Konuşmak Mı, Yapmak Mı?

Abone Ol

İnsanın ne düşündüğü, nelere değer verdiği ve ne için yaşadığı çok önemlidir. Çünkü davranışlarımız, düşüncelerimiz ve değerlerimiz doğrultusunda şekillenir. Davranışlarımızı düzeltmek için kafamızın içini nasıl doldurduğumuzu ve nelere değer verdiğimizi gözden geçirmeliyiz. Doğruluk, dürüstlük, iyilik, yardımseverlik gibi birçok davranış konuşarak, anlatarak öğretilmez. Sadece nasihatle eğitim olmaz. Onun için atalarımız, “bir musibet bin nasihatten evladır” demiştir. Yani bir yaşanmışlık, bin anlatımdan daha etkili ve değerlidir.

Eğer bir ailede konuşulan değerler, davranışlarla birleştirilerek sunuluyorsa, anne babalar sadece konuşmakla kalmayıp yaşayarak anlatıyorsa mesele çözülmüş demektir. Çocuklarımızın konuştuklarımıza değil, yapıp ettiklerimize dikkat kesildiklerini, bizleri dinlemekten ziyade takip ettiklerini bilmek durumundayız. Sözler ile davranışlar arasındaki çelişki çocuklarımızda kafa karışıklığı oluşturacaktır. Güven duygusunun ortadan kalkması da bu çelişki ile bağlantılıdır. Her ne kadar çocuklarımız yapıp ettiklerimizi takip etse de sözler ile oluşturulan çelişkili gösterim birçok olumsuz gizli mesaj barındırmaktadır. Çocuklarınıza açık açık “ne söylediğiniz önemli değil” demenize gerek yok. Sözler ve davranışlar arasındaki çelişki, dolaylı olarak zaten bu mesajı vermiş olacaktır. Bu bağlamda fikir, söylem ve eylem bütünlüğünün hayati önem taşıdığından bahsedebiliriz.

İster önemseyin ister önemsemeyin aklınızdan geçenler, düşünceleriniz, söylem ve eylemleriniz üzerinde oldukça güçlü bir etkiye sahiptir. Onun için başta da ifade ettiğimiz gibi zihnin neler ile doldurulduğu, nerelerden beslendiği, hangi kaynakların rehber olarak kullanıldığı çok önemlidir. Hz. Mevlana’nın söylediği gibi “kalp denizdir, dil ise kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.” Kalbi ve zihni ne ile beslediğiniz sizi hayatın her alanında olumlu ya da olumsuz mutlaka etkiler. Gönül insanı olarak toplumun her kesiminin saygı duyduğu şahsiyetlerde üstün seviyede bir şeffaflık söz konusudur. Sözlerinde ve davranışlarında asla bir çelişkiye rastlayamazsınız. Kişiye göre, duruma göre, zamana göre hiçbir şekilde duruşlarından taviz vermezler. Yıllar içerisinde ne zaman kendilerine akıl danışsanız her zaman ve şartta aynı samimiyet ve gerçekliğe şahitlik edersiniz. Belki de bugün toplum olarak en çok ihtiyacımız olan şey işte bu şeffaflık, samimiyet ve iyi niyettir.

Bu dik duruş, toplumda “elif gibi dimdik durmak” olarak ifade edilir. Bu karaktere sahip güçlü kişilikler toplumun her kesiminden takdir görür. Kendilerine düşmanlık edenler bile böyle şahsiyetlerin hakkını verir ve asla aynı fikirde olmasalar bile kendilerinden hayırla ve iyilikle bahsederler. Ülkesine, milletine ve insanlığa faydalı bireyler olmak isteyen, arkasında hayırlı nesiller bırakmak isteyen kim varsa bu bütünlüğü anlayıp uygulamak durumundadır. Zaman zaman kendi aleyhine de olsa hak olanın savunuculuğunu yapmak her babayiğidin harcı değildir fakat bugün ihtiyacımız olan duruş, ihtiyacımız olan davranış ve karakter budur. Fikir, söylem ve eylem bütünlüğü itibar kazandırır. İtibar ise para ile satın alınamayacak büyüklükte bir değerdedir. Özetle, konuşmak da önemli yapmak da ama konuştuğun gibi yapmak en önemlisi.