Krizlerin kökeninde Siyonizm var

Abone Ol

İsrail kuruldu, siyonizm tehlikesi daha da netleşti.Ahtapotun kafası su üzerine çıktı. Bilhassa Ortadoğu da rahat ve huzur kalmadı. Biz bu yazımızda bu tehlikenin Türkiye ye yansımasından söz edeceğiz.

Görüldüğü gibi siyonizm demek fitne demektir, kavga demektir, kaos demektir, karmaşa demektir, devlet terörü demektir, kan ve katliam demektir.

Bilindiği gibi Kur ân-ı Kerîm de dahi, İsrail oğullarının arz üzerinde tekrar tekrar fesat çıkardığı beyan edilmiş, bütün insanlık bu konuda uyarılmıştır. Fakat ne gariptir ki bu uyarıya rağmen ciddi ve kesin önlemler alınmamıştır.

Evet ülkemiz dahi siyonizmin odağı olan İsrail e yakın olmasından dolayı bu talihsizlikten nasibini almıştır. Sık sık darbeler olmasının, hükümet buhranı çıkmasının, partilerin kapanmasına varıncaya kadar, Türk demokrasisinin, bir türlü istikrara kavuşmamış olmasının temelinde de siyonizm mevcuttur.

Gerçi Irak ta ve yakın komşumuz olan diğer ülkelerde olduğu gibi siyonizm açıktan çalışmıyor. Şimdilik, bu aşamada yapacağını örtülü olarak yapıyor.

İlk hedefleri, Türkiye nin güçlenmesini engellemek, ekonomik kalkınmasının tekerine çomak sokmak, devlet-millet kaynaşmasının oluşmasına inkan bırakmamaktır.

Siyonizm bu örtülü mücadeleyi nasıl başarıyor Nasıl olacak, Siyonizm ABD nin hem iktidar partisini ve hem de anamuhalefet partisini avucunun içine almıştır. Hangi parti iktidara gelse, bu partiler "Bizim dış politikadaki ilk prensibimiz İsrail in emniyetini sağlamaktır", diyor ve Türkiye de yapılan her darbeden sonra ABD başkanları, "bu müdahale bizim çocukların işidir" diyor.

Yani kısacası siyonizm, şu durumda ABD nin derin devleti olmuştur. ABD yi ve dolayısıyla bütün dünyayı etkisi altına almıştır.

Siyonizm ve Masonlar:

Siyonizmin en etkili aracı ise Masonlardır, Masonik kuruluşlardır. Siyonistler yalnız bizim ülkemizde değil, bütün dünya ülkelerinde gittikçe artan bir hızla Masonlar aracılığıyla güçlenmektedirler.

Masonluğun temel hedefi ve görüşü ise siyonizme kalifiye militan yetiştirmektir. Masonlar sivil asker demeden, her ülkenin elitlerini gizli teşkilatlarına kaydetmekte, bunlar aracılığıyla devletleri alttan alta yönlendirmeye çalışmaktadırlar.

Aslında masonluk kökü dışarıda olan kesinkes gizli ve kesinkes illegal yani kanun dışı bir kuruluştur. Dünyada mevcut bütün hukuk sistemlerinde ise gizli örgütler kurmak suç sayılmıştır. Amma ne hikmetse içiçe 33 derece teşkil eden ve her derecesi ayrı ayrı bir gizli örgüt niteliğinde olan Mason derneklerine karşı, ne ülkemizde ne de diğer ülkelerde, ciddi ve etkili önlemler alınması ihmal ediliyor, ya da kasten himâye ediliyorlar. Oysa ki bu gizli teşkilât, devletlerin bünyesinde, devletlerin zaafa uğratılmasında hatta yıkılmasında, son derece zararlı olan bir teşkilattır. Devlet ve siyasi partilerin bünyesi, maalesef bu tehlikeye karşı korumasızdır, çaresizdir.

Tıpkı insan vücudunun Kanamalı Kırım Kongo Kenesi karşısında çaresiz olduğu gibi bir durum vardır ortada.

Cumhuriyetimizin kuruluşundan hemen sonra Atatürk, bu tehlikeyi sezmiş ve önlem olarak Mason Localarının kapatılmasını sağlamıştır. Ama İnönü geldikten bu yana, hiç kimse, bu, ülkemizde haksız darbeler yaptıran, partileri kapattıran, rejimin ve demokratik sistemlerin istikrarını altüst eden bu derneklerin üzerine gitmemiştir.

Sadece bendeniz, bu satırların yazarı olarak, 1965 senesinde TBMM ye milletvekili olarak girdikten hemen sonra, gizli mason derneklerini etkisiz kılacak bir kanun teklifi vermiştim. Bu teklife muhtelif partilerden 19 arkadaşımız imza atmıştı. Amma bu teklifi Masonik zihniyette olanlar komisyonlarda oyaladılar, müzakeresine imkân bırakmadılar. Tabii Sayın Demirel in döneminde...

Bu kanun teklifimizde, "Kökü dışarıda olan Mason derneklerine kayıtlı Masonların, devlet hizmetlerine alınmaması öngörülüyor" idi. Zira bilindiği gibi Masonlar, devlet teşkilatına sızarak, devlet imkanlarını hem sömürüyorlar ve hem de lâik anti-lâik, Kürt-Türk, Sünni-Alevi farklılıklarını kışkırtarak sosyal, siyasal ve ekonomik krizlere sebebiyet veriyorlar ve hem de imkân bulurlarsa şu sıralarda olduğu gibi yasama, yürütme ve yargı erklerini birbirine karşı tahrik ederek, devletimizi zaafa uğratmaya veya en azından huzuru ve dengeleri bozarak, İsrail karşısında Türkiye nin güçlenmesine engel olmaya çalışıyorlar.

Netice: Dünyanın en stratejik bölgesinde yer alan ülkemizin ve devletimizin korunması için bu konuda mutlaka çok etkili tedbirler alınması zorunludur. Siyonizm tehlikesi ile mücadele için, bu konuda uzmanlaşmış kalifiye elemanlar yetiştirilmesi ve buna benzer daha etkili ve daha önemli metodlar ve çareler üretilmesi şarttır, kaçınılmazdır.

Yapılacak iş tahriklere kapılarak birbirimize düşmek değil, yargısıyla, yürütmesiyle, yasamasıyla, birlik ve beraberlik halinde, sıkılmış bir yumruk gibi birleşip kenetlenerek, bu türlü dert ve meselelerimizin üzerine düşmek olmalıdır.