Kötülükler neden unutulmaz?

Abone Ol

Neden insanlar kendilerine yapılan bir iyiliği unuturlar da kötülüğü unutamazlar Neden yapılan iyilikler gündeme dahi gelmezken, kötülükler dilden dile dolaşır

İslam kültüründe kötülüğün dillendirilmesi ve yaygınlaştırılması doğru kabul edilmemiştir. Çünkü kötülük yıkıcıdır, tahrip eder, bozar… Kötülük hastalıklıdır musallat olduğu kişi ya da kişiler üzerinde negatif etki bırakır. Dinimiz kötülüğü savmanın en kestirme yolunu göstermiştir: Kötülüğü iyilikle savmak. Fakat karanlığa karşı bir avuç ışık serpmek nedense ağır gelir insanın nefsine.

Kötülüğe karşın, iyilik onarıcıdır, düzeltir, birleştirir, uzlaştırır ve yakınlaştırır… Buna rağmen insan hatırasında kötülük bu kadar kalıcı olurken iyiliğe pek yer verilmemiştir. İyilikler unutulur da kötülükler neden unutulmaz diye sorduğunuzda ise sorununuzun cevabı sizi insanın fıtratında mevcut olan hususiyetlere götürür. İnsanı tanımak için öncelikle bu hususiyetleri analiz etmek gerekir. Çünkü insanın yaradılışında kendisine yapılan iyiliği ve başkalarına yapılan kötülüğü unutma meyli vardır. İnsan çıkar odaklıdır, işin içinden çıkamadığı noktalarda inkâra yönelir yani nankörleşir. Zorluklarla başa çıkamadığı durumlarda ye’se düşer ve içinde kendisini kurtarabilecek dinamikler olmasına rağmen her zaman bir idam bekler.

İnsanı sadece varlık olarak değil tekil bir varlık olarak görenler, sırf fizyolojik ihtiyaçlarına odaklanıp ruhunu inkâr etmiş ve çaresiz kalmışlardır. Oysa insan nefis taşıyan ve nefsinin taleplerine meyleden bir varlıktır. O yüzden kuvvetli bir kontrol mekanizması geliştirmeye ihtiyaç duyar. Bu da ancak iman ve bilinçle mümkün olabilir.

Nefsini kontrol altına alamayan insan, kendisine yapılan maddi iyiliklere de kötülüklere de bir değer yargısı bindirir. Fakat bu durum onun psikolojik dünyasını o kadar etkiler ki, kötülüğü dillendirmek onun için bir savunma mekanizması haline gelir. Artık “kötülüğün zararlarını” anlatıyorum bahanesi ile dedikodu yapmaya başlamıştır. Kötülüğün dillendirilmesi dedikodu hastalığına yol açmışsa kişinin iç dünyasındaki duvarlar yavaş yavaş yıkılmaya başlar. Bu durum sadece kişinin kendi hayatını değil cemiyetin huzurunu da ortadan kaldırır. Bunun için insanın, yaşamı üzerindeki kontrolü sağlaması, olumlu ve kalıcı işlere imza atması gerekir. Kötülüğü iyilikle savmanın yenilgi değil, aksine zafer olduğunun farkına varması ve tavrını iyilikten yana alması gerekir.