Kredi kartlarında bir tıkanma noktasına gelindiği, kart borçlarının 30 milyar YTL (30 katrilyon TL) ye ulaştığı, yüksek gecikme faizleri sebebiyle de bu yükün altından kalkmanın mümkün olmadığı sıkça dile getiriliyordu. Bu noktada AKP Ankara milletvekili Ahmet İyimaya kredi kartlarındaki gecikme faizlerini sınırlandırmayı öngören bir kanun teklifi hazırlayarak Meclis Başkanlığı na verdi. Teklife göre daha önce ana para faiz uygulaması kaldırılıyor, azami faiz ise Merkez Bankası nın açıkladığı oranın 2 katını geçmeyecek.
Bir bakıma bankaların faiz oranlarını canlarının istediği gibi belirlemelerinin önüne geçilmeye çalışılırken, bankaların diğer kredilere uyguladıkları faiz oranları ile kredi kartlarına uygulanan gecikme faizleri birbirine yaklaştırılmaya çalışılıyor. Yaklaştırılmaya çalışılıyor ama yine de arada ciddi bir fark olacak.
Elbette bu ekonomik sıkıntı, daralma ve insanların alım gücündeki gerileme devam ettiği sürece kartlara uygulanan faiz oranları düşürülse de insanların bu çıkmazdan kurtulmaları kolay olmayacak. Çünkü, kredi kartlarına bankaların uyguladığı faiz oranlarının yüksekliği problemin sebeplerinden sadece birisi. Bir bakıma insanların sıkıştıkça kredi kartına yapışmaları, sıkıntılarını bu yolla gidermeye çalışmalarına karşılık gelirlerinde ciddi bir artış meydana gelmediği sürece bu dar boğaz devam edecektir.
Bu arada bankaların faiz oranlarının düşürülmesini öngören yasa teklifine karşı harekete geçmeleri, bundan böyle kredi kartları ile taksit imkanının ortadan kalkacağı, piyasada ciddi bir durgunluğun meydana geleceği şeklindeki iddiaları insanın aklına ister istemez bankaların kredi kartlarını taksit karta dönüştürmüş olduklarını getiriyor. Denebilir ki, bu yolla bankalar esnafın gelirinin de bir bölümüne yasal çerçevede el koymuş oldular. Bir yanda yüksek faiz oranları öbür yanda taksit imkanı sağladıkları gerekçesiyle uygulanan yeni faiz oranları ekonomiyi tümden bankaların kontrolü altına vermiş durumda. Peki liberal ekonomi demek para sahiplerinin garibanları sonuna kadar sömürdüğü bir sistem midir Diyelim ki böyledir. O zaman bu sistem çöktüğünde bankalar bundan zarar görmeyecek mi Bankaların sadece şu anda elde ettikleri yüksek karlılığı sürdürebilmek için faiz oranlarının belli bir noktada tutulmasına karşı çıkmaları uzun vadede kendi aleyhlerine de olmayacak mıdır
Bu arada medyaya yansıyan haberlere göre kredi kartlarında faize sınır getirileceğine dair - daha getirilmediği halde- haberler borsada şok etkisi yapmış. Yani borsada parası olanlar bankaların karlılığında düşüşe sert tepki göstermişler. Peki borsayı kimler oluşturuyor Parası olan yerliler ile çok büyük oranda yabancılar. Borsanın yüzde 70 lik bölümünün yabancıların elinde olduğu düşünülecek olursa borsadaki şokun sebebi daha iyi anlaşılır. Bu arada ülkemize niçin sıcak para aktığı, bir diğer ifade ile yabancıların en yüksek karı ülkemizde sağladıkları daha iyi anlaşılmış olacaktır.
Zaten bankaların önemli bir bölümü yabancı sermayenin elinde, borsa öyle Bu arada devlet sürekli olarak piyasadan borç para alıyor ve bu borcun önemli bir bölümü de bankalardan. Yani yabancılara sürekli borçlanıyoruz. Bu çerçevede diyebiliriz ki, medyamızda kart faizlerinde indirimin gündeme gelmesi ile kopartılan gürültü, yabancı para sahipleri adına yürütülen bir kampanyadan ibarettir.
Küresel sermaye sahipleri ülkemizde yüksek kar elde ederken bunun insanımızın giderek fakirleşmesi, yoksullaşması pahasına olduğunu unutmamak gerekiyor. Bütün bunları yabancı sermaye düşmanlığı yapmak adına yazıyor değilim. Yalnız yabancı sermayenin makul sınırlar içinde kalması, ülkenin tüm zenginliklerini hiçbir yatırım ve iş yapmadan sadece paraya sahip oldukları için sömürme hakkının olmadığını hatırlatmak istiyorum. Belki bundan küresel sermayenin yerli işbirlikçileri rahatsız olabilirler ama beni öncelikli olarak kendi insanım ilgilendiriyor. Bu vatanı korumak için kanını, canını veren insanımı düşünmek zorundayım. Elbette benim düşünmem fazla bir şey ifade etmeyebilir. Önemli olan bu ülkeyi yönetenlerin bu duyguları paylaşması, bu ülkenin borç batağından biran evvel kurtulması için milleti ile el ele vermesi gerekiyor.
Ne var ki, ülkenin küresel sermayeye esir olması, insanımızın giderek fakirleşmesi bazılarını hiç ilgilendirmiyor. Onlar için varsa da yoksa da laiklik. Aslında laiklikle ilgili bir tehlike söz konusu olmadığı halde hayali tehlikeler icat edilip, tüm dikkatler bu noktaya toplanıyor ve bu arada ülke küresel sermaye tarafından sömürülmeye devam ediliyor.