1991’den beri tanıdığım, her geçen gün kendisini daha çok sevdiğim değerli dostum Mehmet Çelik beyefendi geçen ay bir kitap yayınlamış.
Turfanda kitabın bir tanesini de bana hediye etmişti.
Hemen, mevsimin ilk çağlasını yer gibi okumaya başladım.
Ama bir yerde zor sorularla karşılaştım.
Arkadaşım beni imtihana çekiyor ve soruyor:
“KOMŞU KOMŞUNUN NEYİNE MUHTAÇ
Komşunuzu en son ne zaman evinize sohbete çağırdınız Hatırlayamayacak kadar çok mu oldu
Yoksa henüz siftah etmediniz mi
Neden
Onu sevmiyor musunuz
Yoksa vaktiniz mi yok
Uzun bir süre evden ayrılsanız evinizin anahtarını komşularınıza teslim edebilir misiniz
Ya çocuğunuzu Siz yokken komşunuz evine alabilir mi
Veya tersi siz onun çocuklarını evinize alır mısınız
Dizilerdeki karakterlerin dertlerinin çözümü için harcadığınız zamanın yarısını komşunuzu dinlemeye harcadınız mı
Sahi ziyaretlerinizde ortak konuşmalarınız nedir
Mesela Kur’an okuyup okumadığını sordunuz mu
Ya Hz. Peygamberimizin (S.A.V.) hayatını
Peki, namaz, kitap, dünya meseleleri vs.
Çocuklarınızın geleceğini konuşur musunuz Tatile gideceğiniz yer veya gittiğiniz yer. Müslümanlar için bir şeyler yapıp yapmadığınızı
Faydalı şeyler için bir birikimi olup olmadığını konuşur musunuz Yoksa hiçbiri şıkkını mı işaretlemeyi seversiniz
Eee cevaplar nerede
Var da paylaşmak mı istemiyorsunuz Bence paylaşalım. İyi olmaz mı Şimdi tekrar soralım. Komşu komşunun neyine muhtaç ”
Sorular bunlar.
Önce ilk sorunun cevabını bir atasözüyle cevaplayayım, “Komşu komşunun külüne muhtaç”tır.
“Kül” deyip geçmeyin.
Deterjanlar çıkmadan önce bizim en etkili temizlik malzememiz kül idi.
Hele meşe ağacını külü olursa…
Ben soruları on üzerinden beş alacak kadar cevapladığımı zannediyorum.
Bosna harbinden önce Türkiye’ye gelen bir karı-kocaya Sultanahmet’te rastladıktan sonra o gün biz de Karaman’a gideceğimizden bir haftalığına evimizi karşılıksız verdiğimi daha önce yazmıştım.
Bir tatil köyündeki evimi hiçbir karşılık almadan dostlarıma bir hafta ile on beş gün aralıklarla vermeye devam ediyorum.
Komşularımla kahve içmeye devam ediyoruz.
Bayram günlerinde, bulunduğum sokakta, hiçbir kimseyi atlamadan bayram ziyareti yaptığımı da daha önce yazmıştım.
Okul arkadaşlarımı, askerlik arkadaşlarımı ve tanışıp sevdiğim herkesle arayı açmamaya dikkat ederim.
Hele bu cep telefonları çıkalı 47 yıllık asker arkadaşlarımı bulup konuşmaya, mümkinse görüşmeye de çalışıyorum.
Komşularınızla, arkadaşlarınızla görüşünüz, konuşunuz, hediyeleşiniz.
Sevabınız artar, sevginiz çoğalır, stres hatalığı, gam, keder, iç daralması, bunalım hastalıkları yakınınızdan geçemez.
Kitabın adı: Ey Müslüman Dünyana Sahip Çık
Yazan: Mehmet Çelik
Yayınevi: Cantaş. Telefon: (0212) 5111085