2007 yılında yapılan sancılı Köşk seçimleri kulisleri çok önceden başlamıştı…
En çok konuşulan isim ise, Ahmet Necdet Sezer sonrası, bir emekli askerin Cumhurbaşkanı olması yönündeydi…
Ankara’nın laci köşelerinde konuşulan isim emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’tü…
Demokrattı, uzlaşmacı idi, AKP ile barışık idi, sivil değerlere önem veriyor, dünyayı takip ediyordu. Neden olmasındı!
Fakat olmadı.
Köşk seçimleri 2007 seçimlerinden hemen sonra, MHP’nin de TBMM Genel Kurul’a girmesiyle normal seyrinde gerçekleşti.
Abdullah Gül, TBMM’de Cumhurbaşkanı seçildi.
***
Peki, şimdi ne olacak
Yaklaşık 4 ay sonra, halk oyuyla yeni Cumhurbaşkanı koltuğuna oturacak.
Köşk adaylığı için kulislerde epeydir konuşulan bir isim var; emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ.
Ancak, birkaç gün önce açıklanan Ergenekon Davası’nın gerekçeli kararı bu ihtimali neredeyse ortadan kaldırdı.
Ergenekon’un gerekçeli kararında örgütün TSK içinde yasadışı biçimde örgütlendiği belirtilerek, şöyle denildi: “İlker Başbuğ’a ‘terörist’ değil, ‘terör suçlusu’ tanımı yapıldı. Başbuğ, örgütün hiyerarşisinde yönetici olarak yer aldı. Bazı internet siteleri Başbuğ’dan onay alarak yayın yaptı. Başbuğ, kara propaganda oluşturmak için internet sitelerini organize etti.”
Başbuğ’un, “Ciddiye almıyorum” dediği bu gerekçeler ayağına dolaşacak gibi.
Eski Genelkurmay Başkanı, cezaevindeyken Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman’a, şunları söylemişti; “Dünyanın hiçbir ülkesinde hem ülkenin silahlı kuvvetlerinin komutanı hem de bir silahlı terör örgütünün yöneticisi olan genelkurmay başkanı görülmedi! Bana bu suçlamayı yöneltenlere sadece acıyorum!”
Başbuğ’un bu sözleri de kendini kurtarmayacak gibi…
Sizce İlker Başbuğ, Köşk’e aday olsa halktan vize alabilir mi
***
Bu arada bir başka seçeneği ve kendi kanaatimi de paylaşayım;
Köşk için, 2000 yılında olduğu gibi yine bir Anayasa Mahkemesi Başkanı’ndan söz ediliyor bugünlerde; Haşim Kılıç.
Ahmet Necdet Sezer, Yüksek Mahkeme Başkanı iken “özgürlükçü” duygu ve düşüncelerinden dolayı partilerin ortak adayı olarak Köşk’e aday gösterildi.
Şimdi benzer değerlendirme Haşim Kılıç için yapılıyor; Mustafa Balbay ve İlker Başbuğ’un tahliyeleri, twitter yasağının kalkması şimdiki Anayasa Mahkemesi’nin özgürlükçü kararı ile gerçekleşti.
“Köşk’e kim çıkar ” sorusu gündeme geldiğinde bu yüzden Haşim Kılıç konuşuluyor. Ama şu unutuluyor; Haşim Kılıç bu kararları yalnız başına almadı.
Mesela, Yüksek Mahkeme üyelerinden Prof. Dr. Zühtü Arslan’ın adı neden Köşk adaylığı için gündeme getirilmiyor
***
Sahi, kişisel tahminimi söyleyecektim; Bence yıllar önceki mutabakat hâlâ geçerli; Recep Tayyip Erdoğan Köşk’e çıkacak, Abdullah Gül ise AKP’nin başına geçecek ve Başbakan olacak…
Şayet çok büyük bir aksilik yaşanmazsa…
SANDIĞIN MÜTHİŞ SİHRİ!
30 Mart 2014 tarihinde yapılan mahalli seçimlerin akıllarda kalan tek özelliği, seçim hileleri; sandıklarda oynanan oyunlar, eksik sayılan oylar, yakılan belgeler, hazmedilmeyen sonuçlar…
Hatırlayanınız var mı bilmem;
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a milletvekilliği ve dolayısıyla Başbakanlık yolunu açan da yine 2002 yılında gerçekleştirilen milletvekili seçimlerindeki yine bir “sandık” marifetiydi!
Buraya geleceğiz…
***
Yine hatırlayınız;
Mahkeme, okuduğu bir şiir sebebi ile, 21 Nisan 1998 tarihinde, “halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçunu işlediği gerekçesiyle R. Tayyip Erdoğan’ı 1 yıl hapis ve 860 milyon TL para cezasına çarptırdı.
Erdoğan’ın bu cezası daha sonra 10 ay hapis ve 177 milyon TL para cezasına indirildi.
Tayyip bey, Diyarbakır DGM kararına temyiz başvurusu yaptı, ancak Yargıtay 8. Ceza Dairesi 24 Eylül 1998 günü Erdoğan’ın cezasını onadı. Kimi gazeteler ertesi gün, “Muhtar bile olamaz!” manşetiyle çıktı. Erdoğan, 26 Mart günü Pınarhisar Cezaevi’ne girdi.
Erdoğan 24 Temmuz 1999 günü tahliye oldu.
Peki, Recep Tayyip Erdoğan’a Meclis yolu nasıl açıldı
2002 seçimlerinde %34 oyla iktidara gelen AKP’nin genel başkanı Erdoğan, siyasi yasağı nedeniyle seçimlere giremedi ve milletvekili seçilemedi.
Bu nedenle seçim sonrası kurulan 58. Hükümet, Abdullah Gül’ün başkanlığında kuruldu.
Bu hükümet, Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması için TBMM’ye yasa teklifi sundu. Yasa oy çokluğuyla kabul edildi ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından “öznel, somut ve kişisel” olduğu gerekçesiyle veto edildi.
Yasa teklifi değiştirilmeden ikinci kez Meclise sunuldu. Tekrar kabul edilen yasa bu kez Sezer tarafından onaylandı. Böylece Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki hukuki engel ortadan kalktı.
***
Bu adımın ardından AKP, Erdoğan’ı hapse girmesine yol açan konuşmayı yaptığı Siirt’ten milletvekili seçtirmek üzere harekete geçti.
AKP, Siirt’in Pervari ilçesinde 3 sandık kurulunun oluşturulmadığını ve 1 sandığın kırıldığını öne sürerek bu ildeki seçimlerin iptali istemiyle Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvuruda bulundu.
YSK bu başvuruyu kabul etti ve 2 Aralık 2002’de Siirt seçimleri iptal edildi.
TBMM’ye Siirt’ten giren 3 milletvekilinin (AKP’den Mervan Gül, CHP’den Ekrem Bilek ve bağımsız milletvekili Fadıl Akgündüz) milletvekillikleri düştü.
Siirt seçimleri 9 Mart 2003 günü tekrar edildi ve seçime giren 4 parti arasından AKP oyların %84,8’ini alarak 3 milletvekili adayını da Meclise gönderme hakkı kazandı.
Hakkındaki siyasi yasağın kalkması sonucu milletvekili olmasının önünde engel kalmayan Erdoğan’la birlikte 2 milletvekili daha AKP sıralarından Meclise girmiş oldu.
***
Bu arada…
Erdoğan’a milletvekilliği ve başbakanlık yolunun açılmasında CHP’nin ve dönemin CHP lideri Deniz Baykal’ın rolü hep konuşuldu. Zülfü Livaneli’nin Vatan gazetesindeki yazısındaki iddiası ilginçti; Çarpıcı iddia, Erdoğan ile Baykal’ın 22 Şubat 2003 günü, yani Erdoğan’ın milletvekili seçilmesini sağlayan Siirt ara seçimlerinden 2 hafta önce, Beylerbeyi’nde buluştukları yönündeydi.
Livaneli, Baykal ve Erdoğan’ın bu buluşmada gizli bir anlaşma yaptıklarını öne sürdü ve “Bir milletvekilinin mazbatasını iptal ettirip, Anayasa’yı değiştirip, grubu baskı altına alıp, Siirt seçimlerini es geçip Erdoğan’ı Meclise sokmak ve dokunulmazlık zırhına kavuşturmak için verdiğiniz canhıraş çabanın yüzde birini partiniz için verseydiniz sonuç bambaşka olurdu.” ifadelerini kullandı.
***
Son söz;
Sandık deyip geçmeyin…
Görüyorsunuz bir sandık nelere kâdir…
NOT: Bugün 6 Nisan 2014 Pazar... 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!