu İsrailde hava.
Ve ellerini kaldırarak dedi çocuk;
İsrail üşüyor Allahım, yak onları... * (Osman Nuri Ünsal)