“Kudüs’e ancak Tevhit üzere girilir!”

Abone Ol

TRT’nin dizilerinden biri olan “Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi” 58. bölümü ile final yaptı. Bu son bölümde Kudüs fethedildi, böylece sanal fetih gerçekleşmiş, seyircinin yüreğine bir parça su serpilmiş oldu.

Dizinin 57. bölümünde mühim mesajlar verildi. Kudüs seferi öncesinde toplanan divanda Selahaddin Eyyubi şöyle diyordu:

“İpler düğüm olunca ucu bulmak gerek. Şimdi teyitleşelim. Kudüs deyince hepimiz aynı mânâ ve ruhu mu hatırlıyoruz?”

(Bir idareci,) –“Kudüs Kızıl Elmamızdır.”

(S. Eyyubi konuşmasına devamla): “Peki Mescid-i Aksa’yı kutsal kılan nedir? Mescid-i Haram’ı, Mescid-i Nebevi’yi kutsal kılan nedir? Neden sessiz durursunuz. Dört duvardan ibaret olan Kâbe neyin remzidir? Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar neden o yöne dönüp secde ederler?”

(Bir İdareci)- “Tevhit için”

S. E- “Tevhit nedir peki? Aranızda medrese tahsili olmayan yok neredeyse. Cevap verin.”

(Bir idareci)- “Tevhit; Allah’ın zatında, sıfatlarında, Mabut oluşunda bir ve tek olduğunu kabul etmektir.”

S.E-“Lâ ilahe illallah… Dil Tevhit söylemekle birliğe erişilir mi? Namaz kılmak, oruç tutmak kâfi kalır mı?”

(Bir idareci)-“Cemiyet mükellefiyeti de var tabii ki Sultanım. Onun ifası da Müslümanların kardeşlik hukukunu her şeyden üstün tutmasından geçer.”

S.E-“Güzel buyurdun. En büyük kabahat, kardeşliği hiçe sayarak, Tevhidi bozmaktır. Kudüs ne Kerek’e, ne İbeli’ye benzer. (Fethedilen beldeler) Kudüs’e, o mübarek şehre ancak ve ancak Tevhit üzere girilir. Bizim Kızıl Elmamız Kudüs değil, Tevhit’tir.”

(Bir idareci)-“ Sultanım, işin çetrefilli yanı şu: Siz birlik olmak için canınızı dişinize takarsınız, lakin ümmet bildikleriniz birliğe yanaşmıyor. Kudüs özgürmüş, değilmiş, umurlarında bile değil.”
S.E-“Doğru yola çağırmak için gayret göstereceğiz. Daha önce de söyledim. Mesele Kudüs’e sahip olmak değil, ona layık olmak. Ümmet küffara karşı birleştiğinde Kudüs yine bizim olacak. Son sözüm budur. Herkes tarafını bu izahata göre belirlesin.”

Selahaddin Eyyubi üzerine hayli araştırma yapmış biriyim. Bu değerli büyüğümüz yaklaşık 20 yıl neredeyse ev ev. Çadır çadır dolaşarak, Tevhit inancını, hakiki İslamiyet’i ve cihadı anlattı. Ondan sonra Kudüs üzerine yürüdü ve bu mübarek şehri fethetti.

Dizide, Selahaddin Eyyubi ilk başta yalnız kalmıştı. Nureddin Zengi’nin Mescid-i Aksa için yaptığı minber Mu’te’ye götürülmüştü. [Tarihte böyle bir olay yok. Ancak bu bir semboldü] Selahaddin Eyyubi şöyle diyordu:

“Bu ümmet en son ne zaman bir oldu? Yeter bu ayrılık, dağınıklık… Kalanlar bana yeter. Ben artık bir ayağı aksak, bir kolu eksik ümmetle geçici zaferler istemiyorum. Bedeli ne olursa olsun bildiğim yolda yürüyeceğim.”

Derken ümmet tekbirler getirerek orada toplandı. Ümmet Tevhit üzere birlik olmuştu. Derken o mücahitler Hıttin’de tarihteki en kalabalık Haçlı ordusunu yendi, ardından Kudüs’ü fethetti.

Kudüs’ün fethinden sonra Selahaddin Eyyubi ve kurmayları şükür secdesi yaptı. Kadı Fazıl şöyle diyordu:

“Bir düş gördü. Herkese rağmen o düşü yonttu. Ve işte nihayet gerçek oldu. Bu zafer gözyaşlarıyla süslü secdelerin getirdiği bir zaferdi. Bu ümmetin çocukları bunu daima hatırlamalıydı. Zafere giden yol Hakka secdeden ve birlik olmadan geçiyordu. İşte ümmet bir olunca Kudüs hür oldu. O gün hepimizin kalbinde yine aynı söz, aynı hakikat çınladı: Ezelden ebede kadar Kudüs bizim. Biz Kudüs’üz…”

İşin sırrı burada: Tevhit inancı üzere birleşmek, cihadı esas almak. Kudüs ve Gazze lafla değil, bu inançla ve cihatla kurtulur.