Koronanın Komik Halleri

Abone Ol

Şu korona efendi ile bayağı yüz göz olduk. Beyefendi “döğen misafiri” çıktı. Bu tabiri izah etmemiz gerekebilir. Anlatalım. Döğen, eskiden biçerdöver ve benzeri âletler yokken buğday, arpa, mercimek gibi mahsullerin üzerinden gidip başağından ayırmak için kullanılan tahtaya verilen addır. Köyün birinde bir yolcu gelmiş, “Misafir kabul eder misiniz?” demiş. Ev sahibi de, “Baş göz üstüne” demiş, kabul etmiş. Bir gün, iki gün, üç gün derken, ev sahibi bakmış ki misafirin gideceği yok. Önce üzerindeki yorganı almış, sonra yastığı, derken döşeği almış. Misafir bu, yüzsüz mü yüzsüz. Bu defa gidip döğenin üzerinde yatmaya başlamış. “Döğen misafiri” tabiri oradan kalmış…

Bu korona efendi musallat olunca, önce, “Bir doz aşı vurulun, tamam!” denildi. Sonradan, “İki doz vurulun” denildi. O da yetmedi. “Hatırlatma aşısı vurunsanız iyi olur!” dendi. Aşı üreten bir firmanın başındaki boynu boncuklu emice; “Bir trilyon doz aşı ürettik!” açıklamasını yaptı. Bu ne demekti? Dünya nüfusunun 8 milyar olduğu düşünülürse, nüfus başına 125 doz aşı demekti. “Aşıcı emice” iyi yere dükken açmıştı. Milyar dolarcıkları cukkalayıp duruyordu.

Yalnızca bizim ülkemizden kaç milyar dolar kazanmıştı. İşte bu Drakula benzeri tiplemesiyle insanları korkutan ve ürküten aşıcı emice; “Biz bu aşı çalışmasına 30 sene önce başladık” demekteydi. Yahu bu ne demek? Bu emice bizim aklımızla dalga mı geçiyor? Sen nereden biliyordun koronayı. Ya da elinde bir done var mıydı? Bu virüsü üretenlerle akraba mı idin, nereden öğrendin böyle bir virüs olacağını? Bunun adına bilim mi denir, film mi?..

Bu korona efendi gittikçe komik olmaya, insanı işkillendirmeye başladı. Şu efendinin hallerine bakın. Belediyeler sanatçı çağırıyor, 50 bin kişilik konser tertipliyor. Sosyal mesafe, maske yok. Futbol federasyonu açıklama yaptı, yarından itibaren stadyumlar ful olacak. Yani 50 bin kişi ile maç seyredilecek. Yine mesafe yok, maske yok. O taraftarlar maske ile bağırır mı? Kim takar maskeyi?.. İşte hâl ve vaziyet böyle iken, camilerde cemaat iki metre ara ile namaz kılmaya devam etmekte…
Anladığım şu: Bu korona efendi, son derece müttaki biri olmalı. Bir tek camiye gidiyor.

O konser mahallerine, stadyumlara, parti kongrelerine, liderlerin yaptıkları açılışlara gitmiyor. Çünkü adı üstünde “sofu korona” haremlik-selamlık yok diye o mekânlara gitmiyor. Kendisi gibi mümin kardeşlerinin mekânı olan camiye gidiyor…
Arkadaş, onu bunu bilmem, madem 9 Kasım’dan itibaren bütün stadyumlar fullenecek, biz de camilerde “adam gibi” namaz kılalım. Sünnet-i Seniyye üzere, yan yana namazımızı eda edelim. Kim bilir, bakarsın korona efendi, bizim bu samimiyetimize bakıp terk-i mekân eyler. Biz de bundan böyle ağız tadıyla, şöyle huşu içerisinde namazlarımızı kılarız.

Korona efendi yalnızca ağzımızın tadını bozmakla, ibadetimizi fesada vermekle kalmadı. Temel hak ve hürriyetlerimizi de gasp etti. İnsanın vücudunu koruması, seyahat etmesi, temel hak ve hürriyetlerdendi. Ancak bu temel haklarımız ve hürriyetlerimiz hod be hod gasp edildi. Aşı vurulmayanlar işten çıkarılmakla tehdit edildi ve zorlamaya yakın bir icraatla aşı vurduruldu. Seyahat etmek isteyenler için HES kodu yetersiz görüldü. PCR testi yaptırılması mecburiyeti getirildi. Tükürükle, ya da kan damlası ile test yapılabilirken, illa burna çubuk sokulması uygulamasına gidildi. Bir doz aşıdan bahsedildi.

Şimdilik üç doz aşıya gidildi. Adına da “hatırlatma aşısı” denildi. Yakında dirsekleme, sumsuklama, çimdikleme vs. denilirse şaşırmayacağız. Kendisi ve personeli aşı vurulmamış olan boynu nazar boncuklu aşıcı emice elini oğuşturup bekliyor. Siz bizim gibilerin sözüne bakmayın. Onunkisi bütünüyle “insani” ve “duygusal” bir çalışma! İşte şekil 1’de görüldüğü üzere bu boncuklu beyin parayla pulla bir ilgisi yok! İnsan nüfusunu korumak için çalışmaktalar. Bu arada şunu da söylemek isterim. İki doz aşı vurulduktan sonra vefat etmiş olan yakınlarımın adedi dört oldu. Babam da iki doz aşı vurulmuştu. Korona olmadı, ancak gidişleri hep anî oldu… Bu soru işaretini koymak da bizim hakkımız.